"Türkiye'de iyi müzik ve cazın dinleyicisi az" deniyor. Bu konuda sizin görüşünüz nedir? İyi müziğin dinleyicisi sizce neden bu kadar az?

Birincisi dünyadaki bütün iyi şeyler daha fazla emek, zaman ve zahmet istiyor. Dolayısıyla onları üretmenin bedeli daha yüksek. Yani daha pahalıya geliyor. Örneğin standart bir müzik işi için harcanacak stüdyo saati daha az iken, farklı ve iyi bir iş için daha uzun saatler gerekiyor. Bu durumda dinleyici bu "daha pahalı" müziği dinlemeyi karşılayabilecek mi? Bir düşünelim! Bir caz kulübü akşamı kaça mal olur? Giriş ücreti, en az bir içecek, belki otopark parası, gecenin geç vakti dönülecek şekilde ulaşım parası, vs... Şimdinin ekonomik koşullarında bu nasıl olacak? Şu da var, uzun bir hikayesi ve tarihi olan bir müziği tüketmek de daha fazla emek, zaman ve zahmet istiyor. Çok sevgi, ilgi ve bilgi gerektiriyor..

'İNSANLARIN CAN DERDİNDE OLDUĞU YERDE...'
Kadıköy Caz Günleri'nde sahne alan sanatçıların neredeyse tamamı sanatsal üretimlerini sergileyecek mekan bulamadıklarını dile getiriyor. Siz de benzer sorunlar yaşıyor musunuz ve bunun nedeni sizce nedir?

Aynı sorunu yaşıyorum. Az önce söylediklerime ek olarak yaşadığımız dünyasal ölçekteki bu ekonomik krizin önemini daha da çok vurgulamalıyım. Ve ülkemizdeki öncelikler çok değişti. İnsanların can derdinde olduğu bir yerde sanatın yaşanışı, anlamı çok değişiyor. Bu da son derece doğaldır. "Birileri orada ölmekle meşgulken, ben burada neyle uğraşıyorum, neyi seyrediyorum?" diye sorabilirsiniz. Soruyorsunuz.

CAZ YÜKÜNÜ ALMIŞ BİR TÜR
Caz müziği çoğu zaman "elitist bir müzik" olarak tanımlanıyor. Elitist bir müzik midir caz? Bu tanımlamanın nedeni sizce nedir?

Hiçbir sanat dalının seyirci ile bağı tüm zamanlar için tarif edilemez. Caz ilk çıktığında "ayaktakımının müziği" deniyordu. Şimdi ise herkesçe dolaysızca sevilmesi daha zor olan, daha ilgilisinin dinlediği, yükünü almış bir müzik türü. Bir sanat dalının arkasında bıraktığı tarih uzadıkça, onun ruhuna erişmek için, hikayesine de en azından aşina olmak gerekiyor ki bu herkes için kolay değil.

'DAYANIŞMA AĞI OLMADIKÇA...'
Kadıköy Caz Günleri'ni gerçekleştirme nedenimiz günden güne gericileşen ve piyasalaşan Türkiye'de ticari bir beklenti olmaksızın aydınlanmadan yana olan ilerici mekanlar, müzisyenler ve dinleyiciler arasında bir dayanışma kültürü oluşturmak; dinselleşme ve piyasalaşmanın sonucu oluşan kültürel erezyona hep birlikte direnmekti. Son olarak bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

"Kültürel erezyon"u, günümüzde parasal karşılığı olmayan insani değerlerin, kültürel olarak değerini yitirmesi olarak anlıyorsak, kapitalizmin her şeyi hızla üretip - hızla harcamayı dayattığı bu tüketgenlik karşısında yeni bir varoluş önermek, aynı "Artvin'in üstü altından daha değerlidir" derken olduğu gibi, ancak elbirliğiyle, dayanışmayla mümkün olabilir. Yoksa "ticari beklentisi olmamak", gittikçe genişleyen bir dayanışma ağı olmadıkça bir çözüm olamaz.

 

Kaynak: Haber.sol.org.tr