1925 Şark Islahat Planı ile zorunlu göçün günümüze kadar sistematik bir hal aldığını belirten Kan, 1987 yılında ilan edilen OHAL ile 3 milyon insanın yerinden edildiğini ve 3 bin 500 yerleşim alanın boşaltıldığını anımsattı.

Kan, “Devlet ‘kamu düzeni’ adı altında tarihin hiç bir döneminde rastlanılmadığı biçimde aylarca sokağa çıkma yasağı ilan etmiş ve ağır silahlar kullanarak kentleri yıkarak, yakarak tahrip etmiştir. Sokağa çıkma yasağı uygulanan ve saldırıya maruz kalan kentlerin ortak özelliği 90’lı yıllarda köy boşaltmaları sonucunda zorla yerinden edilenlerin gelip yeni yaşam kurmaya çalıştığı kentlerin olmasıdır” diye konuştu.

Zorla yerinden edilen insanların başta yaşam ve barınma hakkı olmak üzere ağır hak ihlalleri yaşadığına dikkat çeken Kan, zorunlu göçün çeşitli toplumsal travmalara neden olacağına dikkat çekti.

Çalıştayın sonuç bildirgesi ve öneriler ise şöyle:

*Bu süreçte yaşanan ağır hak ihlallerine karşı insan hakları alanında çalışan STK'ların kendi uzmanlık alanlarında çalışmalar yaparak bu çalışmalarının sonuçlarını ortaklaştırarak birlikte hareket etmeleri.

*Hükümetin 'kamulaştırma' adı altında hukuksuz bir biçimde mülklerine el koyma girişimlerine karşı barolar, hukuk dernekleri ve STK'ların hukukçuların oluşan merkezi bir komisyonun kurulması, bu hukuksuzluğun iptali için başta stratejik davalar açmak üzere hukuki girişimlerde bulunulması.

*Zorla yerinden edilmiş (kadın ve çocuklar) ve travma geçiren kişilere yönelik psiko-sosyal destek biriminin oluşması, Rojava derneğinin göç mağdurlarına yönelik başlatmış olduğu yardım kampanyasına bütün STK'ların aktif destek sunması.

*Göç platformunun öncülüğünde, insan hakları örgütlerinin iş birliği ile saldırıya uğrayan kentlere yönelik bilgi, belge toplayarak bir arşivin oluşturulması.

*Çalıştayda katılımcı STK'ların yaptıkları gözlem ve incelemelerde elde ettikleri verileri ortak bir rapora dönüştürerek kamuoyuna, insan hakları ile ilgili ulusal ve uluslar arası kurum ve kuruluşlara ulaştırılması,

*Göç mağdurlarına kendi haklarıyla ilgili aydınlatıcı ve yol gösterici bir rehber kitapçığının hazırlanması ve dağıtılması.

*DTK bünyesinde geniş kapsamlı bir göç konferansının planlanması ve yapılması.

*Yaşanan bu insanlık dışı uygulamaların bilgi ve belgeleriyle toplumsal bir hafızaya kazınacak bir belgeselin hazırlanması.

* İnsanlık suçu kapsamına giren bu suçları stratejik dava olarak uluslararası yargı organlarına taşınması ve dava edilmesi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr