Bursa’daki Renault Otomobil Fabrikası’nda çalışan işçilerin, geçen yıl mayısta başlattığı direniş hafızalardaki tazeliğini koruyor. Kısa sürede sektörün geneline yayılan metal fırtına, ilk başta anlaşmalarla sonuçlanmıştı. Ancak, düşük ücret ve fazla mesai uygulamalarıyla hak gaspları devam edince, eylemler de devam etti.

İşçiler diğer yandan da sendika mücadalesi veriyordu. Birçok işçi, Türk Metal Sendikası’ndan ayrılıp, DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye oldu. Türk Metal Sendikası yöneticilerinin, sendika rekabeti sırasındaki, işçi düşmanı tavrı, aylar sonra kanıtlandı. Renault’un yönetimine dilekçeler yazıp, eylemci işçilere müdahale edilmesi istediği ortaya çıktı. Türk Metal yöneticileri ve Renault’un İnsan Kaynakları Direktörü Radu Mavrodin arasındaki o yazışmalar, Bursa 5. İş Mahkemesi’nde devam eden, 14 Renault işçisinin, işe iade davasının dosyasına girdi.

Türk Metal Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Yusuf Ziya Odabaş, 1 Eylül 2015’te, fabrika yönetimine yazdığı dilekçede, Türk Metal’den istifaları, ‘önceden kurgulanan bir seneryo’ olarak değerlendirildi. ‘Yasa dışılıklara’ hiçbir müdahalede bulunulmamasından yakınıldı. Mayısta başlayan eylemlerle ilgili şunlar söylendi: “Bu yasadışı sürecin kısa sürede sonlandırılmaması, yasal zemin dışına çıkan kişi ve gruplara gösterilen müsamahadan kaynaklanmıştır. Toplu iş sözleşme düzeniyle bağdaşmayan taleplere açık kapı bırakılarak, bu süreç adeta beslenmiştir.” Odabaş, dilekçesinde, eylemleri koordine eden dört işçinin ismini de verdi. Odabaş, işçi temsilcileri adı altındaki kişilerin muhatap alınmasından, faaliyetlerine müsade edilmesinden önce vazgeçilmesini istedi.

Özgürlüğe çağrı

Odabaş’a gönderilen, Oyak- Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş. adına Radu Mavrodin imzalı yanıt oldukça düşündürücü. Mavrodin, sendikal hakkın, yasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alındığını anımsatarak şöyle diyor: “Firma çalışanları, sendikal özgürlüğe sahip olan kişilerdir. Firmanın, sendikal özgürlükleri kısıtlayıcı şekilde baskı uygulaması söz konusu olamaz. Renault Grubu, 2013 yılında imzaladığı anlaşma gereği, sosyal hak ve özgürlüklere saygı duyacağını ve koruyacağını taahhüt etmiştir. Sendikal özgürlüklere saygı, sadece işverenlerin değil, işçilerin ve sendikaların da dahil olduğu yükümlülüktür.”

Başkandan sitem

2015’te Türk Metal Sendikası Başkanı Pevrul Kavlak’a gönderdiği ihtar yazısında, işyerindeki provokatif eylemlere son verilmesini istedi. Birleşik Metal ile Türk Metal’in rekabetinin fabrikada gerilime yol açtığını belirterek, “Sendikaların birbirlerine karşı tutumu nedeniyle, işçilerimizin kışkırtıldığını gözlemlemekteyiz” ifadesini kullanıldı. Kavlak’ın Mavrodin’e yanıtı ise sitemlerle dolu. Sendikasının 30 yılı aşkın bir süredir yetkili olduğu fabrikada, bugüne kadar iş barışını bozucu hiçbir eyleme başvurulmadığını söyleyerek, şöyle devam etti: “İşyeriniz sözleşme dışı taleplere açık kapı bırakmış, yetkisiz kişilerle müzakere yürütüp süreci beslemiştir. Yasal zemin dışına çıkan gruplara maalesef müsamaha gösterilmeye devam edilmiştir.” Sürecin ‘Türk Metal düşmanlığı’na evrildiğini savunan Kavlak, temsilcilerinin protesto edildiğini, tuvalet kapılarına yazılan, sendikasına ve üyelerine hakaret içeren yazıların kontrolünün yapılmadığını şikâyet etmiş. Mavrodin ise şu karşılığı vermiş: “Yönetimimizi sendikalar arası rekabetin tarafı yapmaya çalışan tüm yaklaşımlara karşı durup, objektif tutumumuzu sürdürmeye devam edeceğiz.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr