Türkiye'nin pek çok üniversitesinde örgütlenen Komünist Gençlik, "Türkiye ilericiliğine biçtikleri kefeni, kendileri giyecekler: Gençlik gericilikle savaşacak" başlıklı bir deklarasyon yayınladı. 18 Şubat Perşembe günü İTÜ'de, 19 Şubat Cuma günü Boğaziçi Üniversitesi'nde gerçekleştirilecek olan "Gençlik Gericilikle Savaşacak" etkinliği öncesine yapılan açıklamda, "Laik, eşit ve özgür Türkiye için direniş vakti" denildi. 

Komünist Gençlik imzasıyla yayınlanan deklarasyon şöyle: 

Diktatörün ve bütün gerici odakların savaş ilanı kabulümüz.

Fetvaları hükümsüzdür. Ne üniversitelerin medreseye dönüşmesine ne de kamusal alanı boğmaya çalıştıkları cuma tatili ile aydınlanmanın yuvası olan üniversiteleri esir alma çabalarına teslim oluruz. 

Ülkemiz her geçen gün irili ufaklı gerici çetelerin, karşı devrimi örgütlemesi için bütçeye ve kadroya boğulan Diyanet’in, ilerici halkı kavgaya çağırmak yerine derhal teslim bayrağını çeken, hatta iktidara desteğini açıklayan sosyal-demokratların ve AKP diktatörlüğünün el birliğiyle derin bir karanlığın içerisine doğru itiliyor.

Yobazlaşma ve yozlaşma kol kola serpilirken, insan olan ve insanca bir yaşamda ısrar eden herkes kendini ülkeyi kana bulayan cihatçıların, diktatörün sopasından başka bir şey olmayan devletin kolluk güçlerinin ve tecavüzcü, çocuk istismarcısı canilerin aynı anda hedefi haline gelmiş hissediyor.

İşçileri dinle uyuşturmak isteyen para babaları, Türkiye’yi “bölgesel güç” olma vaatleriyle kandırıp projelerinde tepe tepe kullanmak isteyen emperyalistler ve mezhepsel, etnik kimlikler üzerinden toplumu kutuplaştırarak kastlaşan kirli siyasetçiler ellerini ovuşturuyorlar…

Gençlik bu kalıba sığmıyor

Öte yandan, cuma genelgesi ya da ODTÜ'dekinin benzeri provokasyonlarla akademiyi baskı altına almak gibi kamusal alanda dinselleşme dayatmasını genelgelerle ya da kadrolaşma operasyonlarıyla yoğunlaştıran AKP iktidarı, vitesi artırdığı ölçüde Türkiye’deki sermaye egemenliğinin bütünü adına risk alıyor. 

Bu riskin, gerici diktatörlüğe karşı elle tutulur bir tehdide dönüştüğü en önemli toplumsal kesim ise, yapısı ve özlemleri gereği gericiliklekan uyuşmazlığı yaşayan gençlik olarak öne çıkıyor.

Gençlik, Amerikancı imamların biçtiği kefene girmeyi, NATO seferlerine kendini feda etmeyi reddediyor. 

Tecavüzcüyle değil de, gece sokağa çıkan kadınla uzlaşmaz bir derdi olan dinsel ahlak anlayışı gençlik içerisinde alıcı bulmuyor.

İTÜ’de olduğu gibi üniversitelere siyasi amaçlarla, tepkilere rağmen dikilen, binlerce kişilik camiler “dindar ve kindar” azınlık tarafından doldurulamıyor.

Liseler zorla İmam Hatip’e dönüştürülüyor, dinci gerici sözde öğretmenler sınıflarda ve koridorlarda terör estiriyor belki ama liseliler şakirte dönüşmüyor.

Laik, eşit ve özgür Türkiye için direniş vakti!

Diktatörün ve bütün gerici odakların savaş ilanı kabulümüz.

Fetvaları hükümsüzdür. Ne üniversitelerin medreseye dönüşmesine ne de kamusal alanı boğmaya çalıştıkları cuma tatili ile aydınlanmanın yuvası olan üniversiteleri esir alma çabalarına teslim oluruz. 

Bundan böyle, kamusal hizmetin saatlerini dini kurallara göre şekillendirmek ve emekçiler üzerinde dinsel baskı kurmak amacıyla tatil edilen Cuma namazı saatleri, üniversitelerde ve liselerde laiklik ve bilimsel düşünce için gençliğin bir araya gelme saatleridir.

Bundan böyle Türkiye’de laikliği evlere hapsedebileceğini sanma küstahlığına, üniversitelerde, liselerde ve sokakta haddini bildirme zamanıdır.

Bizlere biçtiği kefeni, gericilik giyecek. 

Laik, eşit ve özgür, sosyalist Türkiye için mücadele günüdür.

Kaynak: Haber.sol.org.tr