Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin sonbahar oturumunun gündemine Türkiye’deki gelişmeler damga vurdu. Türkiye’deki durumun acil olarak tartışılması yerine genel bir tartışma içinde ele alınması kararlaştırılırken, ilk tepki yargıç ve hâkimlerin oluşturduğu birliklerden geldi. AKPM’nin ilk gününde Türkiye gündemiyle toplanan hâkim ve savcıların çatı örgütleri HSYK’nin, Avrupa Yargı Konseyleri Ağı’ndaki (ENCJ) gözlemciliğinin aralık ayındaki genel kurulda askıya alınacağını duyurdu. Bu kararla HSYK, Avrupa’daki en büyük çatı kuruluştan dışlanmış olacak.

Genel Kurulun açılışında Türkiye’deki son gelişmelerin nasıl ele alınacağı da tartışıldı. Liberal Demokratlar’ın ‘acil gündemle’ ele alınmasına karşı yapılan oylamada “Darbe girişimi sonrasında Türkiye’deki Durum” başlıklı oturumun perşembe günü “güncel tartışma” olarak yapılması kararlaştırıldı. Genel Kurulun açılışında konuşan muhafazakâr gruptan Norveçli Parlamenter Ingjerrd Schou ise darbe girişimini canlı izlediklerini belirtirken “Türk hükümetinin tepkisi sertti. Böyle bir darbeye verilecek yanıt orantılı olmalı” diye konuştu.

İlk tepki hâkim ve yargıçlardan

Avrupa Yargıçlar Birliği Başkanı Christophe Regnard, HSYK’nin 3 binden fazla hâkim ve savcıyı hiçbir kanıt göstermeden açığa aldığını anımsatarak, “HSYK’nin ENCJ’deki gözlemcilik yapması yasaklanacak” dedi. Regnard, “KHK ile el konulan mal varlıklarının geri verilmesini, Avrupa standartlarında hapishane kurallarının uygulanmasını ve YARSAV ile ilgili kapatma kararından vazgeçilmesini ve üyelerinin derhal serbest bırakılmasını” istedi. Regnard, Türkiye’de hâkim ve savcılara yönelik baskının 15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlamadığını belirtirken, “Bu kötüleşme darbeden önce, yolsuzluk skandalının (17/25) ardından HSYK’deki değişikliklerle başladı” dedi ve HSYK’deki seçimler sırasında hükümet tarafından desteklenen gruba her imkânın sağlandığını belirterek, “Bu seçimler bağımsız ve adil değildi” diye konuştu.

Avrupa İdari Yargıçlar Birliği Başkanı Edith Izzo ise hapse atılan birçok hâkim ve savcı ile ilgili mektup ve raporlar aldıklarını belirtirken, mağduriyetlerine ilişkin örnekler de sundu ve kanıtların bireysellikten uzak olduğunu vurguladı. Bu iddialara karşı AKPM üyesi olan ve Strazburg’da bulunan milletvekillerinin aksine Türkiye’nin AK’deki Daimi Temsilcisi Erdoğan İşcan, söz alarak yanıt verdi. İşcan diyaloğun önemli olduğunu vurgularken, “Her şeyin mükemmel olduğunu söylemiyorum ama işkence ya da kötü muamele iddialarıyla ilgili elle tutulur bir kanıt yok” diye konuştu.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr