Aşkın zamanla sararıp solarak yittiğine inandığından kocasız anne olmak isteyen, bir Quaker ailesinin naif, iyi yürekli kızı, New York-Greenwich Village’lı Maggie Hardin (Greta Gerwig), tam da matematik öğreniminden sonra sokak turşuculuğunu yeğlemiş, üniversiteden arkadaşı Guy’ın (son dönemde TV dizisi “Vikingler”le tanınan yakışıklı Travis Fimmel) spermleriyle doğurmaya niyetlenmişken isim benzerliği yüzünden tanışıp takıldığı üniversite hocası, antropolog John Harding’e (Ethan Hawke) körkütük sevdalanıyor. Her derdini, sorununu açıp akıl danıştığı yakın, olgun dost Tony-Felicia (Bill Hader- Maya Rudolph) çiftini de çok önemseyen Maggie’miz Guy’ın spermlerini alıp almadığından emin olamadığından, yapay döllenme yerine doğal yolu yeğleyerek Lily (Ida Rohatyn) adını vereceği şirin bir kız dünyaya getiriyor antropolog John’dan.

Evli, 2 çocuklu, bilim adamı, bencil ve sorumsuz John’un, delidolu evlilik yaşamından, ‘kutsal canavar’ karısından esinlenerek habire yazageldiği bir ırmak-romanının taslak sayfalarını okuyarak John’a âşık olan Maggie, John’ın hem parlak kariyer yapan hem de çocuk yetiştiren, hırslı akademisyen, aldatılmayı hazmetmeye çalışan, entrikacı, kontrol manyağı karısı Georgette’le de (Julianne Moore) iyi anlaşıyor sanıldığının tersine.

3 yıl sonra, zamanla aşklarının bitmeye yüz tuttuğunu görüp gitgide bencilce, sorumsuzca davranışlarını fark ettiği şaşkın John’u yeniden eski yaşlı karısıyla birleştirmenin çöpçatanlığına soyunan Maggie’nin, 3 yaşındaki kızının rakamlarla, sayılarla arasının çok iyi olduğunu fark edince Lily’nin genlerini aldığı, gerçek babasının turşucu Guy olduğunu anladığı bir mutlu finale çıkıyor “Kördüğüm”.

Bitik evlilik

Bu arada karlı-kışlı Quebec’teki bilimsel bir konferansta tesadüfen(!) rastlaşan John-Georgette çiftini de tekrar beraber görüyoruz bu finalde.

Kördüğüm olmuş, bitik evliliklerin küllerinden yeniden doğduğuna, yapay döllenmenin doğala yengisine ilişkin, ana (ve yan) karakterler, esprili, komik diyaloglarla örülmüş, modern vodvilimsi olay örgüsü, mizahi anlatı yapısı ve rollerine cuk oturmuş oyuncu kadrosuyla çekici kılınmış “Maggie’s Plan-Kördüğüm”, ilk dönem, sevimli ve sakar Woody Allen komedilerini çağrıştıran, yönetmen Rebecca Miller imzalı, keyifli bir Amerikan güldürüsü izlenimi bıraktı bizde.

Modern güldürü

Rebecca Miller malum, ünlü tiyatro yazarı Arthur Miller’le Magnum fotoğrafçısı Inge Morath’ın 1962 doğumlu kızı ve usta aktör Daniel Day Lewis’in de karısı olan, Yale’de resim-edebiyat öğrenimi görmüş, aydın ve sanatçılar çevresinde büyümüş, Bağımsız Amerikan sinemasının, 4 kol çengi, önemli isimlerinden biri.

Oyunculukla başlayıp senaristlikle sürdürerek yönetmenliğe terfi ettiği sinemada şimdiye dek yönettiği, çağrıldığı festivallerde beğenilmiş “Angela”, “Personal Velocity: 3 Portraits”, “The Ballad of Jack and Rose”, “The Private Life of Pippa Lee” gibi filmleri var kariyerinde, 1996’dan bu yana. Ayrıca roman da yazan Rebecca Miller’ın Karen Rinaldi’nin bir hikâyesinden uyarladığı “Kördüğüm” meraklısına keyif seyirler vaat eden, kadın karakter ağırlıklı modern bir güldürü.

Gelmeyen sevgiliyi bekleyiş

bekleyiş Sicilya’nın ıssız bir bölgesinde, zamana direnemeyip eski görkemini yitirip dökülmekte olan, vaktiyle gelin geldiği, derebeyi şatosunu andıran bir villada yalnız yaşayan Anna’ya (Juliette Binoche) beklenmedik bir konuk çıkagelir: Oğlu Giuseppe’nin sevgilisi olduğunu ve Giuseppe tarafından yaz tatili için villaya davet edildiğini söyleyen Jeanne (Lou de Laage) adlı güzel bir genç kız. Fransız Jeanne hakkında pek bir şey bilmeyen, yakında geleceğini söylediği oğlu hakkında paylaşmadığı gerçeklere sahip Anna’yla, oğlunun odasına yerleştirdiği Jeanne arasında yakınlık oluşur çünkü Anna da vaktiyle genç bir kızken bu villaya Fransa’dan gelin gelmiştir. Müstakbel gelin-kaynana durumunu çağrıştıran bu yaşlı-genç, 2 kadının ilişkisini konu edinerek muğlak bir finale bağlanan “Bekleyiş”, görsel açıdan göz doyuran, çevreyi iyi değerlendiren kamera çalışması, müzikleri ve estetik bakımdan belli bir düzey tutturan, alışılmış bir sanat filmi formatında, seyircinin sabrını test ediyor 100 dakika süresince. Gelmeyecek olan oğulun dönüşünü bekleyen annesi ve sevgilisini oynayan, yılların Juliette Binoche’uyla gelecek vaat eden, seksi Fransız dilberi Lou de Laage’ın performansları sürüklüyor bu beylik İtalyan yapımını. İtalyan yönetmen Piero Messina’nın 2015 Venedik Festivali’nde yarışan bu ilk filmi “L’attesa- Bekleyiş”, öncelikle yıllardır beyazperdede beraber yaşlandığımız Juliette Binoche’un hayranları için.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr