Yazar, düşünür, aktivist Lütfü Oflaz, toplumda paylaşma, dayanışma, yardımlaşma duygusunu yaygınlaştırmak, kitleselleştirmek için çaba gösteriyor. Şimdilerde “Merhamet Hareketi”ne öncülük eden Oflaz, ağır hastalık ile mücadele eden, kaza geçiren, ameliyatlar ve travmalar sonucu hastanelerde tedavi gören kimsesizlere gönüllü hasta bakıcılık yapacaklarını söylüyor. Oflaz, “Nasıl ki sevgi paylaşıldıkça çoğalırsa, acı da paylaşıldıkça azalır. Tarifsiz acılar çeken insanlara yardımcı olmak için Merhamet Hareketi gerekli. Bunun için merhamet, vicdan seferberliği başlattık. Yeryüzünde merhameti, vicdanı hâkim kılmalı, yeryüzünü merhamet coğrafyası, merhamet yurdu yapmalıyız” diyor. Bugüne kadar insani, vicdani birçok eylemi, aktiviteyi gerçekleştiren Lütfi Oflaz, aynı zamanda ülkemizde ilk insan hakları kampanyasını başlatan kişi. 12 Eylül faşizmi döneminde hukuksuz yargılamaların, işkencelerin ve yargısız infazların durdurulması için başlattığı insan hakları kampanyası büyük yankı uyandıran Oflaz, aynı zamanda büyük yankı uyandıran, sokaklarda kurulan Yeryüzü Sofraları’nı da başlatmıştı. Yeryüzü Sofraları’nın fikir ve isim babası olan Oflaz’ın Yeryüzü Evleri, Yeryüzü Sağlıkçıları gibi birçok projede de imzası bulunuyor. Oflaz ile Merhamet Hareketi üzerine konuştuk. ‘Bir gönül hareketi’

Bu hareket nasıl oluştu?

Gençliğimden beri vaktimin bir bölümünü hastanelerde acılar içinde kıvranan kimsesiz insanlara yardımcı olmak için ayırdım. Geçirdiği ağır kazalar, ağır hastalıklar, ağır ameliyatlar, ağır travmalar sonucu hastanelerde tarifsiz acılar çeken, üstelik de kimi kimsesi olmayan insanlar var. Vücudu kırılıp parçalandığı, bedeninin bir bölümü yandığı için ya da başka ağır sağlık sorunları, organ kayıpları nedeniyle tarifsiz acılar çeken insanlar var. Bunlar bakıma ve ilgiye muhtaçlar. Onların gündelik bakımlarının yanı sıra sevgi gösterecek, moral verecek, acılarıyla boğuşmalarına yardım edecek insanlara ihtiyaçları var. Bir nevi gönüllü hasta bakıcılık... Ben gençliğimden beri onlara yardımcı olmaya çalıştım. Şimdi bu bireysel çabalarımı kitlesel yapabilir miyim; benim gibi gönüllü hasta bakıcıları çoğaltabilir miyim diyerek yola çıktığım bir düşüncem var. Ben bunun adını Merhamet Hareketi koydum; Vicdan Hareketi de olabilir.

Merhametsizliğin, vicdansızlığın, duyarsızlığın ağır bastığı bir ortamda yaşıyoruz. İşiniz zor değil mi?

Zaten önemli olan da zoru başarmak. Dediğiniz gibi merhametsizliğin, duyarsızlığın ağır bastığı bir ortamda yaşıyoruz. Merhametsiz insan ruhsuz bedendir; yani cesettir! Merhamet yoksa insanlık da yoktur. İşte onun için komadaki merhamet duygusunu canlandırmalıyız. Yerlerde sürünen vicdanları ayağa kaldırmalıyız.

Merhamet Hareketi’ni güçlendirmek için ne yapmak lazım?

Herkesi merhamet seferberliğine katılmaya çağıracağız. Merhamet Hareketi’ni mümkün olduğunca kitleselleştirecek, yaygınlaştıracağız. Nasıl ki Yeryüzü Sofraları İstanbul’da kurulduktan sonra, bu sofraları diğer illerde, ilçelerde de kurmak için insanlar seferber olup Yeryüzü Sofraları’nı yaygınlaştırdılarsa, Merhamet Hareketi’nin yaygınlaşması da böyle bir seyir izleyebilir

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr