DAVA AÇABİLİRLER

Avukat Fikret İlkiz: Özel yetkili mahkemelerin kapatılmasını düzenleyen yasa “yargılama kaldığı yerden devam eder” diyordu. Biz o dönem “yeni mahkemeler kurulmuşsa yargılama da yeniden başlamalı” diyorduk. Ne iddianamelerin ne ara kararların hukuki geçerlilikleri kalmadı. Çünkü bir örgüte mensubiyetleri iddia konusu. Hiçbir sanık yargı teminatı altında değil. Yargılananları yargılayanlar yargılanmalıdır. Mağdurlar devleti dava edebilir. Tazminat davası açıldığında devletin sorumluluğu konusunda bir karar çıkarsa devlet de yüzleşmiş olur. Bu dahi hukuki hataların ortaya çıkan sorumluluğunu üstlenmektir. Bir nebze olsun acıların dindirilmesinde yüzleşme ve özür sayılabilir. Bu da hukuk yoluyla olur.

YARA KAPANMAZ

Avukat Turgut Kazan: Bu insanların baktığı davalar 17-25 Aralık kavgası çıktıktan sonra zaten önemli ölçüde çözüldü. Çözülmeyen davalarda hukuksal durumuna göre bir çözüm üretilmesi gerekiyor. Dava devam ediyorsa da o yargılamanın yenilenmesi gerekiyor. Bu soruşturmalar, davalar sonucunda hayatını kaybeden insanlar açısından tazminat davaları yakınlarının yüreğini soğutmayacak. Manevi yaraların kapanması mümkün değil. Hukuka uygun yargılamalar sonucu en ağır cezanın verilmesi gerekiyor. Ferhat Sarıkaya’nın göreve devam ediyor olması HSYK açısından utanılacak bir durum. Hapis cezasını gerektiren bir örgütün üyesidir ama AKP’liler bir dönem onu kahraman sayıyordu.

PRAYLA ÖLÇÜLMEZ

Prof. Dr. Duygun Yarsuvat: Yaşanan eziyetlerin geri alınmasına imkân yok. Özür dilenmekle de tutuklu kalınan süreler geri alınmaz. Tazminat davaları kanuna göre haksız yakalama ve tutuklamadan dolayı açılabiliyor, ancak bu da kanun değişikliği ile hazineye açılıyor. Bu davaların bu kanuna göre devlete karşı açılması gerek. Devlet bu davalarda yanlışlık olduğunu düşünüyorsa kabul etmesi gerek. Gerekli tazminatları vermesi gerekiyor. Ancak bir insanın hayatını para ile ölçemezsiniz. O teselli ikramiyesi olur. Madem OHAL var. Hükümet bir karar alır ve bu kararla yargılanmış kişilere haksızlık yapıldığını, bunlardan özür dilenmesi gerektiğiyle ilgili bir deklarasyon yayınlar.

TELAFİ BEKLENİYOR

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu: Cemaat mensubu olduğu için binlerce hâkim savcının baktığı davalarda bu kişilerin emir komuta zinciri içerisinde iddianameler hazırladığını, mahkumiyet kararları verip vermediğini bilemeyiz. Yalnızca varsayabiliriz. Türkiye’yi önümüzdeki yıllarda cemaatle mücadelenin yanı sıra cemaatin verdiği büyük zararları telafi de bekliyor. Bireysel olarak çözüm önerebileceğimiz aşamayı geçtik. Bütün bu davalarla ilgili yeniden yargılama yolunun açılması gerekir. Bu Kanun Hükmünde Kararnameler ile olmaz. Birlikte karar vermemiz gerek. Siyasi mekanizmanın bir düzenleme yapması gerekir.

YARGININ BORCU

Eski Diyarbakır Barobu Başkanı Emin Aktar: KCK ana davasında iddianameyi hazırlayan savcıdan, 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşma savcılarına kadar hemen bütün savcılar; ağır ceza Mahkemesinin başkanından üyelerine kadar hemen hemen tümü ya açığa alındı ya da gözaltında. Bazı hâkim ve savcılar ise tutuklandı. Bu durumda haklarında ağır hapis cezaları istenen, birçoğu tutuklu sanıkların tümü için bu yargı süreci en hafif deyimi ile şaibeli hale geldi. Yeniden yargılama sürecinin başlatılması hem hukukun bir gereği, hem kamu vicdanına yargının bir borcudur

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr