Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde 11 Mart’ta başlayan Alâeddin Şenel ile Yaratılış Mitosları Atölyesi devam ediyor. Atölyeye haftalık olarak katılım gerçekleştirilebiliyor. 

Yaratılış mitosları, ikişer saatlik sekiz hafta boyunca, tarihsel, karşılaştırmalı, eleştirel bir yaklaşımla ele alınıyor. Bildik (Mezopotamya, Mısır, Hint, Yunan gibi) kültürlerin yaratılış mitosları yanı sıra (Çin, Japon, Ortaasya coğrafyalarının; Ezidi, Eskimo, Iroki, Maya, İnka, Aztek gibi halkların ve uygarlıkların) daha az bildik mitosları özetlenip tartışılıyor.

Atölye tanıtım metninden:

"Sınıflı toplumun dinsel ideolojisi, Yaratılış Mitosu kaynağından beslenmektedir. Ondan aldıkları inanç gücüyle egemen sınıflar, yönetici kadroları ve dinbilginleri, eşitsizlikçi düzeni aklamaktadırlar. Bununla yetinmeyip, “kul insan” anlayışına dayanarak, emekçi kitleleri baskı altında tutup, budünyacı, insancı (hümanist) değerlere, özgür ve yaratıcı özne olarak insan anlayışına, ve rasyonel, bilimsel düşünüşe, inanç/iman cephesinden günün yirmi dört saatinde saldırmaktadırlar.

Yaratan tanrı – yaratılan kul eşitsizlikçi ilişki kalıbından esinlenilerek, insan – insan ve sınıflararası hegemonik ilişkiler, kadın – erkek cinsler arası eşitsizlikçi ilişkiler yeniden üretilmektedir. Bu, dün böyleydi; bugün de böyledir.

İster Ortadoğu – Batı tektanrıcı inanç geleneğinde, ister çoktanrıcı (320 milyona kadar varan tanrılı) Güney – Doğu Asya geleneğinde (Brahmacı/Hindu inançlarda) olsun, farklı dinsel ideolojilerin toplumsal işlevleri aynıdır: Tektanrıcılıkta “ötedünyacılık”; çoktanrıcılığın günümüze kalabilen biçiminde, Ruhgöçü (reenkarnasyon) inancına ve Varna (toplumun organları olarak kastlar) öğretisine dayandırılan “öteyaşamcılık” denebilecek değerlerle, insanların mutluluk, eşitlik, özgürlük, adalet düşleri ile birlikte ödenmeyen ödülleri, kesilmeyen cezaları, gelmeyecek bir geleceğe (birinde ötedünyaya, ötekisinden öteyaşama) ertelemek! Böylece kapıları sınıf bilinçliliğine açmamak, sınıf savaşını örtüp gözlerden kaçırmak; kafaları, yaratılışa “inanç” vurgusuyla özgür, eleştirel, bilimsel “düşünüşe” kapatmak!"


Kaynak: Haber.sol.org.tr