Sosyal medyada yazdıklarıyla sürekli gündem olan, daha önce de hakkında Davutoğlu'na hakaret iddiasıyla ifade veren şarkıcı Atilla Taş Radikal'den Armağan Çağlayan'a konuştu. 

Geçmiş dönemde de muhalif kimlikte olduğunu söyleyen Taş, "Aslında her şey bir espriyle başladı. Miladı Gezi’dir bence. Ondan önce de muhaliftim zaten. Gezi’de olanlar çok dokundu; herkese nasıl dokunduysa bana da öyle dokundu" dedi. 

Atilla Taş'ın röportajından bir bölüm şöyle: 

‘Ham Çökelek’ten, 'Türkiye’nin sayılı muhaliflerinden' olmaya giden o yol, nasıl bir yol? Oraya nereden geldik? Niye geldik?
Aslında her şey bir espriyle başladı. Miladı Gezi’dir bence. Ondan önce de muhaliftim zaten. İnsanlar, bazı kesimler ‘döndüğümü’ falan düşündü ama ben her zaman Atatürkçü düşünen, sosyal demokrat bir insandım. Ailem de sosyal demokrattı. Yedi göbek solcu bir aileden geliyorum. Hiçbir zaman sağ görüşte olmadım. Milletini, ülkesini seven insanlardır benim ailem. Ama hiçbir zaman böyle aşırı bir muhalifliğim olmamıştı, şarkı söyleyen bir adamdım, dediğiniz gibi. Gezi’de olanlar çok dokundu; herkese nasıl dokunduysa bana da öyle dokundu. Sert dille değil de biraz daha esprili bir dille bir tweet atmıştım, "O kadar biber gazına gerek yoktu, ben bir konser verseydim dağılırdı zaten insanlar” diye. Orada mizahi bir muhalefet başlattım aslında. Bir de çok dalga geçiliyordu benimle, 'Atilla Taş' aşağı 'Atilla Taş' yukarı… Aptal bir adam zannediyorlardı, 'Ham çökelek' aşağı 'Ham çökelek yukarı', çıkıp televizyonlarda oynayan bilmem ne… 

"Yunanistan’a iteleyelim"meselesi vardı mesela…
Evet, evet; 'Yam Yam Style' diye bir şarkı yapmıştım, Gangnam Style’a benzer; resmen Yunanistan’a itelediler, 'Yunan şarkıcısı' diye. Baktım, bu kadar şeyden sonra dedim ki insanlar gerçekten eğleniyor. Ama eğlenirken çok ağır küfürler, hakaretler de yiyorum. Keşke şimdi o günlere dönsek, şu anki ortamdan çok daha eğlenceliydi. O durumda iki tane tepki verebilirdim: Bir bağırıp çağırıp sağa sola saldırırdım, öbürü de kendimle alay ederdim. Ben kendimle alay etmeyi seçtim. Bu da çok işe yaradı. İnsanlar "Bu adam bizim gibi makara kukara, eğlenceli bir adammış. Baksana bunla eğleniyor, dalga geçiyor…" dediler.

Ama o kendiyle dalga geçen, kendiyle barışık insandan sonra bir muhalife evrildiniz.
Evet, aslında ondan sonra biraz bir misyon oluştu. Hani mesela, "Ağabey bu konuda niye yazmıyorsun?" gibi. Bu arada iktidar da azılı faşist bir yapıya evrildi. Zaten sizi muhalif yapan şeylerden en önemlisi çok sert, baskıcı bir iktidar değil mi? Zaten 'Ham Çökelek’ten sıkı bir muhalif yarattılar, benim içimde de zaten böyle öfkeler varmış. Bir de benim öfkemin asıl doğduğu yer, benim de bu işlerden yara almış olmam. Düşünsenize, çevrenizde arkadaşlarınız, dostlarınız çok iyi adamlar işsiz kalırken, televizyonda program yapamazken, şarkı söyleyemezken, hiç alakasız, başarısız adamlar sırf iktidara yakınlığı yüzünden çok, çok güzel yerlere geldiler. Bu da bir tepkiydi benim için. Bu adamlar yalnızca kendi çevrelerinde kendilerini kayıran adamları koruyup, yüzde 50 bir kesim içinde olmasalar da "Olur" diyen, milleti bölen, milleti parça parça eden, ötekileştiren bir yapı oluşturdu. Yani şimdi böyle bir yapı karşısında karşı çıkmaktan başka, muhalif olmaktan başka bir çare de kalmadı bana göre. Gitgide sertleşti ama mizah dilimi hiçbir zaman bırakmadım.

 

Kaynak: Haber.sol.org.tr