Ümraniye Soruşturması bir diğer adı ile Ergenekon Davası kapsamında düzmece suçlamalarla tutuklanan ve 11 gün sonra serbest bırakılan Yarbay Tatar, 3 gün sonra gelen tutuklama kararı sonrasında evinde intihar etti.

Ali Tatar'ın eşi Nilüfer Tatar ve Ağabeyi Ahmet Tatar "Bir onur intiharının öyküsünü Ahmet Hakan'a anlattı.

Nilüfer Tatar,

HAYRA ALAMET DEĞİL

"10 günlük tutukluluk sürecinden sonra Ali'nin psikolojik durumu iyi değildi. Tutuklanışını hazmedemiyordu. Haksızlığa uğradığını söylüyordu. Serbest bırakıldıktan sonra kutlama yapacaktık. Saat 19.00 sıralarında Kurmay Başkanlığı'ndan çağırıldı. 'Hayra alamet değil' dedi, gerildi ve yüzü asıldı. Yalnız gitti. Geldiğinde de çok üzgündü. Yeniden tutuklama kararı çıktığını söyledi. Saat 10-11 gibi teslim olmasını söylemişler. Arkadaşları dostları herkes sakinleştirmek istediyse de bir türlü sakinleşmedi. Komutanlarına Ali'nin GATA'ya gitmesi gerektiğini psikolojisininçok kötü olduğunu söyledik ve burada kontrol edilmesini istedik. Çok ısrar ettik ama kabul ettiremedik. Kararlarından vazgeçmediler. 

SİLAH SESİNİ DUYDUK

"Herkes aşağıya indi Ali de aşağıdaydı. Ama sonra geri gelmiş. Hiçbir yere bakmadan doğrudan banyoya gitmiş. Silah sesini duymadığımızda banyonun çok yakınındaydık. O anda ne yapacağımızı bilemedik. Her taraf kan içindeydi. Ali'nin ağabeyi koşarak aşağıdan geldi. Ali'ye kalp masajı yaptığını hatırlıyorum."

"GÖRMEK İSTİYORUM"

"Ben buna sebep olanların yargılanmasını istiyorum. Bunu görmek istiyorum."

Ağabey Ahmet Tatar da konuyu kısa bir soruyla özetiyor...

Nesini söyleyeyim canım efendim.

"Gayrı düzen tutmaz telimiz bizim. Arzuhal eylesem deftere sığmaz, omuzdan kesilmiş kolumuz bizim."

Ne söylenebilir ki? Bizim yolumuzda kin, nefret yoldan düşmeyi gerektirir. Yapamazsın böyle bir şey ama ortada o kadar büyük bir haksızlık var ki... Ben şaşıyorum. Bu kadar dalgayı, bu kadar dümeni, bu kadar yalanı, haksızlığı hangi inancın neresine sığdırdınız?

 

 

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr