Bir maceraperest düşünün, aklınıza ilk gelen kaslı, sakallı, dağcı botları ayağında erkekler mi olur? Muhtemelen narin, sarışın, bir çocuk annesi, eski öğretmen bir kadın, insanın aklına nadiren gelir.

Jacki Hill-Murphy basmakalıp Vikingli kâşiflerden insani olarak mümkün olduğunca uzak biri ama o, sadece dünyanın en ücra yerlerini ziyaret etmekle kalmayıp, 300 yıl önce bir ilke imza atmış, çok az bilinen ama yine de olağanüstü kadınların ayak izlerini takip ediyor.

Kadın kaşifler artık az bulunuyor diyorsanız bilmelisiniz ki, Hill-Murphy'nin öykündüğü dönemde adeta ucube olarak görülüyorlardı. Takip ettiği kadınların çoğu çok az destekle ya da hiç destek almadan aşırı zor işlerin üstesinden gelmek zorunda kaldılar, hem de kadın başarısıyla zerre ilgilenmeyen bir çağda.

'KADINLAR ZAYIF CİNSİYET DİYE BİR ŞEY OLMADIĞINI KANITLADILAR'

Murphy'nin yolculuklarında, Amazon'u boylu boyunca geçip Kamerun Dağı'na çıkan, hem de bunu Viktorya döneminin geleneksel giysileriyle başaran, ilk kadının ayak izlerini takip ettiği oldu. İkinci adımı gerçekleştirirken ucundan döndüğünü de söylüyor. Yolculuğunu yeniden canlandırdığı kaşif Mary Kingsley, döneminin törelerinin gittiği her yerde kendisini takip ettiği 19. Yüzyıl'da yaşamıştı.

"Giysileri sürekli ıslaktı" diye açıklıyor 60 yaşındaki Hill-Murphy; "Bir grupla yolculuk ediyordu ve tüm gözler üstündeydi. Yalnız kalıp üstünü değiştirmesi imkânsızdı; o yüzden de yolculuk boyunca sırılsıklam kaldı."

Kingsley'nin misyonunda başarılı olasını sağlayan, işte bu amansız inadıydı. Bu meydan okumaya yetecek kadar donanımlı olmayan uyumsuz ekibi, devam etmeyi reddedince o da zirveye tek başına tırmandı. Muhtemelen sonunda üstünü değiştirebilmiştir.

"Kadınlar, zayıf cinsiyet diye bir şey olmadığın kanıtladılar" diyor Hill-Murphy; "Özlem duyulan uzak kıyılara ulaşmak için tüm zorlukları aştılar, özellikle de geçmişte kadınların başarı tezahüratları, erkek hoşnutsuzluğunun homurtularıyla boğulduğu için."

OĞLUYLA İKİ YIL İSTANBUL'DA YAŞADI

Hill-Murphy macera ve yolculuğun her zaman kendini çektiğini söylüyor. Ama yetiştirecek çocuğu olunca, dünya turu iş için oğluyla iki yıl İstanbul'a taşınmakla sınırlı kalmış.

Ardından, oğlu üniversiteye gidince, bir değişiklik arayışıyla, Bristol'daki İngilizce ve tiyatro öğretmenliğinden ayrılmaya karar vermiş.

"Maceraya karşı her zaman bir açlığım olmuştur" diyor artık tam zamanlı bir kaşif ve yazar olan Hill-Murphy.

"Çocukluğumda Gerald Durrell'in tüm kitaplarını okumuştum ve 1988'de de eski kocamla birlikte cip üstünde Afrika'yı boydan boya geçtim. Büyülü bir yolculuktu. Asla sadece bir turist, bir röntgenci olmak istemedim. Her zaman yanımda bir şeyler götürmek istedim. Afrika'da insanların gerçekten daha önce hiç beyaz insan görmediği yerlere gittik. Bu, farklı hayat şekillerinden büyülenmeme ve halihazırda sahip olduğum, temiz su gibi elde var bir saydığımız şeyler için büyük bir minnettarlık duymama neden oldu."

2007'de Hill-Murphy macera aşkının peşinden koşmakta ve aynı zamanda profesyonel film yapımcılığını denemekte özgür olduğunu hissetmiş. İlk kez üniversitedeyken karşısına çıkan Isabel Godin'in hikâyesi aklına takılmış.

Godin, 18. Yüzyıl sonlarında, koloni politikaları yüzünden ayrı düştükleri ve 20 yıldır görmediği kocasını ararken  Amazon boyunca efsanevi bir yolculuk gerçekleştiren bir kadın. 43 kişilik ekibiyle Amazon havzasında çıktığı, beş bin kilometrelik seferi sırasında kendi ekibi onu kanosuz bırakmış, rehberleri terk etmiş, boğulanlar ve hastalık taşıyan böceklerin ısırıkları ile ölenler olmuş.

Teker teker ölmüşler, ta ki en son Godin hayatta kalana dek. Hatta dokuz gün boyunca cangılda yalnız başına dolaştıktan sonra az kalsın o bile ölüyormuş ki bir Kızılderili kampı tarafından kurtarılmış. 1770'te kocasıyla yeniden bir araya gelip, Fransa'ya birlikte dönmüşler.

Ağırlıklı olarak oyulmuş bir kanoyla, Ekvador'la Peru arasındaki 500 kilometrelik bir rota boyunca Godin'in ayak izlerini takip eden Hill-Murphy; "Her zaman yolculuğunun ilk ayağını takip etmek istemiştim" diyor. 

'TELEVİZYON ŞİRKETLERİ BANA DURMADAN KADIN KAŞİFLERE "HAYIR" DENDİĞİNİ SÖYLÜYOR'

Hill-Murphy; "İşin en zor tarafı, ki bu her yolculuk için geçerli, yola çıkmaktır. Bir şeyden bahsedebilirsiniz ama bir noktada gidip o bileti almaya karar vermelisiniz" diyor.

Böylesi tarihi önemi olan maceralar sıklıkla fon bulabiliyor. Ama Hill-Murphy, "Her yerde reddediliyorum ve çok zor. Başvuru yaptım ama son aday listesine bile kalamadım. Elimde olmadan daha önce kazanan herkesin genç erkekler gibi göründüğünü fark ettim" diyerek ekliyor; "Ve televizyon şirketlerine gidersem, bana durmadan kadın kaşiflere 'hayır' dendiğini söylüyorlar."

Bunun yerine Hill-Murphy, böylesine takdir ettiği kaşiflerin yolundan giderek, başlayıp her şeyi kendi yapmış ve kendi filmlerini çekip bir de kitap yazmış; "Adventuresses: Rediscovering Daring Voyages into the Unknown" (Maceraperest Kadınlar: Bilinmeyene Çıkılan Cesur Yolculukları Yeniden Keşfetmek)

Hill-Murphy'nin 19. Yüzyıl kaşifi ve fotoğrafçısı Isabella Bird'ün Hindistan, Ladakh'ta Digar-la Geçidi boyunca çıktığı yolculuğun izlerini takip ettiği gezisinin filmi uluslararası bir film festivalinde gösterildi.

Şu anda bir İngiliz kaşifi olan ve cüzzamlılara yardım götürmek için Sibirya kırsalında çıkacağı yolculuk için Kraliçe Viktorya'yla Rus çariçesinin desteğini aldıktan sonra bir kahraman haline gelen Kate Marsden'ın hikâyesini yazıyor.

Marsden'ın 3,200 kilometrelik yolculuğu ve yaralılar için yaptığı çalışmalar onu herkesin sevdiği biri haline getirmedi ve bunun acısını çok çekti. Hill-Murphy Marsden için; "Basın onu infaz etti. Muammalı biriydi ve basın ondan nefret etti. Dünyanın gerisi de öyle. Bu yüzden vahşi doğada beş parasız öldü" diyor.

KÖŞEDE BEKLEYEN MACERA

Marsden'ın yolculuğunu tekrarladıktan sonra Hill-Murphy Sibirya'da öyle tanınmış ki kıdemli politikacılar karşısında insan hakları konusunda konuşma yapmaya davet edilmiş. Sık sık toplantılarda, seminerlerde ve konferanslarda kendi maceraları ve bu maceralara ilham kaynağı olan kadınlar hakkında konuşuyor ve takip ettiği bazı maceraperestlerin kılığına girip okulları ziyaret ediyor.

"Yaptığım şey insanların hayal gücünü çok farklı bir şekilde yakalıyor sanki" diyor; "Hayatlarımız çok yoğun ve bence herkesin izlediği yolu izlememe fikri çok çekici.

"Ne de olsa köşede sizi hangi yeni maceranın beklediğini bilemezsiniz."

*Bu makale The Telegraph'da, Cathy Bussey imzasıyla yayınlanmıştır.

 

 

 

 

 

Kaynak: Haber.sol.org.tr