İvan İvanoviç, 39 yıl boyunca kurumuna emek vermiş, hiç yurtdışı seyahatine çıkmamış, hatta bir kez olsun yıllık izin bile kullanmamış bir memur. Ne var ki kendisine küçük bir miras kalınca yeni insanlarla tanışmak için kısa bir İtalya turuna çıkmaya karar veriyor. Yola çıkmasına bir gün kala ailesi ve en yakın dostu Aleksey ile birlikte bir hayvanat bahçesine gidiyorlar. İvan orada talihsiz bir kaza sonucu timsahın midesini boyluyor!

Gerisi, arkadaşı Aleksey’in İvan’ı kurtarmak için hayvanat bahçesi sahibi, İvan’ın çalıştığı devlet dairesinin müdürü, emniyet güçleri ve askeriyeye kadar her kademeye başvurup çare aramasıyla geçiyor. Timsahın midesindeki İvan onu görmek için hayvanat bahçesine akın eden insanların arasında halinden gayet memnun yaşayadursun, biz Aleksey’in peşinden tüm devlet kurumlarındaki çürümüşlüğe tanıklık ediyoruz.

Timsah, Dostoyevski’nin 1860’ta kaleme almaya başladığı ancak yarım kalmış bir fantastik öykü. Haldun Taner, 1960 darbesinden sonra üniversitelerden atılan ve tarihe “147’ler” olarak geçen akademisyenlerin durumunu ve bürokrasinin engellemelerini eleştirmek için ‘Timsah’ı Türkçeye çevirmiş. Kendisi de “147’lerden biri olan Taner o dönem oynama cesareti gösterecek kimseyi bulamadığı bu oyunu radyo için yeniden düzenlemiş ama o uyarlama da radyoda ancak bir kez okunabilmiş.

İstanbul Tabip Odası Başkanı Selçuk Erez ve Demet Taner tarafından tamamlanan ‘Timsah’, bugün KHK’yle ihraç edilenler ve barış akademisyenleri için sahneye konuyor. Üstelik okuma tiyatrosu olarak sahnelenen oyunda rol alanların yarısı da ihraç edilmiş akademisyen. Diğer kısmı ise doktor.

Hemen not düşelim, Haldun Taner gibi Selçuz Erez’in babası da 147’lerden. Oyunun yönetmenliğini üstlenen Orhan Alkaya ise 12 Eylül’ün 1402’liklerinden...

Konuk: Ali Şeker

‘Timsah’ yaklaşık iki aylık provaların ardından ilk kez geçen ay sonu Şişli Kent Kültür Merkezi’nde sahnelenmişti. İkinci temsil, önceki akşam Caddebostan Kültür Merkezi’nde yapıldı. Bu son temsilde CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker de rol aldı. Ses efektlerinin Sercan Gidişoğlu tarafından çeşitli objeler aracılığıyla sahnede canlı üretildiği oyunun müziklerini gitarıyla Ercan Usta üstlendi. Sahne tasarımı ise M. Nurullah Tuncer’in imzasını taşıyordu.

‘Pişman olmadım’

Saray iktidarını eleştiren oyun çuvaldızı hayvanat bahçesini dolduran ziyaretçilere de batırıyor. Yani “ölmediyse ne yer, ne içer, nasıl yaşar” diye merak ettiğinden timsahın midesindeki İvan’ı görmeye gelen, bir yandan da bu felaket kendi başına gelmediği için şükreden ‘izleyici’lere...

“Üniversitelerinden, hastanelerinden, okullarından, tiyatrolarından, belediyelerinden, uzaklaştırılan binlerce savaş karşıtı, demokrasi savunucusu insanın yanıtı” olarak sahneye konan Timsah’ta verilen ‘yanıt’lardan en güzeli ise finalde bir şekilde timsahın midesinden çıkan İvan’ın şu repliği belki de:

“Ben 39 yılını memuriyette çalışarak ve son 15 gününü timsahın midesinde geçiren İvan İvanoviç. Bu kısa yolculuk bana 40 seyahatte öğrenebileceğimden daha çok şey öğretti. Timsahın midesinde otururken dekanları, dekan yardımcılarını, rektörleri, arkadaşlarımı, kısaca memleketimin insanlarını tanıdım. Ama çok iyi bilinsin ki... Bu kısa macerada pişman olmadım yaptığım hiçbir şeyden.”

(Yönetmen Orhan Alkaya, ‘Timsah’a çok talep olduğunu ve oyunun eylül - ekim aylarında Ankara, Adana, İzmir, Diyarbakır gibi pek çok büyük şehirde sahnelenmesini planladıklarını söylüyor.)

Nuriye ve Semih’e selam!

Oyunun sonunda sahneye çıkan Selçuk Erez ve Orhan Alkaya’yla birlikte tüm ekip, “Barış İsteyen Akademisyenler timsahın midesinde yatmayacak, kimseyi de yatırmayacak” mesajını verdi. Sahneden KHK’yle ihraç edilenlere, Adalet Yürüyüşü’ne, işlerini geri istedikleri için vücutlarını açlığa yatıran Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya, referandumda oyları çalınanlara, tutuklu gazeteci, yazar, akademisyenlere ve tüm direnenlere selam gönderildi. Sahnedekilerin mesajlarına seyircilerin “Timsahlar gidecek biz kalacağız” ve “Karanlığa teslim olmayacağız” sloganları eşlik etti.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr