Severek izlediğiniz, bir sonraki bölümünü iple çektiğiniz dizilerin görünmeyen tarafında, yönetmen, reji asistanları, kameramanlar, montajcılar, kurgucular yani set işçileri var. Dizi setleri, set işçileri için, uzun çalışma saati, güvencesiz çalışma, stres, yorgunluk, uykusuzluk, haftalarca evin yolunu unutmak demek. Bir dizi kısa sürede reyting kurbanı olursa, set işçileri hiçbir hak iddia edemeden işsiz kalıyor. Dizi tuttu diyelim... Bu kez de insan üstü çabayla çalışmak zorundalar. Birkaç kişinin yapacağı işi, tek kişi üstleniyor. Oyuncular Sendikası ve Sinema TV Sendikası, dizi setlerindeki emek sömürüsüne karşı harekete geçti. Ancak, bugüne dek olumlu hiçbir adım atılmadı. Yapım şirketleri, kör, sağır, dilsiz...

Herkes yorgun

Dizi ekibini götürecek servisler, Mecidiyeköy’den, saat 08.00’de hareket ediyor. Dizi çekimini izlemek üzere bindiğim servisin durağı Kozyatağı. Sette malzemelerin olduğu 3 kamyon ve iki karavan var. Karavanların biri başrol oyuncuları için... Kostümlerin olduğu kamyonda kıyafetler ütüleniyor. Bir süre sonra priz bozuluyor. Kostüm asistanları, ütü masasını dışarı çıkarıp ütülemeye devam ediyor. Kostüm şefi, oyuncu kaprisinden ve mesai saatlerinden yakınıyor. Kostüm asistanı, sigortalarının yatırılmadığını ve parasını zamanında alamadığını söylüyor. Başka bir sahne için Kavacık’tayız. Kamera, ışık ve dekor hazırlandıktan sonra oyuncular çekim alanına geliyor. Makyözler, oyuncuların makyajlarında son rötuşlarını yapıyor.

Yönetmen, yardımcı yönetmen ve görüntü yönetmeni monitörlerin başında... Sesçi “akıyor” dedikten sonra, çekim tahtası “klaket” çakılıp kayda başlanıyor. Yönetmen, 10 yıl reji asistanlığı yapmış. İşinin çok stresli olduğunu, dizi süreleri nedeniyle mesai saatlerinin uzadığını söylüyor. Çalışma koşulları yüzünden evlenemememiş. “Güvencemiz yok. Bu dizi bittiğinde işsizim” diyor. Kime dokunsak bin ah işitiyoruz. Herkes yorgun...

Kamera asistanı: “Bir daha bu dünyaya gelsem asla bu işi yapmam. Kameraman geliyor, sahnesini çekip gidiyor. Kamerayı, milyarlık lensleri korumak zorundayız. Tabii bir de onları taşıma işi var. Çok ağır!” Çekim sırasında uzun mikrofonu tutan ve oyunculara mikrofon takan ‘boomcu’: “Ailemi görecek vakit bulamıyorum.”

‘Sektörün tanımı yok’

Sinema TV Sendikası Genel Koordinatörü Cemal Nadir Tekel’e göre, set işçilerinin en büyük problemi ödeme, ikincisi çalışma saatleri, üçüncüsü mobbing. Tekel “Haklarımızı biz bilmiyoruz. Yapımcılar da. Sigortasız çalıştırılıyoruz. Sektörün bir tanımı yok. Meslek tanımı da yok. Devlet tarafından vasıfsız işçi olarak gözüküyoruz.”

Oyuncular Sendikası Genel Başkanı Meltem Cumbul, sorunların çözümü için ilk adımın her zaman örgütlenmek olduğunu vurguluyor. Dayanışma olmadan bu sorunlarla baş edebilmenin oldukça zor olduğunu söyleyerek, “Az zamanda, az parayla, çok iş yaptırmak gibi bir mantık var. Koşulları değiştirmek istiyorsak hep birlikte çalışmalıyız. Sektör çalışanlarının çoğu serbest meslek makbuzu açmak zorunda kalıyor. Bu da sektörümüzü iş kanunu çatısı altından çıkarıyor. Denetim mekanizması işlemediği için kanuna uygun hareket etmeyen işverenlere bir yaptırım uygulanmıyor” diyor.Kaynak: Cumhuriyet.com.tr