Manisa'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin hayatını kaybettiği işçi katliamıyla ilgili ceza davasının duruşmalarına Akhisar Ceza Mahkemesi'nde devam ediliyor. 6'sı tutuklu 46 sanıklı davanın dünkü oturumunda, hayatını kaybeden madencilerin otopsi raporlarının okunmasına devam edildi. 

Maden katliamı sonrasındaki karbonmonaksit gazı zehirlenmesiyle hayatlarını kaybettikleri yazılı olan raporların okunması sırasında, raporda anlatılanlara dayanamayan bazı aileler salonda fenalık geçirdi. Otopsi raporları okunduğu sırada faciada oğulları İlkay Yıldırım ve Sami Yıldırım'ı kaybeden anne Senem Yıldırım, can veren madencilerin isimleri yerine, kod numarasıyla okunması üzerine, "Benim oğlum şehit oldu, nasıl adına '141' dersiniz" diye tepki gösterdi. Kriz geçiren anne Senem Yıldırım'a, ilk müdahaleyi sağlık ekipleri yaptı. Bunun üzerine aileler, otopsi raporlarında, madencilerin isimlerinin okunmasını talep etti.

TANIKLAR DİNLENMEYE DEVAM EDİLDİ

Duruşmada söz alan ölen madencilerden Kader Yıldırım'ın annesi Elmas Kaya, ocaktan çıkan kömür atıklarının döküldüğü tarlasında yaşanan gaz patlamasını ve yangını anlattı. Ardından sanıklara dönen acılı anne, "Biraz olsun yaşananlardan ders alsınlar. Vicdanımda mücadele ediyorum. Bana verseler acıma rağmen onları öldüremem. Ben katil değilim çünkü. Bunları vicdanlarına mahkum ediyorum" dedi. 

ÖLEN MADENCİNİN ANNESİ ELMAS KAYA'NIN ANLATTIKLARI

Yoklamayla başlayan duruşmada, ölen işçilere ait otopsi raporlarının okunmasına geçileceği sırada dinleyici sıralarında oturan bir kadın ayağa kalktı. Ölen madencilerden Kader Yıldırım'ın annesi Elmas Kaya, Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'dan "Anlatmam gereken bir olay var" diyerek söz istedi. 

Hakim Aytaç Ballı'nın izin vermesi üzerine tanıklara ayrılan bölüme gelen Elmas Kaya, facianın yaşandığı maden ocağının yakınında zeytin tarlasında yaşadığı olayı anlattı. Ocaktan çıkan kömür ve kül atıklarının kendi tarlasının hemen yanına döküldüğünü söyleyen Elmas Kaya, "Bir süredir orada madencilere sorduğunuz gibi bir koku yayılmaya başladı. Küllerin arasından sürekli ince bir duman tütüyordu. Üzerinden kış geçti. Yağmur ve kara rağmen o duman hiç kesilmedi. Bir gün elimdeki sopayla duman çıkan yeri biraz kazdığım sırasında bir anda hızla alev çıktı. Biriken gazın neden olduğu alev o kadar yüksek çıkmıştı ki, yakındaki zeytin ağaçlarını yaktı. Hatta itfaiye gelip yangını söndürdü. Ben ocaktaki yangının da böyle bir olaydan olduğunu düşünüyorum. Ben o zaman açık havada olmama rağmen, o gaz kokusuna dayanamamıştım, bayılacak gibi olmuştum. Bizim çocuklarımızın ocak içinde bayılmamalarının, ölmemelerinin imkanı yoktu" dedi.

Ardından arkasında oturan tutuklu ve tutuksuz sanıklara doğru dönen acılı anne, vicdanıyla mücadele ettiğini ifade edip, "Biraz olsun yaşananlardan ders alsınlar. Vicdanımda mücadele ediyorum. Acaba bana verseler, ne yaparım diye. Ben acıma rağmen onları öldüremem. Ben katil değilim çünkü. Bunları vicdanlarına mahkum ediyorum. Dünyanın gazabı üzerlerine olsun" dedi.
 

Kaynak: Haber.sol.org.tr