Antalya'nın meşhur Konyaaltı Sahili’nde 1934 yılındaki bir topoğrafik fotoğrafla 2010’daki uydu fotoğrafı karşılaştırılarak yapılan ölçümlerde, sahili besleyen Boğaçayı’nda inşaat için kum-çakıl alınması ve dalgaların oluşturduğu erozyon nedeniyle 70 metreye varan sahil kaybı olduğu belirlendi. 

'nın haberine göre, Konyaaltı İlçesi sınırlarında yaklaşık 7 kilometre uzunluğundaki dünyaca ünlü Konyaaltı sahilinin, 1934 yılından bugüne kadar geçen süre içerisinde kentteki yoğun yapılaşmanın sonucunda ciddi oranda kumullarını kaybettiği ortaya çıktı. Kayıp oranı, Büyükşehir Belediyesi’nin sahili besleyen Boğaçayı’na deniz suyunu da alarak yapmayı planladığı projenin detaylarında ortaya çıktı. 

SAHİL TAMAMEN YOK OLABİLİR

Proje detaylarında, görüntü kirliliği oluşturduğu düşünülen "kıyıya paralel ayrık dalgakıran" veya "T mahmuz" uygulamalarıyla erozyonun önlenmesi planlandı. Boğaçay Havzası ve Yakın Çevresi Planlama Raporu’nda yer verilen bilgilere göre, 1934 yılından 2010’a kadar sahilin büyük bölümünde 70 metreye kadar ulaşan erozyon oluştu. Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı proje raporuna yönelik bilimsel bir değerlendirme çalışması yürüten Antalya İnşaat Mühendisleri Odası (İMO), bu çalışmada Boğaçay dere yatağının 6 metre kazılarak, içeri deniz suyunun alınması halinde, sahillerin tamamen yok olabileceği uyarısında bulundu.

SEBEBİ KUM-ÇAKIL OCAKLARI

Antalya İMO Başkanı Cem Oğuz, 1934’teki bir topoğrafik fotoğrafla 2010 yılına ait bir uydu fotoğrafı karşılaştırıldığında, Boğaçay’ın denize döküldüğü alan etrafında büyük bir kumsalın yok olduğu, kumulların yerini denizin aldığının görüldüğünü söyledi. Sahildeki kaybın 70 metreye vardığını anlatan Cem Oğuz, şöyle dedi:
 
"Antalya’nın betonda kullandığı kum-çakıl ihtiyacı Boğaçayı’ndan gideriliyordu. 2005 yılında bu yasaklandı. 2005’e kadarki süreçte hep buradan alındı ve derenin taşıdığı rusubat (tortu) denize ulaşamadı. Dere yatağında kum-çakıl alınan alanlarda göllenme oluştuğu için yukardan taşınan rusubat denize ulaşamadı. Dolayısıyla yeteri rusubat gelmediğinden dalgalar kumu oyarak, erozyona uğratarak, yaklaşık 70 metreye varan erozyon olduğu görülüyor."  

6 METRE KAZILIRSA RUSUBAT DENİZE ULAŞMAYACAK 

2005’de kum-çakıl ocaklarına Boğaçay’ın yasaklanması sonrası bu ocakların açtığı göllenmelerin zamanla dolduğunu kaydeden Oğuz, erozyona bağlı olarak denizin sahili yok etmesiyle birlikte, özellikle fırtınalı dönemlerde dalgaların Boğaçay’a yakın 5 yıldızlı bir otelin bahçesine kadar ulaştığını, bu nedenle 800 metrelik istinat duvarı yapıldığını dile getirdi. Bunun nedenini erozyon olarak gösteren Oğuz, "Bu, kum-çakıl ocaklarından kaynaklanan bir erozyon. Boğaçayı projesi gerçekleştiğinde ise deniz içeriye sokulacak. Bunun için dere yatağı kotu düşürülecek, 6 metreye kadar kazı yapılacak ve yine denize rusubat (tortu) gelemeyecek. Dalgalar kıyıları oyacak ve Konyaaltı sahillerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalınacak" dedi. 

ÇİRKİN GÖRÜNTÜ OLUŞTURUR 

Sahili besleyen Boğaçayı’nın taşıdığı rusubatın, dere yatağı 6 metre kazılması durumunda sahile ulaşamayacağı ve yine erozyon oluşturacağını aktaran Oğuz, bunu önlemek için projede sunulan çözüm önerilerini değerlendirdi. Projede Karadeniz kıyılarındaki gibi deniz içinde kıyıya paralel ayrık dalgakıranlar veya T mahmuzlar planlandığını belirten Oğuz, "Ancak bunlar gerçekten kıyılarda çok çirkin bir görüntü oluşturur. Dalgakıranlar veya mahmuzlar yapılırsa çözüm olabilir ama bu, güzelim dünyaca ünlü sahilleri, aynı Karadeniz sahilleri gibi rezil eder" dedi.  

ÇÖZÜMÜ YOK 

Diğer önerinin Boğaçay’ın üzerine yapılacak üç barajın iptali olduğunu kaydeden Oğuz, barajların yapılmaması halinde dereden rusubat taşınımının süreceğinin düşünüldüğünü, ancak derenin 6 metre kazılması nedeniyle rusubatın kazılan bu alanları dolduracağı ve yine denize ulaşamayacağını kaydetti. 6 metre derinliğin korunması ve içerdeki yat limanı nedeniyle sürekli bu rusubatın yine kum-çakıl firmaları tarafından alınması gerektiği yönünde de düşünceler olduğundan bahseden Oğuz, şöyle dedi:
 
"Denize yine rusubat ulaşamayacak ve erozyon oluşacak. Rusubatın denize ulaşması için de deniz suyu içeri sokulamaz. Kazarsanız sahil gidecek, kazmazsanız deniz suyu içeri girmeyecek. Hocaların öngörüsüne göre çözüm zor. Taşkın çok ciddi bir sorun. ’Denizi içeri sokalım, tekneler girsin’ derken taşkın ve kıyıların erozyonuyla ilgili ciddi sorunlarla karşılaşılacak. Bunun çözümü yok, çok sıkıntılı bir iş." 

Kaynak: Haber.sol.org.tr