Merkezi Almanya’nın başkenti Berlin’de bulunan “Dünya Kültür Mirası İzleme Örgütü”, 2015 ve 2016’daki silahlı çatışmalar sırasında tarihi Sur bölgesi yıkılan ve Dünya Kültür Mirası içinde yer alan Diyarbakır’ın, UNESCO Dünya Mirası Komitesi’nin İstanbul’daki 40. Oturumu’nda tartışılmamış olmasını “esef verici” bulduklarını açıkladı.

Örgüt, yayımladığı bildiride, “Suriye’deki antik kent yerleşimi Palmyra gibi, Dünya Kültür Mirası alanları aylarca hem UNESCO hem de uluslararası toplumdan büyük bir ilgi ve destek görmüşken Diyarbakır’ın tartışmaya açılmaması bir çelişki yaratmaktadır,” ifadesini kullandı. Sürece sivil toplum örgütlerinin katılımsızlığının eleştirildiği açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Mayıs 2016 tarihli Diyarbakır Koruma Durumu Raporu, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin, Alan Yönetimi Başkanlığı’nın ve sivil toplumun katılımı olmadan hazırlanmış, Türkiye Devleti ve UNESCO Dünya Mirası Merke- zi, raporu bugüne kadar kamuya kapalı tutmuştur. Konvansiyonun Dünya Mirası politikası ilkeleri ile açık bir çelişki oluşturan ve Dünya Mirası Merkezi’nin uygulamalarıyla tutarlı olmayan bu durumun bir an önce düzeltilmesi gerekir.”

‘Zorla satış’ endişeleri

Sur bölgesindeki mülk sahiplerinin, mülkiyet hakları ve ikamet edecekleri yerleri özgürce seçme hakları ihlal edilerek, kamulaştırma tehdidiyle mülklerini satmaya zorlanacaklarından endişe duyuyoruz. Tarihi Sur bölgesinin yeniden inşası, UNESCO’nun ve yerel idarelerin katılımı sağlandıktan ve tarihi kent dokusu ile koruma ve restorasyonun bilimsel standartlarına uygun bir hazırlıktan sonra başlatılmalıdır. Dünya Mirası Konvansiyonu bir kavşaktadır. Komite üyeleri ya konvansiyonun çalışmalarının siyasi bir komediye dönüşmesine izin verecekler ya da yapmaları gerektiği gibi sadece Dünya Mirası’nın korunması ve kollanmasına odaklanacaklar. Çalışmalarını siyasi çıkarlardan korumak ve sivil topluma karşı içinde barındırdığı ayrımcılığı sona erdirmek için Konvansiyon’un Usul Kuralları’nın acil bir revizyonu gerekmektedir.

Bu olmadığı sürece, Dünya Mirası Konvansiyonu güvenilirliğini, yani insanların güvenini kaybetme riski ile karşı karşıyadır.” Dicle Haber Ajansı’nın dünkü haberine göre, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak da, toplantıya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Geçen yıl Almanya’nın Bonn kentinde gerçekleştirilen ve Sur’un Dünya Miras Listesi’ne alındığı UNESCO’nun 39’uncu toplantısını hatırlatan Kışanak, “Bonn’daki toplantı bizim için tarihi önemi olan bir toplantıydı. Çünkü Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Dünya Kültür mirası olarak tescillendi. Ne yazık ki bu karardan sonra yıkım politikası devreye girdi.

Sur’da çok ciddi yıkımlar ortaya çıktı” dedi. Kışanak, “Devletler arası ilişki ne yazık ki UNESCO’nun çalışmalarına yansıyor. UNESCO üye ülkelerin etkisinde daha az kalmak istediği için bağımsız bilimsel heyetler kuruyor. Sadece Sur’daki durumla değil, dünyadaki tüm tehlike altındaki tarihi eserlerle yakından ilgilenen uzman bir ekip bu. Fakat onlar bir anlamda bir danışma organı gibi çalışıyor” diye konuştu. Kendileri gibi dünyanın farklı ülkelerinden yerel temsilcilerin hazırladıkları dosyalarla toplantıya katıldıklarını belirten Kışanak, asıl karar vericilerin devletlerin büyükelçileri olduğunu söyledi.

‘UNESCO’dan gizlendi’

UNESCO Dünya Miras Komitesi’nin 27 Haziran’da Fransa’da yaptığı hazırlık toplantısında Sur’a ilişkin hazırladığı karar taslağını da değinen Kışanak, Türkiye’nin UNESCO’ya 11 Mayıs günü gönderdiği yanıtların gerçeği yansıtmadığını ifade etti ve yanıtların geç verilmesinin Sur’da yaşananları UNESCO’dan saklamak şeklinde yorumladı. Oturumda, Sur’un durumunun gündeme getirilmemesine ilişkin konuşan Kışanak, şunları söyledi:

“Bu toplantının ev sahibi Türkiye. Neden bu konunun tartışılmasından çekiniyor? Konuşalım ve diğer üye ülkelerin de ne düşüncesi varsa söylesin dedik. İşte ‘Bu bizim iç sorunumuz, dünyanın gözü önünde tartışmayalım, biz zaten gereken her şeyi yapacağız, biz UNESCO kriterlerine bağlıyız’ yaklaşımı içerisindeler.” Kışanak, UNESCO’nun tutumunu, “Devlet politikaları bir yerde belirleyici olduğu için istenilen sonuçlar elde edilemiyor. Onun için karşı forumlarının, gençlik forumlarının çok büyük önemi var” diyerek eleştirdi. Gültan Kışanak, UNESCO üzerindeki kamuoyu baskısının devam etmesi gerektiğini de dile getirdi.

Diyarbakır’daki tarihi kültür mirası alanının son durumu ve UNESCO oturumundaki gelişmeler Reuters ajansının da gündemine gelirken, kentin listeye alınmasında çaba sahibi olan Diyarbakır kültür mirası ofisi yetkilisi Nevin Soyukaya’nın, şu sözlerine atıfta bulunuldu: “Bir yıla kadar UNESCO listesinden düşeceğimiz kadar büyük bir yıkım mevcut, bunun dönüşü yok. Sur’daki güvenlik operasyonlarında yüzlerce sivil öldü ve binlercesi yerlerinden edildi. Ortaçağdan kalma sokaklarda, tanklar ve patlayıcılar kullanıldı. Yedi bin yıllık kentte 800’ün üzerinde bina tahrip oldu. Kalıntılar, dozerle Dicle’ye bırakıldı.”

Haberde, UNESCO İyi Niyet Elçiliği görevinden Sur’daki yıkımdan sonra 20 yıldan sonra istifa eden Zülfü Livaneli’nin sözleri de yer alırken sanatçı şunları belirtti: “Hükümet, Sur’u yerle bir edeceği ve oraya yeni apartman blokları ve AVM’ler yapacağı yönünde uyarıda bulunmuştu. Burada (kimince) bir boş alan ve çıkar fırsatı görülüyor. (...) UNESCO’nun buradaki çelişkisi, hükümetlerden aldığı destek ve mali kaynaklardan ileri geliyor. Böylelikle oluşan politik baskı, bu tür organizasyonları da etkisiz kılıyor.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr