Kanun Hükmünde Kararname ile Kocaeli Üniversitesi'nden 39 akademisyen görevlerinden ihraç edildi. Akademisyenler içerisinde 'Barış İçin Akademisyenler' oluşumunun 'Bu Suça Ortak Olmayacağız' adlı bildirisine imza atan 20 akademisyen de bulunuyor. Eğitim-Sen Kocaeli Şubesi'nde bildiriye imza atan sendika üyeleriyle ilgili basın açıklamasında bulunuldu. Hükümetin 15 Temmuz darbe sürecini kendilerinden farklı düşünenleri tasfiye etmek için kullandığını ifade eden Eğitim Sen Kocaeli Şube Başkanı Suca Omurca, "Hükümet, kamudan ihraç edilenlerin hangi somut gerekçelerle ihraç edildiklerini, ihraç edilenlerin darbe girişimi ile aralarında hangi somut bağlar bulunduğunu en küçük şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıklamak zorundadır. Kamuda yaşanan ihraçlara bakıldığında 'darbecilerle mücadele' söyleminin gerçeği yansıtmadığı anlaşılmaktadır. 15 Temmuz darbe süreci, hükümet tarafından kendilerinden farklı düşünenleri de tasfiye etmek için bir fırsat olarak kullanılmıştır. 672 sayılı KHK ile ihraç edilenler arasında 'Artık kimsenin ölmesini istemiyoruz' diyen Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi'nin, 15 Temmuz darbe girişimi karşısında net bir tutum alan Eğitim-Sen, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ve Türk Tabipler Birliği üyesi ve yöneticilerinin de yer alması sürecin, hükümet tarafından kendileri gibi düşünmeyenleri de hedef alacak şekilde değerlendirildiğini göstermektedir" dedi.

"BARIŞI SAVUNANLARA GÖZDAĞI VERİLMEK İSTENİYOR"

Görevinden ihraç edilen Doç. Dr. Aynur Özuğurlu, Prof. Dr. Veli Deniz, Doç. Dr. Güven Bakırezen, Doç. Dr. Aslı Kayhan da söz aldı. Prof. Dr. Veli Deniz barışı savunanlara gözdağı verilmek istendiğini belirterek, "Ülkemiz çok kötü bir sürece giriyor. Bildiğiniz gibi 'Barış marış yok' dedi başbakan. Dolayısıyla daha da şiddetlenecektir bu durum. Barışı savunanlara savaşı savunanlar gözdağı vermek isteyeceklerdi. Bizim üzerimizden yapılmak istenen bu" diye konuştu.
Doç. Dr. Güven Bakırezen ise, "Bize haksızlık yapıldı. 1402'likler ne güzel gururluydular. Ne anlama geldiği belliydi. 672'li olmak bir gurur değil. Bizim için ayrı KHK çıkarmaları lazım. Böyle başaramazlar, yetmez vatandaşlıktan da çıkarsınlar" dedi.

'MUHALİF OLARAK GÖRÜLEN KAMU EMEKÇİLERİ HEDEF ALINIYOR'

Eğitim Sen İzmir 2 No'lu Şube Başkanı Hasan Ali Kılıç ise, 15 Temmuz darbe girişimi ardından ilan edilen OHAL kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile FETÖ/PDY ile ilgisi olmayan, muhalif olarak görülen kamu emekçilerinin de hedef alındığını öne sürdü. 672 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 28 bin 163'ü Milli Eğitim Bakanlığı, 2 bin 346 YÖK kapsamında olmak üzere, toplamda 50 bin 875 kamu personelinin kamu görevinden ihraç edildiğini belirten Kılıç, şöyle dedi:

"İhraçlara herhangi bir delil sunma ihtiyacı duyulmamış, hiçbir hukuki kaygı güdülmemiş 'yaptım oldu' gibi faşizme has nitelikte kesinleşmiş karar olarak duyurulmaktadır. İhraç edilenler arasında Konfederasyonumuza bağlı sendikalarımız üyelerinden çok sayıda arkadaşımızın aynı zamanda şube yöneticisi olması AKP'yi suçüstü yakalatmıştır. Sendikamız Eğitim Sen'nin Adıyaman, Batman, Bingöl, Bitlis, Tunceli, Gaziantep, Mardin şube başkanları bu ihraçlardan sadece birkaçıdır. Örneğin 7 kişilik Adıyaman Eğitim Sen şube yöneticilerinden 6'sı ihraç edilmiştir. AKP açıkça sendikal örgütlülüğü, temel hak ve özgürlükleri hedef almakta, muhalif sesleri susturmayı kendi deyimleriyle “ölüm kalımö meselesi olarak görmektedir."

AKP DARBE GİRİŞİMİNİ FIRSAT BİLDİ

AKP hükümetinin darbe girişimini bir bahane olarak kullandığını öne süren Kılıç şöyle devam etti:
"Bunun en somut örneği Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi'ne yönelik baskıların OHAL fırsat bilinerek ihraçlar ile devam ettirilmesidir. AKP, barış, demokrasi, çözüm, diyalog gibi çağrıları ve kavramları terör faaliyetleri olarak görmekte, suç kapsamına almaktadır. Bir kez daha hatırlatmak isteriz ki, bir kamu emekçisinin hiçbir adil soruşturma geçirmeden, savunma hakkı verilmeden ve sadece OHAL süresince değil ömür boyu meslekten ihracı düzenlemesi hukukun ayaklar altına alınmasıdır. Hükümetin OHAL üzerinden KHK'ler ile ihraçları gerçekleştirmesi bu gerçekliği değiştirmemektedir. KHK'ler ile her şeyin yapılabileceği bir hukuki düzlem yaratmak, gerek anayasa gerek ise uluslararası sözleşmelere açıkça aykırıdır. İş iyice çığırından çıkmadan bu gidişata son verilmelidir. İhraç edilen arkadaşlarımız tekrar görevlerine dönene kadar kesintisiz bir mücadele yürüteceğimizden kuşku duyulmamalıdır."

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr