Terör olaylarının ve savaş koşullarının yaşandığı bu günlerde toplumsal stresin, bireylerde “uyku terörü” hastalığını da tetikleyebileceği belirtiliyor. Türk Uyku Tıbbı Derneği (TUTD), özellikle 4-12 yaş arasındaki çocukların ve psikolojik rahatsızlığı bulunan yetişkinlerin uyku terörü hastalığının risk grubunda olduğu uyarısında bulunuyor. Tıbbi adı “pavornokturnus” olan “uyku terörü” hastalığının, terör, şiddet ve korku dolu günlerde tetiklenebileceği ve çocuklarda daha etkili olduğu belirtiliyor.

TUTD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Fuat Özgen, uyku terörü hastalığının derin uyku sırasında ortaya çıktığını söylüyor. Bu sorunu yaşayanların uyku sırasında çığlık attığını ve ağladıklarını vurgulayan Özgen, belirtileri “Yoğun korku ile birlikte çarpıntı, terleme, göz bebeğinin büyümesi ve davranışsal değişikliklerle karakterize bir bozukluktur. Hasta yatakta oturur, dış uyaranlara yanıtsızdır, uyanıksa şaşkın görünür. Uyku terörü, uykunun ilk 90 dakikası içinde ortaya çıkar” şeklinde sıralıyor.

Uyku terörü nedir?

Uyku terörü, üçüncü ya da dördüncü NREM (non-rapid eye movement) evresinde oluşan bir uyku bozukluğudur. Atak birkaç dakika ile yarım saat arasında bir süre boyunca sürebilir. Kâbuslardan farkı, çığlıklarla uyanan çocuk veya yetişkin neden korktuğunu bile bilmemektedir.

'Ergenlikte düzelir'

Prof. Özgen, çocuklarda genellikle 4–12 yaşlarında uyku terörünün başladığını ve normal seyirde ergenlik döneminde kendiliğinden düzeldiğini de ekliyor. Erişkinlerde alkol, sakinleştirici kullanımı, uyku yoksunluğu, yorgunluk, santral sinir sistemini baskılayan ilaçlar ve stresin hastalığın ortaya çıkma olasılığını arttırdığını anımsatan Özgen, şunları kaydediyor: “Psikiyatrik hastalıklar ile çocuklardaki uyku terörü epizotları arasında bir ilişki bulunmazken, yetişkinlerde tipik olarak ilişki vardır. Çalışmalarda uyku terörü olan hastaların öykülerinde baskın olarak, bipolar bozukluk, kişilik bozukluğu, depresyon, anksiyete bozuklukları tespit edilmiştir. Tedavide ilk basamak yatak odasının güvenliğinin sağlanmasıdır. Yaralanmaya sebep olabilecek mobilyalar ve eşyaların ortamdan uzaklaştırılması; pencere ve kapılara kilit monte edilmesi gibi tedbirler alınması önemlidir. Adölesan dönemin sonlarında ve yetişkin hastalarda bazı ilaçlar kullanılabilir.”

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr