Suriyeli sığınmacılara ilişkin Türkiye-AB üzerinde yürütülen pazarlığın son perdesi bilindiği üzere Brüksel’de oynandı. Erdoğan’ın Davutoğlu’ndan “parayla dönmesini istediği” yönündeki sözleri, Davutoğlu’nun “vize serbestliği” müjdesi vermesi derken anlaşmanın insanlığı ayaklar altına alan niteliği göz ardı edildi. 

“Yunanistan’dan bir alacağız, bir yollayacağız”, “Avrupa 10 mühendis, 7 doktor seçeyim diyemez” sözleriyle insan pazarlayan sermaye iktidarı, henüz “mülteci” statüsüne bile almadığı ve haklarından yoksun bıraktığı sığınmacılar üzerinden insan tüccarlığını hayata geçirmiş durumda. 

Milyonlarca insanın hayatını etkilemesine rağmen "prensipte anlaşıldığı" duyurulan anlaşmanın tamamı yerine “süslü” kısımlarının medyada propaganda edildiği bu utanç kararlar ne anlama geliyor? Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nde görev almış olan avukat Mahmut Kaçan’a sorduk. 

Hemen şunu sormak istiyorum. En çok da anlaşılamayan kısmı bu çünkü. Nedir, bu Yunanistan meselesi? Bir alıp bir vermek?

Yunanistan’a gelen herkesi Türkiye’ye yollamak demek 1951 sözleşmesinin devletlere geri gönderme yasağının açıkça ihlalidir. Mülteci olup olmadığı, şeffaf erişilebilir statüsü belirlenmeden Yunanistan'a giriş yapan herkesi Türkiye'ye yollarsanız baştan ilkeleri yıkıyorsunuz demektir.

Madem bu insanlar Yunanistan’dan Türkiye’ye oradan da Avrupa’ya yollanacaksa neden Avrupa, Yunanistan’la yapmadı bu anlaşmayı? Maksat, Türkiye’yi jandarmaya dönüştürmek çünkü. AB ülkeleri topluma en hızlı entegre olabilecek sığınmacı grubunu kabul etmeyi amaçlıyor. Türkiye üzerinden seçme şansları artıyor. Türkiye de bunu çöken Suriye politikasını diri tutmak için kullanıyor. Yunanistan’da da etkili, şeffaf, adil bir sığınma sistemi yok fakat Türkiye’nin bu rolü üstlenmesi absürt ve mülteci hukukuna aykırı. 

Mülteci hukukuna aykırı ancak bu insanlar mülteci statüsüne bile alınmadı?

Evet. Türkiye, AB’ye hangi statüyle bu insanları yollayacak? Yasal olarak mülteci değiller, Yunanistan’dan gelen insanların karşılığında nereden mülteci bulacak? Gerçekten tuhaf. Suistimale çok açık. Hukuki kavramların altını oyup istediği gibi kullanıyorlar. Mülteci nedir, sığınmacı kim ayrım gözetmiyorlar, toptancı bir akıl geliştirdiler, mülteci hukukunun temel direklerini sarstılar. 

Türkiye “misafir” diye tanımladığı milyonlarca insan hakkında bu denli karar verir konumda olması açıkça suç niteliği de barındırmıyor mu? Nasıl açıklarsınız durumun vehametini?

Türkiye’de mülteci kabul etme niteliği ve niceliği çok kötü yıllardır. Her ne kadar 4258 yasayla kurulan göç idaresi genel müdürlüğüne devredilmiş gözüküyorsa da hala etkin, yeterli, deneyimli, birikimli kapasitesi yok. Yasalarda mevcut olarak şartlı mültecilik var. Şartlı mültecilik de AB konseyinin dışındaki ülkelerden gelen kişiler için öngörüldü. Ancak ortada şark kurnazlığı var. 

Henüz “mülteci” statüsü kazanmamış insanlar üzerinden yapılan pazarlıklar AB ülkelerinin oportünist yaklaşımını gözler önüne seriyor. Türkiye’nin ileri karakol olarak kullanılması hedefleniyor. Tüm bunlar 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne aykırıdır. 

Türkiye neden “ileri karakol” olmak gibi misyon üstlendi? AB’den karşılığında istenen para mı, bu mu dertleri? 

Tabi ki sadece para değil. Devletler arası çıkarlar mevcut. Türkiye'nin Suriye politikası ortada. Her anlamda çöken bu politikayı Suriye’de güvenli bölge teziyle ayakta tutma çabası var. Türkiye güvenli bölge oluşturmak için mültecileri elinde tutmak istiyor. AB'de oluşan mülteci kriziyle ilgili korku ve kaygıları Türkiye kullanıyor, “mülteci politikalarımı onaylamazsan bunları salacağım” diyor özetle. Bunlar gerçekten insancıl hukuka, Türkiye’nin taraf olduğu mülteci yasalarına aykırı. 

Son olarak...

Türkiye’nin mülteci hamiliğine soyunuyor gözükmesi yansıma. Bakın, Türkiye'de sadece 5-10 bin mülteci varken bu insanlara kan kusturuluyordu, hiçbir hakları yoktu, polis eliyle yürütülüyordu. Şimdi ise Türkiye’nin çöken Suriye politikasına karşı silahı. AB-Türkiye arasındaki bu anlaşmanın amacı, ütopik, anlamsız, sonuç alamayacakları çok açık olan Suriye politikasına yeni bir nefes borusu açmak. 


Kaynak: Haber.sol.org.tr