Senarist Deniz Madanoğlu, “Çoğu zaman RTÜK sansürü kendiliğinden yapmıyor. Kurumlar gibi aynı zamanda toplum da muhafazakârlaştığı için tepki gösteriyor ve RTÜK’e telefonlar yağıyor. Ne yazık ki baskı yüzünden çoğu senarist otosansür uyguluyor" diye konuştu. Cumhuriyet'ten Demet Yalçın'a konuşan Madanoğlu "Bu zihniyete göre içki konusunda sıkıntı var. Kadının sevdiğiyle evli olmadan ne kadar yakınlaşabileceği konusu bile sıkıntı. Giyim kuşam ve daha nice şey... Yani sansür hep kadın üzerinden uygulanıyor” dedi.

Oyuncu ve senaristlerin dizi sektöründeki 'muhafazakarlaşma' ve sansür tartışmalarıyla ilgili görüşmeleri şöyle:

LEVENT ÜZÜMCÜ: SEBEP SİSTEMİN KÖLELERİ
“Türkiye’de, içinde suç unsuru barındıran birçok olaya karışmış pek çok ünlü isim vardır. Bunların arasında uyuşturucu kullanan, eşine ya da sevgilisine şiddet uyguladığı için gittiği yerde veya bir mekânda arıza çıkaran birçok oyuncuyu görüyoruz. Bu gibi durumlar hiçbir oyuncunun iş durumuna engel olmuyor. Ancak daha güzel bir gelecek için görüşlerini açıklayan aydın kişiler işsiz bırakılıyor. Bu dönemlerde dizilerde yer alan kişiler, yapımcılar, oyuncular ve senaristlerin de bu duruma gelmemizde büyük payları var. Gidişatın yanlış olduğunu bile bile sırf hükümete ters düşmemek için bu olaya çanak tuttular. Sansürleri kabul ettikleri gibi bir de kendi otosansürlerini yaptılar. Şimdi kalkmışlar öpüşme sahnelerini kestiler diye tepki gösteriyorlar. Bu sorunun büyümesine neden olan herkes, önce kendisine bakmalı. İşlerine zeval gelmesin diye sistemin kölesi olmuşlar.”

ORHAN ALKAYA: SEKTÖRE TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ
“Televizyona sansür, spesifik olarak toplumun yaşadığı bu süreçle ilintili bir durum. RTÜK son derece muhafazakârlaştırıyor çoğu şeyi. Bu mahafazakârlıktan kastım, günümüz şartlarında öyle olmadığı halde toplumu Osmanlıcılığa dönüştürme çabası ve birçok sektörde bir mühendislik çabası var.”

HALİL ERGÜN: SANSÜR KÜLTÜREL BİR ANLAYIŞ
“Sansür, aslında bir kültürel anlayıştan ibaret. Örneğin eşcinsellik kavramını dizide değil, sinemada bile kullanamaz hale geldik. Bu tamamen toplumsal bir kapalılık. Bu toplumda bizden olmayana, yani ötekine karşı hep ayrım yapıldı. Ermenilik ve Alevilik gibi... Dizilerde bir göğsün çatalı gözüktü diye proje tekrardan hazırlanıyor. Bu ortamda nitelikli iş yapmak elbette olanaksız. Var olan siyasi iklim her şeyi belirliyor. Böyle müdahale, neredeyse toplumun her alanına uygulanıyor. İnsanlar muhafazakâr olabilir elbette, ancak sanatın bunun dışında kalması şart. Dizi, tiyatro, sinema, resim ve birçok sanat dalında bu baskı görülüyor. Bu kabız nokta ve kalite yokluğu beni çok üzüyor.”

DENİZ MADANOĞLU: HEP KADIN ÜZERİNDEN
“Çoğu zaman RTÜK sansürü kendiliğinden yapmıyor. Kurumlar gibi aynı zamanda toplum da muhafazakârlaştığı için tepki gösteriyor ve RTÜK’e telefonlar yağıyor. Ne yazık ki baskı yüzünden çoğu senarist otosansür uyguluyor. Bu zihniyete göre içki konusunda sıkıntı var. Kadının sevdiğiyle evli olmadan ne kadar yakınlaşabileceği konusu bile sıkıntı. Giyim kuşam ve daha nice şey... Yani sansür hep kadın üzerinden uygulanıyor.”

Kaynak: Haber.sol.org.tr