Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, 24 TV'de canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Kurtulmuş, şunları söyledi:

Yeni anayasa sadece bir hukuk metni yazma meselesi değildir. Bu bir toplumsal olgudur. Toplumsal mutabakattır. Türkiye'de bu oluşmuştur. Bütün siyasi partilerin tabanları sivil bir anayasa istiyor. Çünkü anayasaları ya askerin dipçiğiyle yaptık, ya palet şakırtıları arasında yaptık. Bunu Türkiye'nin aşması lazım. En az Ak Parti grubu kadar, CHP, MHP ve HDP gruplarının da halka karşı sorumluluğudur yeni anayasa.

Meclisteki diğer partilerle yürütülmesi planlanan "yeni anayasa çalışmalarından sonuç çıkmazsa, AKP'nin bir B planı olup olmadığı" sorusunu da yanıtlayan Kurtulmuş, şöyle dedi:

"Şunu çok net söyleyeyim. Biz yeni bir parlamentoyuz ve bu parlamento ilânihaye yeni anayasa konusuyla meşgul edilemez. Belli bir süreye kadar, belki Eylül'e, Ekim'e kadar bu çalışmalar sürdürülür. Belli bir noktaya gelinir. Eğer bir sonuç alınamayacağına net kanaat getirilirse, AK Parti olarak biz teklifimizi parlamentoya sunarız. Önce 367'yi, bulamazsak 330'u bulmaya çalışırız. Ve millete gideriz. Dolayısıyla anayasanın sahibi millet olacağına göre, her halükarda millete gidecek bir yolun önünü açmaya gayret ederiz." 

DÜNDAR-GÜL KARARINDA PARALEL YAPI İDDİALARI

Kurtulmuş, "Can Dündar ve Erdem Gül'ün serbest bırakılmasının 17-25 Aralık gibi bir komplo olduğu, paralel örgütün bu işte aktif rol aldığı ve bu sayede serbest bıraktırıldıkları yolundaki değerlendirmelere ilişkin ne düşünüyorsunuz" sorusuna ise şu yanıtı verdi: 

"Herhangi bir bilgi olmadan bunu söylemek çok mümkün değil. Türkiye 17-25 Aralık'ı, MİT tırları operasyonunu unutmayacak. Bu dönemde ortaya konulan hükümeti yıkma teşebbüslerini hiç olmamış varsayarak yoluna devam ederse, başımıza çok daha fazla sıkıntılar gelebilir. Dolayısıyla bu ayrı bir şey, Anayasa Mahkemesi'nin bu kararının böyle bir etkiyle alıp alınmadığıyla ilgili somut bilgimizin olması lazım. En azından ben kendi adıma bunu söyleyeyim. Somut bilgi olmadığı için de bunu söylemek istemem. Sonuçta bu Paralel Yapı'nın da 17-25 Aralık geride kaldıktan sonra bütünüyle bittiği, böyle bir tehlikenin, tehdidin olmadığı, bu tehdidin devletin farklı kademeleri içerisinde olmadığını söylemek de saflık olur. Yargıda, emniyetin içinde, başka yerlerde de çok sayıda, bir kısmı açık, bir kısmı gizli olan Paralel Yapı mensuplarının varlığı biliniyor, bunlar seziliyor. Bunu söyleyebilmem için benim somut bir bilgiye sahip olmam lazım"


Kaynak: Haber.sol.org.tr