Şırnak’ta 14 Mart’ta ilan edilen sokağa çıkma yasağı ve başlatılan operasyonlar 57. gününü geride bıraktı. Şırnak halkı, kent çıkışından, Kumçatı beldesine ve Kasrik Boğazı’na kadar kurdukları çadırlar ve barakalarda yaşam mücadelesi veriyor. Büyük çoğunluğunda elektrik ve suyun olmadığı çadır ve barakalarda, kadınlar yaktıkları ateşlerle yemek yaparak çocukların karnını doyurmaya çalışıyor. Soğuk nedeniyle birçok kişi hastalanırken çocuklar etraftaki akrep ve yılanları öldürüyor.

Resmi olarak 63 bin, tahminlere göre 75 bin kişinin yaşadığı kentte sokağa çıkma yasağı öncesi büyük bir göç yaşanmış. Kent merkezinde 4 ya da 5 bin kişinin kaldığı düşünülürken göç etmek zorunda kalan binlerce aile, Şırnak çevresinde kurdukları çadır ve barakalarda yaşama tutunmaya çalışıyor. Kasrik Boğazı’nı geçtikten sonra, birer ikişer öbekler halinde çadırları görüyoruz. Kumçatı beldesinden sonra ise kömür ocaklarının bulunduğu bölgede çok sayıda çadır var. Siirt yol ayrımında güvenlik güçleri kente giriş ve çıkışları kapatmış. Bunun üzerine yakınlardaki çadırlara yöneliyoruz.

‘Bizden uzak durun’

Çadırların önünde birçok küçük baş hayvan var. Biraz sonra bir kadın, çadırın kenarını aralayıp “Erkeklerimiz yok, git buradan” diye çıkışıyor. Bir kadın görüyoruz, ateş üstündeki sacda ekmek pişiriyor.

Hüsnüye Bartan, “Ben sac üstünde ekmeği gençken yapıyordum. O zaman gelinlere yaptırırlardı. Tam rahata erecektim, Şırnak’ta yasak oldu. Şimdi yine ateşin başındayım. Her gün 30 ya da 40 ekmek yapıyorum. Ne yapalım mecburuz. Siz de gidin artık erkeklerimiz yok” diyor. Yarım saatlik yürüyüşün ardından bir başka çadır öbeğindeyiz. 40 kadar çadır kurulmuş, hepsi yakın akraba. Çadırlardan kimi sadece kadınlar için, kimi ailece uyumak, kimi erkeklerin sohbet yeri, kimi tuvalet kimi de banyo amaçlı kullanıyor. Çadırlarda Şırnak’a su sağlayan motorun bulunduğu bölgeden, belediyeden izin alınarak elektrik çekilmiş. Bazı çadırların önünde uydu antenleri var. Anlaşıldığı gibi bu çanaklar, Avrupa’dan Kürtçe yayın yapan kanallar için orada. Bağdaş kurup onları dinlemeye koyuluyoruz.

Geceleri çok soğuk

Katar, 26 yaşında ve yeni evlenmiş. Şırnak’ta beyaz eşya servisi işi yaptığını söylüyor. Ama iki ay kadar süren yasak nedeniyle elindeki birikimi de bitmiş, “Birkaç günlük param daha var ama ondan sonra ne yapacağımı bilmiyorum” diyor. Annesi, babası ve kardeşleriyle kalıyorlar çadırlarda. Şimdilik havalar biraz daha ısındığı için artık üşümüyorlar ama annesi ağır hastalanmış, hâlâ da ilaç aldığını söylüyor. “Çadırı ilk kurduğumuz günlerde çok soğuktu geceleri ayaz vardı, neyse ki yaz geldi” diyor.

Kadirhan: Kentin yüzde 60'ı yıkıldı

Telefonun ucunda HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik var, daha iki gün önce evi basılmış. Kentte ayrılmak isteyen ya da hastalık gibi zorunlu nedenlerle ayrılmak zorunda olanlara da artık izin verilmediğine işaret ediyor. Birlik, “Şırnak’ı yerle bir ediyorlar, biz karşımızda soru soracak kimseyi bulamıyoruz. Ama bu böyle gitmeyecek, bu zulmü yapanlar, yaptıranlar hesabını er ya da geç verecek” diyor. Şırnak Belediye Eşbaşkanı DBP’li Serhat Kadırhan da, kentte çok büyük bir yıkım yaşandığını belirterek “Edindiğimiz bilgilere göre, kentin yüzde 60 kadarı tamamen yıkılmış. ‘Bugün operasyon bitti’ deseler, kente geri gelecek insanlardan 40 ya da 50 bin kadarı evsiz kalacak” diye konuştu.

Çocuklar top sesleri dinleyerek büyüyor

Mevlan Katar ise 28 yaşında ve 2 çocuk babası. Katar, her gün, her an Şırnak’a atılan top sesini dinliyor ve çalıştığı binanın akıbetini merak ediyor. “Son aldığımız habere göre, Obüs topu değmiş binaya, demek ki gidince kapıcılık yapacak bir ev kalmayacak geriye. Bina yoksa ev de yok iş de yok” diyor. Abdullah Katar, 31 yaşında, 3 çocuk babası. O diğerlerinden daha öfkeli. 1990’larda Şırnak halkının çok zulüm gördüğünü vurgulayarak “Çiller o zaman demişti ki ‘Kürtler eğer iki taşı üst üste koysa yıkarım’. O başaramadı ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bunu başardı. Şırnak’ı Şırnaklıların başına yıktı. İnşaat işçisiyim. Şırnak’ta bu kadar yıkım var ama ben batıya, gurbete gidip iş bulmak zorundayım. Buralarda çalışamam” diye konuşuyor.

 

 

 

Kente giriş çıkış yasak

Şırnak’taki yasak nedeniyle çocuklar aylardır okula gidemiyor. En yakın okul Kumçatı’da, oraya her gün gidip gelmek de bir dert onlar için. Zaman zaman jandarma çadırlara gelip kimlik kontrolü yapıyormuş. “Yardım yaptılar mı?” diye soracak oluyorum, hallerinden belli yardım almadıkları. Hastalar büyük sorun oluyormuş.

“Biri hastalansa, 155’i aramak ve ardından ambulansın Şırnak çıkışına gelmesini beklemek gerekiyor” diyorlar. Çünkü kendilerinin girişi, Şırnaklıların da çıkışı yasak bu kentte. Bu yüzden çadırında umarsızca uzanan bu yaşlı adamı doktora götürmüyorlar. Çadır aralarında çocukların sesleri, kucağında bebekleriyle kadınlar... Uzaktan Şırnak’a yağdırılan top sesi eşliğinde ayrılıyoruz buradan.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr