“Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa” kitabında, Öcalan’ın Cemaat ve MİT’e ilişkin ilginç açıklamaları bulunuyor. 

Odatv'de Süheyla Kaplan imzasıyla yayınlanan haberde kitaptan bölümler paylaşıldı. Notlara göre Cemaat-AKP kavgasını "Cemaat’in MİT’in Kürdistan’daki ofislerini istemesine" bağlayan Öcalan, "Devlet içinde iki tane akıllı insan çıktı. Emre Taner ve Hakan Fidan. Teslim olsalardı Erdoğan da gitmişti" ifadelerini kullanıyor. Notlarda Öcalan'ın Paris cinayetinde Hakan Fidan'ın sorumluluğu olmadığına ilişkin sözleri de dikkat çekici.

Kitapta yer alan konuşmalar şöyle:  

Öcalan ( S. 206): Orta sınıf hareketi arayışına Cemaat de ortaktır. Şunu da söyleyeyim. Bugünkü asıl kavganın sebebi de Cemaat’in MİT’in Kürdistan’daki ofislerini istemesidir. Ben çok önceden söylemiştim, devlet yetkilileri inanamamıştı. Şimdi onlar da doğruluyor. İki müsteşarı da götüreceklerdi. Arkasında NATO ve ABD vardı. MİT kelleyi vermedi, direndi. (Gülerek) Aferin dedim, bunlara karşı bir tek siz direndiniz. Genelkurmay Başkanlarını bile götürdüler.

Öcalan ( s. 207): Bu paralel devlet yerinde durmuyor. Cemaat diyoruz ya, emniyetle bağlantılıdır. Süreci bitirmeyi hedefliyorlar. Hakkari’de daha önce de aynı şekilde on üç köylü öldürülmüştü. Hakkari’ye özel önem veriyorlar, çok örgütlüler. Bundan sonra da daha büyük provokasyon yapabilirler. Hepiniz, bu provokasyonlara karşı uyanık ve dikkatli olmalısınız. Buna göre; 9 Kasım 2013’te İmralı’ya giden BDP heyeti ile Öcalan arasında geçen diğer diyaloga göre cemaat KCK’yi vuran Özel Harp Dairesi’nin vurucu gücüdür.

Öcalan ( S. 225) : Cemaat KCK’yi vuran Özel Harp Dairtesi’nin vurucu gücüdür. İlker Başbuğ’u tasfiye edenler Hakan Fidan’ı da, Emre Taner’i de rahatlıkla götürebilirlerdi. Başbuğ Türk ordusunu teslim etti. Savaşmadan kaybettiler. Devlet içinde iki tane akıllı insan çıktı. Emre Taner ve Hakan Fidan. Teslim olsalardı Erdoğan da gitmişti. Başbuğ’u böyle sessizce tasfiye ettikten sonra onları da götürürlerdi tabii. Başbakana sorun: Emre Bey ve Hakan Bey götürülseydi siz ne olacaktınız? Yüksekova’daki gibi kafasına çarpı işareti koyup öldürdüler ya, işte öyle yapacaklardı.

Madımak, Başbağlar ve benzeri katliamlar CIA’nın verdiği perspektiflerin sonucudur, it iti kırdırtma politikasıdır. Sakine’lerin vurulduğu gün Hrant’ın mahkeme kararının da verildiği gündür. Sabahat’a ceza verildiği gün Leyla beraat ediyor.

Görüşmede geçen başka bir diyalog da Sırrı Süreyya Önder ile Öcalan arasındaki Kılıçdaroğlu ile olan görüşmesi:

Sırrı Süreyya Önder (S. 221): Kılıçdaroğlu ile görüştük. Eşbaşkanlar ve Tüzel de vardı. Genel olarak seçim ittifakı gündemliydi. Tabanda bizim için “Oylarımızı bölüyorlar” propagandası yapıyorlar. Bunu boşa çıkarmak ve varsa bir zemin güçlendirmek için gittik.

Öcalan: Duruşunuz önemli bir duruş olmuş, kaybeden onlar olacak. (CHP) Kaybetsinler. Yani klasik bir sosyal demokrat bir hareket bile değil bunlar. İste Mansur Yavaş örneği ortada. Mansur Yavaş olayı ulusalcı ve milliyetçi faşizmin izdivacıdır. Bunlar zaten tektiler, birdiler. Bu örnekle açığa çıktı. Deniz Baykal’a Aleviler’i, Bahçeli’ye de Yörükleri kırdırdılar. Bu alanı Bahçeli ve CHP’ye bırakmamalısın. Bu alanı CHP ve MHP’ye bırakmamalısın.

Kitapta, Öcalan ve heyettekilerin Paris cinayetlerine ilişkin konuşmaları da yer aldı. İşte o bölüm:

HDP Milletvekili İdris Baluken: Kandil’de arkadaşlar ile Paris cinayetini uzun uzun konuştuk. Arkadaşlar bu cinayetin Nevruz Deklerasyonu olduğunu, uluslararası komplo güçleri tarafından bu katliamın planlandığını söylüyorlar. Hedefin süreci sabote etmek olduğunu, kadın hareketi ve Avrupa’da sindirme amacı taşıdığını söylüyorlar. Bu cinayetten hem AKP’nin hem de Cemaat’in sorumlu olduğunu düşünüyorlar. MİT’in de bu cinayetten haberi ve onayı olduğunu düşünüyorlar. Başbakanlık ve MİT’ten açıklama bekliyorlar.

Öcalan: AKP de, MİT de isteselerdi, uğraşsalardı, hem Paris’in hem de Roboski’nin önlemini alabilirlerdi. Neden önleyemediniz diye sorabilirsiniz. İsteselerdi önleyebilirlerdi.

Baluken: Bu belgeleri Cemaat ve CIA’nın yayınlamış olabileceğini düşünüyorlar.

Öcalan: Evet, doğrudur.

Baluken: Cinayette Cemaat’in parmağı nettir. Ömer Güney BBP kökenlidir. BBP Cemaat’in vurucu gücü niteliğindedir.

Öcalan: Evet, bunlar doğrudur. Hakan’ların milyonda bir de olsa planlama ihtimallerini de düşünmüyorum. Ama asıl önemlisi, bunu engelleyememiş olmalarıdır.

 


Kaynak: Haber.sol.org.tr