Normalde her yıl ortalama 150 bebeğin mikrosefali ile doğduğu Brezilya’da Ekim 2015’ten Ocak 2016’ya kadar geçen yaklaşık 4 ay içinde neredeyse 4 bine yakın bebek mikrosefali ile dünyaya geldi.

Şüphelenilen suçlu sivrisineklerle taşınan Zika virüsüydü. Kolombiya, Ekvator, El Salvador ve Jamaika’da yaşayan kadınların hamileliği ertelemesi ve hali hazırda hamile kadınların Zika virüsünün aktif olduğu ülkelere seyahat etmemesi gerektiği yetkililerce önerildi. Şu an virüsün yaygınlaşmaya başladığı Porto Riko da listeye eklenmiş durumda.

70 yıl önce keşfedilen Zika virüsünün taşıyıcısı sivrisineklerin Amerika kıtasının her bir tarafına yayılmış olduğu belirtiliyor. Dünya Sağlık Örgütü yetkilileri virüsün daha da yayılmasının kuvvetle muhtemel olduğunu ifade ediyorlar. Peki bu daha önceden varlığı bilinen virüs nasıl oldu da Brezilya’da bu kadar çok soruna yol açtı?

Zika’nın ortaya çıkışı

Zika virüsü ilk olarak 1947 yılında Uganda’nın Zika Ormanı’ndaki bir rhesus maymununda saptandı. Ardından 1948 yılında aynı ormandaki Aedes aegypti türü sivrisinekte ve buranın komşusu ormanda bulunan Aedes africanus türü sivrisinekte saptanan virüs, 1952’de Nijerya’da bir insandan izole edilmiştir. Aedes aegypti türü sivrisinekler Zika virüsünün bulaşmasında vektör olarak kabul edilmektedir. Aedes türü sivrisenekler aynı zamanda Dengue ateşi, Chikungunya ve sarı humma gibi hastalıkları da bulaştırdıkları için tanı sırasında bunlara da dikkat edilmesi gerekiyor.

2007 yılına kadar çok az insanda Zika virüsü tespit edilmişti. Bundan öncesinde tropikal Afrika ve Güneydoğu Asya’da bazı bölgelerde birkaç salgın bildirilmişti. Fakat daha sonra Mikronezya’nın Yap adasında popülasyonun dörtte üçünü enfekte eden bir hastalık patlaması yaşandı. Bundan 6 yıl sonra da Fransız Polinezyası’nda Zika virüsü ile beraber  Guillain-Barré Sendromu’nunda ciddi bir artış görüldü.

Zika virüsünün Afrika ve Asya olmak üzere iki tipi vardır. Pasifik Bölgesinde ve Amerika’da saptanan tipin Asya tipidir. Temel olarak Aedes türü sivrisineklerden bulaşan virüsün kuluçka süresi 3-12 gün arasındadır. Enfeksiyonların büyük bir kısmı asemptomatik seyreder ve genellikle hafiftir. 2-7 gün kadar süren dönemde, döküntü, ateş, konjonktivit, kas ve baş ağrısı en tipik belirtileridir. Semptomların başlamasından sonraki 3-5 gün içerisinde virüsün saptanması mümkündür.

Gebeliğin ilk üç ayında Zika virüsü ile enfekte olan kadınların bebeklerinde plasentan bulaşması sonucu mikrosefali gibi otoimmün ve nörolojik hastalıklar görülebilir. Asıl olarak sivrisinekten bulaşan Zika virüsünün cinsel yolla bulaştığı da bildirildi. Yine transfüzyonla ilişkili bulaşma riski de olası görülüyor.  

Zika virüsünün herhangi bir tedavisi ve aşısı bulunmuyor. Bu nedenle virüs saptanan kişilerde ateş düşürücülerle veya analjeziklerle uygulanacak tedavi de semptomları ortadan kaldırmaya yönelik. Virüsten korunma yolu olarak ise özellikle bu bölgelerde uzun kollu kıyafet giymek, sinekkovar spreyler kullanmak gibi sivrisinekler tarafından ısırılmayı engelleyecek önlemler önerilebiliyor.  

Virüs nasıl yayıldı?

Yapılan genetik analizler Brezilya’daki Zika virüsünün en yakın akrabası olarak Pasifik’teki Zika virüsünü gösteriyor. 2014 yılında yapılan FIFA Dünya Kupası’nın virüsün yayılmasında etkin rol oynadığı düşünülse de hiçbir Pasifik adasının bu organizasyona katılmamış olması bizi bu konuda yanıltıyor. Zika virüsünün yayılmasında bir teori daha var ki o da 2014 yılının Ağustos ayında Rio de Janeiro da yapılan kano yarışması, Pasifik adasından da yarışmacılara ev sahipliği yapmış olması nedeniyle güçlü bir aday.

Diğer olası bir aktarım yolu da Şili ile yapılan karayolu ziyaretleri olarak görülüyor, Paskalya adasından gelen bir ziyaretçide Zika virüsünün saptanmış olması bu olasılığı kuvvetlendiren sebep. Afrika ve Amerika bölgeleri dışında, virüsü taşıyan kişilerin Avrupa’ya seyahati sonucu İspanya ve İtalya’da da Zika virüsü bulaşması neticesinde mikrosefali olarak dünyaya gelen bebeklerin olduğu bildirildi.

Hastaların birçoğunda hiçbir semptom görülmemesi, görülen semptomların da ateş, eklem ağrısı, gözlerde kızarıklık, baş ağrısı ve kas ağrısı gibi genel yakınmalar olması insanların bu virüsü taşıyıp taşımadıklarını bilmesinde muamma yaratıyor. Şimdiye kadar hiçbir ölüm vakası bildirilmemiş durumda. Yaklaşık olarak 1.3 milyon Brezilyalı’nın bu virüsü taşıdığı ifade ediliyor.

Fakat Zika virüsünün beraberinde ciddi boyutta sinir felci yaratan Guillain-Barré Sendromunu da getirdiği Polinezyan olayında ortaya çıkmıştı. 2015’in ortalarında Brezilya ve El Salvador’da birkaç adet Guillain-Barré Sendromu vakası gözlemlendi. 2015’in sonlarında da Brezilya’da mikrosefali vakaları ortaya çıkmaya başladı.

Zika’nın korkutucu sonucu: Mikrosefali

Mikrosefali bebeğin kafasının yaşına ve cinsiyetine göre normalden daha küçük olması şeklinde nörolojik bir durumdur ve beyin gelişiminin eksik kalması sebebiyle ortaya çıkar. Gelişim bozuklukları, duyma ve işitme kaybı gibi rahatsızlıkları beraberinde getirir. Hamilelik sırasında zor da olsa ultrason muayenesi sırasında teşhis konulabilir.

Amerika yaptığı anketlerde her 10 bin bebekten 2 ila 12’sinde bu hastalığın görüldüğünü tespit etmiştir. Aynı oranların Brezilya’da da geçerli olduğu varsayımında bulunursak yılda 3 milyon bebeğin doğduğu bu ülkede ortalama 600 ila 3 bin 600 arasında mikrosefalili bebeğin doğmasını bekleyebiliriz. Fakat yılın ilk yarısında 4 bin bebeğin bu hastalık ile doğmuş olması bize bu hastalıkta gerçek bir artış olduğunu işaret ediyor.

Güney Amerika’da hızla yayılan bu nadir hastalık Amerika Birleşik Devletlerinde de ilk defa Hawai adasında görüldü. 2015 yılında Brezilya’da yaşadığı ve muhtemelen hamileliğinin ilk aylarında burada virüs ile karşılaştığı tahmin edilen bir annenin bebeğinin Zika virüsü ile enfekte olduğu tespit edildi.

Mikrosefali ile Zika virüsü arasındaki ilişki henüz tam kesinleşmiş değil, fakat virüs birçok vakada amniyotik sıvıda ve beyin dokularında saptanmış durumda. Zika virüsünün beyini nasıl etkilediği şu an için bilinmiyor, fakat 70’li yıllarda yapılan bir çalışma farenin nöronlarında bu virüsün çoğalabildiğini ve beyin yıkımına yol açtığını göstermiş.

Bu hastalığın ortaya çıkmasında birçok etken mevcut. Bunlardan ilki sivrisineklerin doğurgan bir çevrede bulunması. Amazon ormanlarında yapılan çalışmalarda ağaçların yok edilmesi ve yerini kısa boylu bitkilerin alması sonucu sıtma yapan sivrisineklerin çok daha fazla ürediği tespit edilmiş. Artan şehirleşme ve yoksulluk da bu üremeye katkıda bulunan faktörlerden. Ayrıca iklim değişikliği sonucu sıcaklığı ve nemliliği arttırması da sivrisineklerin fazlaca üremesi tetikleyen bir faktör.

İkinci etken ise şehirleşme, iklim değişikliği, hava yolu taşımacılığı ve bir takım ekonomik ve politik faktörlere bağlı olarak sivrisineklerin daha geniş coğrafyalara yayılması. 1960’larda yapılan sivrisineklerin kökünü kurutma kampanyaları bu konuda çok faydalı olmuş olsa da yıllar içinde bu konuya olan ilginin azalması sonucu 1980 ve 2000 yılları arasında bütün sivrisineklerin tekrar eski hızıyla üremesi söz konusu oldu.

Üçüncü etken ise insanlar Zika virüsüyle hiç karşılaşmadığı için bu virüse karşı çok zayıf olmaları. Bütün bu faktörler bir araya geldiğinde hastalığın neden bu kadar hızla yayıldığını görmek oldukça kolaylaşıyor. Ormansızlaştırmanın, büyük ekolojik değişikliklerin yaşandığı global dünyamızda adını bile telaffuz edemediğimiz, uzak diyarlardan gelen virüslerin bu şekilde patlama yapmasıyla daha da karşılaşacağız gibi duruyor.

 

Kaynaklar

http://www.iflscience.com

https://theconversation.com

http://www.who.int

http://ekmud.org.tr

İlgili bilimsoL haberi: http://bilimsol.org/bilimsol/salgin-hastaliklar/zika-yayilmaya-devam-ediyor

Kaynak: Haber.sol.org.tr