Gazeteci Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu'nun "Mahrem" adlı kitaplarında duyurduğu Erzurum'daki tecavüz olayına ilişkin dosyanın raftan inmesi sonucu yeni gelişmeler ortaya çıktı.

Tecavüz olayına adı karışan Fethullah Gülen'in kardeşi Seyfullah Gülen'in nasıl korunduğuna ilişkin yeni ayrıntılar gün yüzüne çıkarken o dosyadan Gülen'i kurtaran isimlerden olan dönemin Erzurum Valisi Celalettin Güvenç ise AKP'den milletvekili seçildi.

Odatv'den Barış Pehlivan'ın haberi şöyle:

Kitap için yazarken kahrettiğimiz bu öykünün perde arkasına dair yeni gelişmeler var.

Erzurum’da yaşayan 15 yaşındaki S.Ö., tecavüze uğradığını söyleyince Nene Hatun Kız Yetiştirme Yurdu’na yerleştirildi. Orada, Sosyal Hizmet Uzmanı Hakan Şahin ve yurta çalışan Psikolog Selma Kırmızı’ya yaşadığı her şeyi, günlerce tüm ayrıntılarıyla anlattı. Kimi zaman silahla korkutularak, kimi zaman ise dövülerek 84 kişi tarafından tecavüze uğramıştı.

S.Ö.’nün anlattıkları ve söylediği isimler satır satır raporlaştırıldı. 

Ve… 

Her şeyin seyri, S.Ö.’nün kendisine tecavüz edenler arasında Fethullah Gülen’in kardeşi ile iki yeğeninin de olduğunu ileri sürmesiyle değişti. 

Cemaat ve AKP ittifakı: Gülen’in kardeşi tecavüz etti, ittifak gizledi

İddiaya göre; Fethullah Gülen’in kardeşi Seyfullah Gülen korkutarak, cinsel gücü artırıcı ilaç kullanarak ve para vererek S.Ö.’ye tecavüz etmişti. S.Ö. birçok kez yaşadığını söylediği bu durumu, açık adres ve ayrıntı vererek anlattı. Hatta bir defasında, bölgedeki stadın bekçisine yakalandıklarını ileri sürdü. Bununla birlikte; Seyfullah Gülen’in oğlunun Samanyolu TV’de haber spikeri olarak görev yaptığı da, S.Ö.’nün ağzından rapora yansıdı.

İşte tam da burada devreye, dönemin Erzurum Valisi Celalettin Güvenç girdi. 

Ona göre, “Hoca’ya komplo kuruluyordu”.  Vali Güvenç’in “Hoca” dediği Fethullah Gülen; komployu kuran da 15 yaşındaki S.Ö. idi! 

Öyle ya dönem, AKP-Cemaat koalisyonunun olduğu mutlu günlerdi! Böylesi bir soruşturma, yani Gülen’in kardeşinin tecavüzle suçlanması, bu mesut evliliğin taraflarına zarar verirdi. 

Devlet devreye girdi. 

Fethullah Gülen’in kardeşi ve yeğenlerinin şüpheli olduğu soruşturma dosyasına Savcı Taner Aksakal atandı. Hani şu, İlhan Cihaner hakkında Fethullah Gülen’e komplo kurma suçlamasıyla iddianame hazırlayan özel yetkili savcı… 

Bu arada… 

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından hazırlanan rapora göre, mağdur S.Ö.’de “kronik fiili livataya ait bulguların olduğu” ve S.Ö.’nün “anal yolla cinsel ilişkiye girdiği” tespit edildi. 

Yani, 15 yaşındaki S.Ö.’ye tecavüz edildiği Adli Tıp tarafından kanıtlandı. 

Sonra neler mi oldu...

İki istihbaratçı polis, valiliğin arabasıyla Erzurum Nene Hatun Kız Yetiştirme Yurdu’na geldi. Mağdur kız çocuğu S.Ö. yurttan çıkarıldı ve Şanlıurfa’da bir Kadın Sığınma Evi’ne götürüldü. 

AKP-Cemaat koalisyonu el koymuştu S.Ö.’nün tecavüze uğramasına. 

Kız çocuğu şehirden uzaklaştırıldı. 

Aralarında Yurt Müdürü Faruk İlhan’ın da dahil olduğu görevliler sürüldü. 

Ve... 

Tecavüz şüphelileri 84 kişi hakkındaki soruşturmalar tek tek kapatıldı. Fethullah Gülen’in akrabalarının da aralarında olduğu tüm şüpheliler hakkında “kovuşturmaya yer yok” ve “beraat” kararı verildi. 

Yani... 

S.Ö.’ye tecavüz dosyasının üstü örtüldü. 

Ta ki… 

2014 yılında tekrar açılana kadar… 

ŞANTAJ AMAÇLI TELEFONLARI DİNLENDİ

İşte o utanç dosyasının raflardan inmesiyle birlikte, başka skandallar da ilk kez ortaya çıktı. 

Neler mi onlar… 

Erzurum Cumhuriyet Başsavcı Vekili Volkan Kavukçu, o dönem Erzurum’da görev yapan 16 polis hakkında bir iddianame hazırladı. 

Ve o iddianameyle ortaya çıktı ki: 

S.Ö.’ye sahip çıkan Yurt Müdürü Faruk İlhan, Sosyal Hizmet Uzmanı Hakan Şahin ve Psikolog Selma Kırmızı'nın telefonları uydurma suçlarla, usulsüz olarak dinlenmişti. Telefon dinlemeleri tam da, S.Ö.’nün Seyfullah Gülen’in ve çocukları Selahaddin Gülen ile Ammar Gülen’in kendisine tecavüz ettiği iddiasını yurt görevlilerine aktarmasıyla başlıyordu. 

Telefonu dinlenenlerden bir diğer isim de, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Güray Okyar'dı. Güray Okyar, S.Ö.’ye tecavüz etmekle suçlanan Seyfullah Gülen'in “Cinsel ilişki kurma yetisine sahip olmadığına” dair raporda imzası olan isimdi. 

Dinlemelere uydurulan gerekçe neydi peki? 

Organize suçlar kapsamında hareket edip, cebir ve tehdit yoluyla haksız ekonomik çıkar sağlayarak örgütlü bir yapı içerisinde faaliyet göstermek; ülkenin birlik ve bütünlüğünü bozmak, görevlerini kısmen ya da engellemeye teşebbüs etmek; halkı silahlı isyana tahrik etmek; ülke ekonomisi ile ulusal güvenliğe zarar vermek! 

Evet… 

Yanlış okumadınız. 

15 yaşındaki bir kız çocuğu, kendisine tecavüz ettiğini söylediği 84 kişiyi tüm ayrıntılarıyla anlatıyor… 

Tecavüze uğradığı Adli Tıp tarafından kanıtlanıyor…

Devlet ise bu utanç dosyasının üzerine gitmektense, kıza sahip çıkan ve olaydan haberi olan kişilerin telefonlarını sahte gerekçelerle dinliyor.  

Amaç neydi peki?

İddianameden okuyalım: 

“(…) Bu şahısların tam olarak neler bildikleri ile bildiklerini başkalarıyla paylaşıp paylaşmadıklarının tespiti, bilgilerini paylaşmaları durumunda dinleme yoluyla elde edilen bilgilerin şantaj yoluyla kullanılabilmesi için “İstihbari Dinleme” adı altında dinlendikleri, bunun haricinde disiplin soruşturmaları başlatılarak ve il dışına tayin yaptırılarak üzerlerine baskı kurulmaya çalışıldığı açıkça anlaşılmaktadır.”

Erzurum Cumhuriyet Başsavcı Vekili Volkan Kavukçu usülsüz dinlemeyi yapan, S.Ö.’ye tecavüz dosyasının kapatılmasında rol alan polisleri soruşturduğu iddianamede hep bir isme işaret etti: 

Celalettin Güvenç. 

Yani, S.Ö.’ye tecavüz soruşturmasının Fethullah Gülen’in akrabalarına dayanmasıyla devreye giren dönemin Erzurum Valisi. 

Güvenç şu an nerede, dersiniz… 

1 Kasım 2015 seçimlerinde AKP’den Kahramanmaraş Milletvekili seçildi, şu an Meclis’te. 

AKP’Lİ GÜVENÇ: STV’DEKİ OĞLUNDAN NEDEN BAHSEDİYORSUN!

Biraz geriye gidelim… 

S.Ö.’ye tecavüz dosyası yeniden açılınca, dönemin Yurt Müdürü Faruk İlhan’ın ifadesi alındı. Yurt Müdürü İlhan ifadesinde, S.Ö.’nün yaşadıklarını Vali Güvenç’e anlatmasından sonra gelişenler olayları açıkladı. 

Öğreniyoruz ki... 

Tecavüz şüphelisi Seyfullah Gülen’e şöyle “sitem” etmişti, bugünün AKP Milletvekili Güvenç: 

“Bu işi yaptın, niye oğlunun gazeteci olduğunu söylüyorsun!” 

Evet, Celalettin Güvenç Seyfullah Gülen’in tecavüz şüphelisi olmasına değil de, Samanyolu TV’de haber spikeri olan oğlu Kemal Kevser Gülen’den S.Ö.’ye bahsetmesine içerlemişti!

Bitmedi... 

Vali hemen Ankara’ya gitti. 

Oradan Yurt Müdürü Faruk İlhan’ı aradı, “Başbakanlık’ta olduğunu” söyledi ve bir skandal talimat verdi: 

- S.Ö. ile görüşme raporlarını ve ilgili tüm evrakları bana verin, bilgisayardaki kayıtları da silin!

Emir “büyük” yerdendi, dediği yapıldı. 

Bitmedi... 

Dedik ya, hem yurt görevlileri hem de tıp fakültesi doktoru usulsüzce aylarca dinlendi. 

Peki, emri kim vermişti?

Yeni açılan davada sanık olan dönemin Erzurum İstihbarat Şube Müdürü Abdullah Güler ifadesinde, telefonları dönemin Erzurum Valisi Celalettin Güvenç'in talimatları ile dinlemeye aldıklarını söyledi.

CEMTÇİ SAVCI VE POLİSLER DOSYAYI KAPATTI

Devam edelim… 

Ne demiştik; S.Ö.’ye tecavüz soruşturmasında Gülen Ailesi de şüpheli olunca, devreye bir yandan cemaatçi Savcı Taner Aksakal girmişti. Savcı Aksakal’ın görevi tecavüz soruşturmasını kapatmaktı!

Neler yapmadı ki bunun için… 

S.Ö., Seyfullah Gülen’in kendisine cinsel istismarda bulunmasını stadyum bekçisinin gördüğünü söylemişti. Bundan dolayı, Erzurum Cemal Gürsel Stadyumu’nda görevli bekçi fotoğrafları Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı’nca gönderildi. 

Ancak… 

Savcı Aksakal herhangi bir işleme sokmadan, teşhis yapmadan fotoğrafları kuruma iade etti.

Ne S.Ö.’ye tecavüz şüphelilerinin iletişim tespitine dair bir çalışma yaptı, ne iddiaların üzerine gitti. 

Emrindeki polislerin sahte belge düzenlemesinin de yardımıyla, dosya el birliğiyle kapatıldı. 

Şimdi… 

S.Ö. bugün artık 24 yaşında. 

Evlendi, bir çocuğu oldu. 

Kendisine tecavüz edenlerin ve bu utanç dosyasını kapatanların cezalandırılmasını hala bekliyor. 

Erzurum’da açılan dava belki bir umut… 

Sanılıyor ki; AKP-Cemaat birlikteliği sadece siyasi ve iktisadi muhaliflerine yargı aracılığıyla zulüm uyguladı. 

Halbuki S.Ö.’nün başına gelenler de gösteriyor ki; tecavüze uğrayan küçük bir kız çocuğu bile bu iki canavarın kurbanı oldu. 

Kuşku yok ki, henüz bilmediğimiz benzer daha çok utanç dolu olay yaşandı.

Ve tam da burada söylemeli:

S.Ö.’nün başına gelenleri Cemaat medyasında okuyamazsınız. 

Hükümet medyasında ise, bugün AKP Milletvekili olan Celalettin Güvenç’in rolünün saklandığını görürsünüz. 

“İnsan hakları” ve “hukuk” kelimelerini ağzından düşürmeyen sözde aydınlar ve çocuk tecavüzlerinde “duyarlı” muhalefet de, ucu Cemaat’e dayandığı için S.Ö.’yü umursamaz. 

Vicdanını tecavüz edenin kimliğine göre pazarlayan bir çürümüşlüktür yaşanan.

Bir kez daha unutmuyoruz ki… 

S.Ö.’nün ve ona tecavüz dosyasının başına gelenler, AKP – Cemaat koalisyonunun bu topraklarda herkese nasıl tecavüz ettiğinin de çok net bir örneğidir. 

Aralarındaki savaş da; bir dönem hepimize tecavüz eden ikilinin, şimdi birbine tecavüz etmeye başlamasından başka bir şey değildir. 

Hafızası, ahlakı ve vicdanı olanlara düşense, tecavüzcülerin değil, S.Ö.’lerin yanında saf tutmaktır. 

 

Kaynak: Haber.sol.org.tr