Başbakanlık Basın Merkezi'nin "Yeni Türkiye Yolunda" isimli programında konuşan Davutoğlu, "Suriye konusunda ülkemiz başından beri bu çatışmaların siyasi bir dönüşümle sona erdirilebileceğini savunuyor. Dedi. Suriye'den Yeni Anayasa paketine birçok konuda açıklamalarda bulunan Davutoğlu'nun konuşmasından önemli başlıklar şöyle: 

'VERİLEN SÖZLERİN TUTULMASI GEREKİR AKSİ TAKDİRDE...'

"Suriye konusunda son dönemde çatışmaların durdurulmasına yönelik atılan adımları memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak bu adımların olumlu sonuçlanması için Rusya'nın ve Esed rejiminin verdikleri sözleri tutması gerekir. Verilen sözler tutulmadığı takdirde bu çabaların sonuçsuz kalacağı açıktır. Rusya, rejim, PKK ve YPG el ele tutuşmuş Türkiye'nin güney sınırında bir terör kuşağı, bir terör yapılanması kurmak istiyor. Türkiye'yi bir terör yapılanmasıyla sınır komşusu haline getirmeye yönelik tüm bu oyunların farkındayız ve buna izin vermeyiz. Türkiye'nin ulusal güvenliğini korumak için bir an olsun tereddüte düşmeyiz. Bu ülkenin ulusal güvenliği tüm çıkarların, dengelerin, ortaklıkların üzerindedir. Bu konuda kimseden izin almaya ihtiyacımız olmadığını da herkes bilmelidir. Güney sınırımızda mevcut bulan her türlü tehdide karşı Türkiye kendini en güçlü şekilde savunmaya, nefsi müdafaa yapmaya devam edecektir.

Yabancı devletlerin akıl dışı ve sorunları daha da büyüten müdahaleleri akan kanın artmasına ve yeni göç dalgalarının oluşmasına sebep oluyor.  Suriye'deki çatışmalar beşinci yılını tamamlamak üzere. Ülkemiz başından beri bu çatışmaların siyasi bir dönüşümle sona erdirilebileceğini savunuyor. Bu çerçevede son dönemde çatışmaların durdurulmasına yönelik atılan adımları memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak bu adımların olumlu sonuçlanması için Rusya'nın ve Esed rejiminin verdikleri sözleri tutması gerekir. Verilen sözler tutulmadığı takdirde bu çabaların sonuçsuz kalacağı açıktır"

'BU ZULÜM VE HAKSIZLIKLARI GÖRMEZDEN GELEMEYİZ'

2. Dünya Savaşı'ndan bu yana dünyanın gördüğü en büyük insani kriz ülkemizin yanı başında yaşanıyor. Türkiye olarak bizim bu zulüm ve haksızlıkları görmezden gelmemiz elbette beklenemez. Bizim, Suriye ile 911 kilometrelik bir sınırımız var. Burada yaşanan her olay, menfi ya da müspet her gelişme bizi doğrudan etkiliyor. Dolayısıyla bizim ülke olarak oradaki insani krize ve siyasi gelişmelere duyarsız kalmamız beklenemez. Biz çatışmaların başladığı ilk günden beri zulme uğrayan Suriyeli kardeşlerimizin yanında olduk, bugün de olmaya devam ediyoruz. Türkiye, Mart 2011'den itibaren bölgede din, dil, ırk ayrımı gözetmeden tüm mağdurlara kapısını açık tutmuştur. Bugün itibariyle ülkemizde misafir ettiğimiz Suriyeli kardeşlerimizin sayısı 2,7 milyonu bulmuştur. Ülke olarak tüm dünyaya örnek olması gereken bir gönlü genişlik, bir misafirperverlik gösteriyoruz. İnsanlarımız evlerinden, yurtlarından edilmiş bu kardeşlerimize kucak açıyor. Her birine buradan tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Aslında bütün toplumların yapması gereken budur. Bütün dünyayı ilgilendiren böyle bir meselede uluslararası toplum konuyu birçok yönüyle görmezden gelmeye devam ediyor. Türkiye olarak Suriye halkının yaşadığı acılara dikkat çekerek uluslararası toplumun bu meseleye hassasiyetini arttırmaya devam ediyoruz. 

'ABD VE RUS YÖNETİMLERİNİN ARTIK SAMİMİ DAVRANMASI, GERÇEKLERLE YÜZLEŞMESİ LAZIM'

Konuyla ilgili bu hassasiyetimizi Londra'da katıldığımız Donörler Konferansında yaptığım konuşmada en açık şekilde ifade ettim. Yine bu konferans vesilesiyle bir araya geldiğimiz çeşitli ülke liderleriyle temaslarımızda da Türkiye'nin bu meseleye bakışını ifade ettim. Ayrıca yine Şubat ayı içinde ülkemizi ziyaret eden ve ikinci kez bir araya geldiğimiz Sayın Merkel'le bu konuyu bütün detaylarıyla birlikte konuştuk.

"AÇIK KAPI POLİTİKAMIZI SÜRDÜRECEĞİZ"

Bizim duruşumuz baştan beri belli, bu duruşumuzu sonuna kadar koruyacağız. Biz zorda kalmış, katliama tabi tutulan, tecavüze uğrayan bu kardeşlerimize yönelik açık kapı politikamızı sürdürmeye bundan sonra da devam edeceğiz. Uluslararası toplumun, başta ABD ve Rus yönetimlerinin artık samimi davranması, gerçeklerle yüzleşmesi lazım. 

'TÜRKİYE NEFSİ MÜDAF YAPMAYA DEVAM EDECEKTİR'

Son dönemde özellikle Avrupa Birliği'nin mülteci krizinin kendilerini de etkilemesi ile beraber sergilemiş olduğu ortak tavır bizim için sevindirici bir gelişmedir. Umuyoruz ki Suriye halkının yaşadığı acılara son verecek hakkaniyetli bir çözüme en kısa zamanda ulaşılır. Beklentimiz bölgede zulmedenle zulme uğrayanın aynı kefeye konmadığı, Suriye halkının iradesine uygun kalıcı bir çözüme bir an önce ulaşılmasıdır. Bu kargaşa halini fırsat bilerek bölgede hakimiyetini arttırmaya çalışan ve ne yazık ki bazı devletlerin desteğini alan terörist yapıların da bu süreçte önü alınmalıdır. Aksi halde, güney sınırımızda mevcut bulan her türlü tehdide karşı Türkiye kendini en güçlü şekilde savunmaya, nefsi müdafaa yapmaya devam edecektir. 

'RUSYA, REJİM, PKK VE YPG EL ELE TUTUŞMUŞ TÜRKİYE'NİN GÜNEY SINIRINDA TERÖR YAPILANMASI KURMAK İSTİYOR'

Rusya, rejim, PKK ve YPG el ele tutuşmuş Türkiye'nin güney sınırında bir terör kuşağı, bir terör yapılanması kurmak istiyor. Türkiye'yi bir terör yapılanmasıyla sınır komşusu haline getirmeye yönelik tüm bu oyunların farkındayız ve buna izin vermeyiz. Türkiye'nin ulusal güvenliğini korumak için bir an olsun tereddüde düşmeyiz. Bu ülkenin ulusal güvenliği tüm çıkarların, dengelerin, ortaklıkların üzerindedir. Bu konuda kimseden izin almaya ihtiyacımız olmadığını da herkes bilmelidir. Ne sınırlarımızın içinde, ne de dışında, Türkiye'yi hedef alan hiçbir senaryoya izin vermeyiz. Aziz vatandaşlarım, bütün meselelerimizi hukuk ve demokrasi esasında çözeceğiz. Türkiye demokrasiden, hukuktan, adaletten, refahtan hiçbir surette geri adım atmayacaktır. Türkiye, hakkında karanlık odalarda yazılan karamsar senaryolara hiçbir şekilde diz çökmeyecektir. Terörün bu ülkede alabileceği herhangi bir yol, herhangi bir mesafe yoktur.

'AÇIKLADIĞIMIZ PAKET, GÜVENLİK PAKETİ DEĞİL, HUZUR VE GÜVEN PAKETİDİR'

Biz bu eylemleri, kardeşlik, eşit vatandaşlık ve demokratikleşme mücadelemizin ileri bir adımı olarak değerlendiriyoruz. Açıkladığımız paket, güvenlik paketi değil, huzur ve güven paketidir. Birliğimizi tahkim etmeyi, huzurumuzu korumayı ve demokrasimizi geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu adımlar yaraların sarılması, yıkılanın yapılması ve kardeşliğimizin pekiştirilmesi için atılıyor. Biz her vatandaşımızın sıkıntısını kendi sıkıntımız biliyor, sevincini kendi sevincimiz olarak görüyoruz. Aziz vatandaşlarım, son 14 yılda Türkiye her alanda çok önemli ilerlemeler sağladı, ama bunların belki de en önemlisi demokratik kazanımlarımızdır. Şartlar ne olursa olsun demokratikleşme irademizden taviz vermemiz söz konusu olamaz. Her kesimden vatandaşımızın meşru hak ve taleplerine en geniş çerçevede cevap vermeye devam edeceğiz. Şiddeti dışlamak ve demokratik siyasi araçları benimsemek şartıyla, toplumsal taleplerin en geniş şekilde karşılanması temel amacımızdır. Güvenlik olmadan özgürlüğün elde edilemeyeceğini, özgürlük olmadan da güvenliğin sağlanamayacağını biliyoruz. Ülkemizin birlik ve beraberliğini korumak başlıca hedefimizdir. 

'YENİ ANAYASAYA KONUSUNDA MECLİS'TEKİ HİÇBİR SİYASİ PARTİ SORUMLULUKTAN KAÇMAMALIDIR'

Bu kararlılığımızın temel göstergesi, Türkiye'nin sivil, medeni, insan onurunu öne çıkaran yeni bir anayasaya kavuşturulmasıdır. Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı açıktır. Türkiye, bir darbe anayasasıyla geçirdiği 34 yılın ayıbını gidermek zorundadır. İnşallah Türkiye hak ettiği anayasaya bu dönemde kavuşacaktır. İdeoloji dayatmayan, insan onurunu temel değer kabul eden, vatandaşı önceleyen, evrensel demokratik normlara dayalı bir anayasayı milletimize ve gelecek nesillere kazandıracağız. Meclis'teki hiçbir siyasi parti, bu sorumluluktan kaçamaz, kaçmamalıdır. Siyaset karşılıklı konuşmaya, müzakereye dayalı bir uğraştır, siyaset kurumu bu noktada üstüne düşen iyiniyetli, yapıcı tavrı gösterebilmelidir. Biz bu ülkeye, bu millete, onun sağduyusuna ve birikimine inanıyor ve güveniyoruz. Türkiye'nin meselelerinin demokratik meşru siyaset içinde aşılabileceğinden en ufak bir şüphe duymuyoruz. İnşallah özgürlükçü, adil ve Türkiye'ye yakışan bir anayasayla geçen 14 yılın çok değerli demokratik kazanımlarını da taçlandırmış olacağız.

 

Kaynak: Haber.sol.org.tr