Saat 18.30... İstanbul’dan muhabir arkadaşlarım Canan Coşkun ve Hazal Ocak’la birlikte Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin ödül töreni için Ankara’da Çankaya’da Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeyiz.

Neredeyse Ankara’daki tüm meslektaşlarımız ya ödül töreni için ya Çağdaş Sanatlar Merkezi’ne gelmiş ya da yolda gelmek üzere... Binaya adım atmamızdan yaklaşık 10 dakika sonra herkesi yerinden kaldıran bir patlama sesi duyuluyor. Bir koşuşturma başlıyor binanın içesinde. Foto muhabiri arkadaşlarımız ve kameraman arkadaşlarımız hemen araçlarıyla patlamanın yankılandığı yere, Kızılay’a doğru yola çıkıyor.

Bombalı saldırının kesinleşmesinin ardından herkes şokta... Çağdaş Gazateciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay, DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun yanına geliyor ve ödül töreninin iptal edildiğini söylüyor.

Yine büyük bir acının, katliamın ortasına düşen Ankara’da ister istemez Kızılay’a doğru gitmeye çalışıyoruz. Bir yandan da durmadan çalan cep telefonuna kısa kısa yanıtlar vermeye çalışıyoruz. Ancak olay bölgesi çevrilmiş, 200 metreden daha yakına yaklaşamıyoruz. Ankara’da patlamanın yaşandığı bölgeye yakın kiminle konuştuysam herkes büyük bir tedirginlik yaşıyor. Herkesin aklında bir soru var: “Patlama otobüs, minibüs durağında olmuş. Acaba benim de bir yakınım var mı?”

Basına konulan yayın yasağı bir anda fısıltı gazetesini yaşama geçiriyor. Birbiri ardına iddialar havada uçuşmaya başlıyor. Fısıltı gazetesinde, “Polis bir bombalı aracı daha arıyor, kalabalık yerlerde gezmeyin” uyarısı dolaşıyor. Resmi açıklama yapıldığı ana kadar terör saldırısında ölü, yaralı sayısıyla ilgili insanı isyan ettiren rakamlar telaffuz ediliyor...

Ankara’nın göbeğinde yaşanan kanlı saldırı terörün çirkin yüzünü bir kez ve yine Ankara’da suratımıza çarpıyor. İnsanların yüzündeki tedirginlik, elinden hiç bir şeyin gelmemesi hüznü daha da büyütüyor...


Kaynak: Cumhuriyet.com.tr