Türkiye ile Hollanda arasında artan diplomatik gerilim dünya basınında da geniş yer buldu. Alman Süddeutsche Zeitung, “Avrupa Birliği Türkiye’de demokrasinin tasfiye edilmesini önleyemez. Ama buna tepkisiz de kalamaz. Tam üyelik müzakerelerinin şimdilik kaydıyla kesilmesi kaçınılmazdır... Kaba tehditler savrulup, bakanlar gerilla seçim savaşına gönderilir ve hele Hollanda gibi bir ülke Nazilikle suçlanırsa, tahammül sınırları aşılmış demektir. Toplanma hürriyeti ise, Alman politikacıların İstanbul’da Deniz Yücel’in serbest bırakılması için gösteri yapmalarından sonra yeniden görüşülebilir” ifadelerini kullandı. Frankfurter Rundschau, “Erdoğan’ın tekleyen referandum kampanyasını kurtarmak için bahaneye ihtiyacı olduğu ve AB hükümetlerinin bu oyuna gelmemesi” uyarısı yapıldı.

Britanya basınında Independent, “Bazı Avrupa uluslarının Erdoğan’ın yavaş yavaş de-facto diktatörlüğe ilerlediğini düşünmesinin” Türk bakanların Avrupa’daki referandum kampanyası planlarını engellediğini aktardı. Daily Telegraph’ın editoryal yazısında “Erdoğan’ın Hollanda’yı Nazilere benzetmesi, kutuplaşmayı artırmayı hedefleyen hesaplanmış bir adımdı. Hollanda’nın tepkisi Erdoğan’ın işine yaradı. Erdoğan ülkesinde hükümeti eleştiren basın organlarını kapatması ve geçen yılki başarısız darbenin ardından muhalifleri tutuklaması nedeniyle eleştiriliyordu. Şimdi ülkesindeki baskıcı politikalarını savunurken Avrupa’da ifade özgürlüğüne getirilen engellerden bahsetme imkânına kavuştu. Bir diğer kazanan ise Wilders oldu. Protestolar ve polisle Türk göstericiler arasında çıkan çatışmalar kendisinin göç karşıtı söylemine hizmet etti. Bu iki popülistin kendi çıkarları için birbirlerini alaycı bir şekilde kullanmasını izlemek hiç hoş değil” yorumu yapıldı.

The Guardian gazetesi gelişmelere dünya sayfasının manşetinde geniş yer ayırırken “Erdoğan Hollanda ile yaşanan gerilimde baskıyı artıyor” başlığını kullandı. Financial Times gazetesinde yer alan yazıda yaşananlar nedeniyle seçimlerin son günlerine ülkedeki Müslüman azınlık hakkındaki tartışmaların damga vuracağı savunuldu. İsviçre’nin bulvar gazetesi Blick, ülkedeki Türk vatandaşlarına Türkçe seslendi ve referandumda ‘Hayır’ deme çağrısında bulundu. Blick, manşetten İsviçre’de yaşayan Türk vatandaşlarına hem Türkçe hem Almanca seslendi 150 bin tiraja sahip olan Blick, “Erdoğan’ın diktatörlüğüne Hayır oyu kullanın” çağrısında bulundu.

Alman Der Spiegel dergisinin internet sitesinde yer alan yorumda “Bu tartışma hem iki baş aktöre hem de saçını Mozart gibi kestiren radikale yarayacak. Erdoğan, kötü niyetli dış güçlere kafa tutan güçlü adammış gibi yapacak. Hollanda Başbakanı Rutte de ülkesini koruyan ve tehdide boyun eğmeyen güçlü adam rolünde. Peki, ya İslam düşmanı Wilders? O da Rotterdam sokaklarında ortalığı birbirine katan yabancı kökenli güruhun görüntülerini kendi çıkarları için kullanıp, Müslümanlara yönelik nefreti tetikleme çabalarına devam edecek” ifadeleri kullanıldı.

WP: TAMAMEN OY KAZANMAKLA İLGİLİ

New York Times’taki yazıda yasalar uyarınca yasak olmasına rağmen Türk bakanların “evet” oyu için yurtdışını dolaştıkları belirtildi, olayların zamanlamasının Türkiye’nin demokrasiden uzaklaşmasına ve Avrupa’da göç kaygısının arttığı bir döneme denk geldiğine dikkat çekildi. Washington Post gazetesinin değerlendirmesinde ise Türkiye ile Hollanda arasındaki gerilimin tamamen oy kazanmakla alakalı olduğu belirtildi. Türk yetkililerin “barışçıl, demokratik” gösterilerden bahsederken muhaliflerin referandumun Erdoğan’ın otoritesini artırmak için bir yol olduğu suçlamalarının ironisine dikkat çekildi. Wall Street Journal gazetesi ise Erdoğan’ın Türkiye’yi Batı’dan uzaklaştırmak istediği yorumunu yaparken Batı’nın Türkiye’nin kulübün güvenilir bir üyesi olup olmadığı kurmacasını devam ettirmek istemediğine karar vermesi gerektiğini yazdı.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr