Bir süredir Dünya Klasikleri dizisinde yer alan yazarların biyografilerinde kullandıkları “farklı” üslupla dikkat çeken İthaki Yayınevi, Virgina Woolf’un Kendine Ait Bir Oda’sının ilk sayfasındaki “Virginia Woolf: Küçük yaşta yazarlığa, 59 yaşında mezarlığa adım attı. Dalgalarla sörf yapıp nehir bile denemeyecek bir kaşık suda boğuldu. Bilinç akışı mı nehrin akışı mı? Odalarda ışıksızdı. Paranoyaklığı zaten Shakespeare’in olmayan kız kardeşi üzerine saatlerce konuşmasından belliydi. Geri gelir mi? Gelirse gelsin, kim korkar bakire kurttan? Bkz. Nicole Kidman” metniyle edebiyatseverlerin yoğun tepkisiyle karşılaştı.

Gelen tepkilerin arından açıklama yapan yayınevi konuyla ilgili özür dilerken, ”Yine de tamamı itibariyle bakıldığında bu kadar sert, kimi zaman yaralayıcı ifadelere gerek olmadığının anlaşılacağına dair bir beklentimiz olduğunu da saklamayacağız” dedi.

Radikal'de yer alan habere göre; yayınevinden konuyla ilgili gelen açıklama şöyle: 

“Öncelikle, adeta bir linçe dönüşen bu tepkiler için oldukça yalın bulunabilecek cevaplarla karşılaşacağınızı söyleyebiliriz.

2013 yılında İthaki Yayınları’nda Dünya Klasikleri dizisini hazırlamaya başladığımızda önümüzdeki ilk metin Jack London’ın Suikast Bürosu isimli kitabıydı. Metin üzerindeki çalışmalarımız bittiğinde, editör arkadaşlar olarak kendi aramızda baş tarafa bir biyografi de koymamız gerekip gerekmediğini sorduk. Teamül gereği koyulabileceğini düşündük. Ancak herhangi bir yazar hakkında özellikle web üzerinden standart her türlü bilgiye –uzun ya da kısa- rahatlıkla ulaşılabileceğini düşünerek, daha farklı, renkli bir üslup kullanabileceğimiz, birkaç satırlık kısa biyografiler kaleme almayı kararlaştırdık. Bu kısa biyografiler aynı zamanda, Dünya Klasikleri başlığıyla bir kontrast da yaratabilecekti. Çıkış hikâyesi kısaca böyle.

Yazıları, diziyi yöneten editör arkadaşlar olarak çoğu zaman ortak kaleme alıyoruz. Yayınevinin bu doğrultuda herhangi bir talebi, beklentisi vs. olmuyor tabii ki.

Virginia Woolf biyografisi, aslında ilk olarak 2014 yılında –hafif farklılıklarla- Jacob’ın Odası’nın başında da yer almıştı. Herhangi bir yazardan birden fazla metin yayımladığımızda, metne göre çok küçük oynamalar yapıp, kalan kısmı sabit tuttuğumuz fark edilecektir.

Takip edebildiğimiz kadarıyla dün geceden beri ve bugün, bu saate kadar daha da ağırlıklı olarak, oldukça sert ve açıkçası insafsız bulduğumuz tepkiler aldık. Bu yüzden de, bu metinlerin daha iyi anlaşılması için burada –tekrarlar dâhil- hepsini yayınlamayı uygun gördük.

Okur görüşlerine büyük bir saygımız olduğunu söylemeye sanırız gerek yok. Ancak eleştiriler bir çeşit lince dönüşünce üzüldüğümüzü de söyleyebiliriz. Özellikle Virginia Woolf bağlamında sert eleştiriler geldi. Şu kadarını söyleyelim ki, “sevmediğimiz, hor gördüğümüz vs.” bir yazarın iki kitabını yayımlamış olsaydık bu tuhaf bir manzara olurdu. Fırsat bulduğumuz takdirde diğer eserlerini de yayımlamak istediğimizi eklemeye de gerek yok.

Metinlerin hepsi okunduğu takdirde, üslup ve dil ile ilgili durum daha net anlaşılacaktır. Ancak şu ya da bu örnekte gözlemlenen ve bizim de gelen eleştiriler aracılığıyla fark ettiğimiz maksadını aşan eril dilden ötürü okurlardan özür dileriz. Yine de tamamı itibariyle bakıldığında bu kadar sert, kimi zaman yaralayıcı ifadelere gerek olmadığının anlaşılacağına dair bir beklentimiz olduğunu da saklamayacağız.”

Kaynak: Haber.sol.org.tr