Dün Çankaya Köşkü’nde Başbakan Ahmet Davutoğlu’yla görüşen Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, görüşmede konuşulanları, Artvinlilerin taleplerini ve bundan sonra ne yapacaklarını soL’a anlattı.

Kalabalık bir heyetle dün Ankara’ya giden ve Çankaya Köşkü’nde Davutoğlu’na taleplerini anlatan Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, yöre halkının talebini iki maddede özetliyor: “Eğer hukuki süreç tamamlanana kadar maden faaliyeti durdurulduysa, birincisi maden şirketi Cerattepe’den insin, yöreye yığılan kolluk kuvvetleri çekilsin. Artvin’deki fiili durumun sona ermesi lazım. Bunlar olmazsa Artvin halkı direnmeye devam eder.”

Nur Neşe Karahan’a sorularımız ve Karahan’ın yanıtları şöyle:

"DAVUTOĞLU 'DURDURULSUN' DEDİ AMA... ARTVİN'DEKİ FİİLİ DURUMUN SONA ERMESİ LAZIM"

- Sayın Karahan, siz Artvin’deki direnişte başından beri Yeşil Artvin Derneği olarak var oldunuz. Dün de Çankaya Köşkü’nde Başbakan Ahmet Davutoğlu’yla görüştünüz. Davutoğlu, hukuki süreç tamamlanana kadar maden faaliyeti duracak dedi, siz de koşullarınızı anlattınız. Başbakan’ın bu sözü yeterli mi?

Madem hukuki süreç tamamlanana kadar maden faaliyeti durduruldu. Demek ki maden şirketinin şu anda orda bir işi kalmadı. O halde biz de diyoruz ki: Bir an önce şirket Cerattepe’den insin, şehre yığılan polis ve jandarma çekilsin. İki koşulumuz budur. Bu koşulları biz en başında da söyledik, en sonunda da söyledik. “Hukuki süreç tamamlanana kadar maden faaliyeti durdurulacak” diyorlarsa eğer, bu şartları da yerine getirmeliler. Mahkeme kararlarıyla ispatlanmış olan haklı ve meşru iddialarımızı anlatmak, aynı zamanda yörenin ekolojik önemini vurgulamak için gittik Ankara’ya. Artvin son haftalarda, hiç hak etmediği iddialarla itham edildi. Bu Artvin halkı için bir hakarettir. Biz silahlı güç değiliz. Artvin halkı, yaşam alanlarını savunmak için bedenini ortaya koydu. Dolayısıyla biz taleplerimizin yerine getirilmesini istiyoruz, çünkü bu talepler haklı ve meşru talepler. Maden şirketi tüm makineleri ve tesisleriyle Cerattepe’den inecek, bölgeye yığılan kolluk kuvvetleri geri çekilecek. Yani Artvin’deki fiili durumun sona ermesi lazım. Bunlar olduktan sonra hukuki süreci bekleyelim, tamam. Zaten bize görüşmelerin de süreceği söylendi.

- Neler anlattınız Başbakan Davutoğlu’na?

Rize İdare Mahkemesi’nin 2014’te verdiği “yörede hiçbir madencilik faaliyetinin yapılmaması gerektiğine” dair kararın halen geçerli ve yürürlükte olduğunu Başbakan’a anlattık, söyledik. Kazandığımız tüm davaları anlattık. Neden Artvin ve yöresinde madencilik faaliyeti yapılmaması gerektiğini bilimsel verilerle ortaya koyduk.

- Peki Başbakan’ın “hukuki süreç tamamlanana kadar” diye işaret ettiği süreç ne, hangi dava?

Kitabına uydurularak çıkartılan hukuksuz ÇED raporunun iptali için bir dava açmıştık. 751 kişinin açtığı bir davaydı bu. Türkiye’nin en yüksek katılımlı çevre davası. O davanın sonucu belli olana kadar demek istiyor Davutoğlu.

“ŞİRKET ÇEKİLMEZSE DİRENMEYE DEVAM EDERİZ”

- Peki sizin öne sürdüğünüz koşullar yerine gelmezse… Yani maden şirketi Cerattepe’den inmez, kolluk kuvvetleri yöreden çekilmezse ne olacak?

Artvin halkı direnmeye devam edecek. Çünkü bu direniş, Artvin halkının yaşamsal meselesi. Şirket tamamen Cerattepe’den inmeli, kolluk kuvvetleri yöreden çekilmeli. Bizim koşulumuz bu. Başka şartları kabul etmemiz mümkün değil. Artvin’i görenler bilir. Artvin’i görseniz, mahkeme kararına gerek duymazsınız. Artvin halkının haklılığını anlamak içini, ille de mahkeme kararına gerek yok. Artvin’in doğasını, ormanını, atmosferini görmeniz yeterli. Herkes gelip görmeli Artvin’i. Artvin’i, Cerattepe’yi görenler, derdimizin ne olduğunu anlarlar. Marjinal, provokatif gruplar olmadığımızı, Artvin halkı olduğumuzu herkes gelip görebilir. Bize “Bir takım çevreciler” diye isim taktılar. Biz Artvin halkıyız, halkın kendisiyiz. Mücadelemiz de, yaşam mücadelesi. Bu kadar basit. Başbakan “hukuki süreç tamamlanana kadar maden faaliyeti duracak” deniyorsa eğer, maden şirketinin de orada işi kalmamış demektir, derhal oradan çekilmelidir.

- Bugün AKP yandaşı Star “gazete”si, manşetinden sizin Alman devşirmesi olduğunuzu iddia etti...

Ben mi?

- Evet sizi ve Artvin’de mücadeleye katılan birkaç kişiyi bir fotoğraf karesi içinde yuvarlak içine alarak, “Çevreci değil Alman devşirmesi” diye manşet attılar. Bir etkinliğe katılmışsınız Almanya’da sanırım…

Allah allah… Şeytanlar güler buna... Medya ve ekoloji diye bir çalışma vardı. Biri ayağı Artvin’de, bir ayağı diğer illerde, bir ayağı da Almanya’da yapılmıştı. Oradaki nükleer karşıtlarıyla bir araya geldik, güneş enerjisiyle ilgili çalışmalarını gösterdiler. Nükleere neden karşı çıktıklarını anlattılar. Rüzgâr enerjisiyle ilgili projelerini anlattılar. Böyle bir çalıştaydı… Hepsi bu… Ama bunlar her türlü anlamsız yakıştırmayı yaparlar, beklenir bunlardan… Günlerdir başka türlü yakıştırmalar yapmaya çalışıyorlardı. Tutmayınca, şimdi başka bir yakıştırma… Bu da tutmazsa başka bir yakıştırma daha gelebilir. Biz açık ve netiz. Artvinliyiz, Artvin halkıyız, hayatı savunuyoruz.

- Sizi hep Yeşil Artvin Derneği Başkanı olarak tanıdık. Mesleğiniz ne, ne iş yapıyorsunuz? Bunlar pek yer almadı medyada…

Ben Artvin’de yaşayan emekli bir devlet memuruyum. Başka hiçbir özelliğim yok. Sıradan bir yurttaşım. Memurluktan emekli olduktan sonra pastacılık yaptım. Son yıllarda bu mücadele yükselince vakit ayıramaz oldum, orayı da kapattım… Sıradan bir yurttaşım, emekli devlet memuruyum; yani bu yakıştırmalar tutmaz… Artvin bir dünya mirasıdır. O yüzden Artvin’e dokunurken, bunun düşünülmesi lazım. Gizli bir ajandamız, farklı bir niyetimiz yok. Artvin’de hayatı savunan Artvin halkıyız. Bu şirketler ve onların savunucuları doğru bir iş yapmadıkları için, hep kirli ilişkiler içinde oldukları için, kendi yöntemleriyle Artvin halkına her türlü iftirayı atabilirler, buna müsaittirler.

 

 

 

Kaynak: Haber.sol.org.tr