Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu açıklama yaparak Sözcü Gazetesi'nin çalışanlarının tutuklanmalarının demokrasi, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü açısından bir karanlık sayfa daha oluşturduğunu belirtti.

Açıklamada şu görüşler yer aldı:

"Türkiye, Avrupa'da gazetecilik mesleğini terör faaliyeti olarak değerlendiren tek olma özelliğini maalesef hala koruyor. Son olarak Cumhuriyet Gazetesi internet sitesi yayın yönetmeni Oğuz Güven, ardından da Sözcü Gazetesi internet sitesi sorumlu müdürü Mediha Olgun, İzmir Muhabiri Gökmen Ulu tutuklandı.

Halkın haber alma hakkı için görevini yapan gazetecilerin özgürlükleri elinden alındı. FETÖ yapılanması hakkında bugüne kadar en fazla olumsuz haber yapan, siyasetçileri ve halkı uyaran bu gazetelerin çalışanlarının bu terör örgütüyle bağlantılarının ileri sürülmesi ibretlik bir iddia olarak kalacaktır.

Cumhurbaşkanının tatil yaptığı yerin haber olarak değerlendirilmesi dünyanın her gazetesinde haberdir. Haberin suç kanıtı, gazeteciliğin terör faaliyeti, gazetecinin terörist olarak suçlanması bir demokrasi ayıbıdır. Türkiye artık bu ayıptan kurtulmalıdır. Gazeteciler özgür bırakılmalıdır. Halkın haber hakkının tutuklanmasından vazgeçilmelidir.

Gazetecileri her dönemin günah keçisi haline getirmenin gerçeklerin karartılmasından başka bir işe yaramayacağını kamuoyunun bilgisine bir kez daha sunuyoruz."

'BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ DARBE'

Basın Konseyi ise yaptığı açıklamada şu ifadaleri kullandı:

"Gazetecilerin suni,basmakalıp ve zorlama gerekçelerle terörle şekillendirilip tutuklanmalarını kabul etmiyoruz."

"Hataların sıklıkla tekrarlanmasına hayret ediyoruz."

"Siyasi konjonktürlere bağlı kararlar ülkemize zarar vermektedir"

"Geceyarısı saatlerinde Sözcü Gazetesi muhabiri Gökmen Ulu ve aynı gazetenin internet sorumlusu Mediha Olgun’un tutuklandığını öğrendik. Artık bu acı haberlere 'şaşırmıyoruz' çünkü bu son gelişmeyi basın özgürlüğüne indirilen darbeler silsilesinin yeni bir halkası olarak görüyoruz.

Gazetecileria bilern ve gazetenin FETÖ/PDY adınek hareket ederek terör suçu işlediklerine dair iddianın Türkiye’de ve dünyada ,tarafsız hiçbir kimse tarafından kabul görmeyeceğini düşünüyoruz.

Bu tutuklama kararları da, benzeri tüm örnekleri gibi, hukuki ve fiili gerekçeler açısından ulusal mevzuatımızın öngördüğü asgari gerekliliklere ve Türkiye'mizin tarafı olduğu uluslararası antlaşmalarda aranan içerik şartlarına hiçbir şekilde uygun değildir.

Gerek Türkiye’de gerekse Batı’da artık birçok merci tarafından endişeyle dile getirildiği üzere, insan haklarını korumak amacıyla kurulduğu iddia edilen sulh ceza hakimliklerinin temel hak ve özgürlüklerin ihlalinde başlı başına bir araç durumuna geldiğini üzülerek not ediyoruz.

Demokrasiyle yönetilen çağdaş hukukun egemen olduğu hiçbir bir devlette ,meşru gazetecilik faaliyeti olarak kabul görecek veya terör tanımına asla girmeyecek eylemlerinden ötürü, basın mensuplarının suni gerekçelerle tutuklanması Türkiye’yi daha demokratik veya özgür bir ülke yapmayacağı gibi, terörle mücadele ve güvenlik açısından da herhangi bir fayda sağlamayacaktır.

Gazetecileri zorlama ve basmakalıp gerekçelerle terörle ilişkilendiren ve siyasi konjonktüre bağlı gözüken kararların ülkemizde demokratik hukuk devletine ne denli zarar verdiğine dair anılar henüz hafızalarımızda tazeyken, benzer hataların sıklıkla tekrarlanmasına hayret ediyoruz. Hukukun her vatandaşın güvenliğini sağlayan ve iktidarı sınırlayan bir kurum olmaktan çıkarak siyasal iktidarın hizmetinde politikayı dizayn eden basit bir araç konumuna indirgenmekte olduğunu büyük endişeyle gözlemliyoruz.

Basın özgürlüğünün tam olarak yaşanamadığı hiçbir ülkede 'demokratik hukuk devleti'nden söz edilemez. Hukukun meslektaşlarımızı sindirmeye yönelik bir siyasi araç olarak değil, basın özgürlüğünü güvence altına alan bir kurum olarak uygulanmasına yönelik talebimizi bir kez daha vurguluyoruz. Tutuklanan gazeteciler Gökmen Ulu, Mediha Olgun ve onların şahsında Sözcü gazetesine geçmiş olsun diliyoruz.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr