Süper Lig'in 25. haftasında Kayserispor'u 1-0 mağlup ederek yeniden liderliğe yükselen Fenerbahçe için spor yazarları ne dedi?

Vitor Pereira bir 'B planı' kazandı (Uğur Meleke - Hürriyet)
Perşembe yorgunu Fenerbahçe’yi çok çok zorlayan bir Kayseri izledik ilk 45 dakika... Mabiala’nın kırmızı kartı ve devre arası sonrasıysa bambaşka bir maç başladı tabii. Sezonun genelinde prensipli (hatta biraz da tutucu) tercihleriyle tanıdığımız Pereira’nın 46’da 3-4-1-2’ye dönüşü, kendi kariyeri açısından da önemli bir hamle. Çünkü bir değişiklik sadece bir değişiklik değildir bazen; daha fazlasıdır: Dün kalan 10 Fenerbahçeli oyuna Van Persie’nin girip Şener’in çıktığını görünce soyunma odasında konuşulanlardan çok daha yüksek bir mesaj aldılar hocadan: Koşulsuz hücum. Riskli ofans. Kazanmadan çıkılmaması gerekilen bir maç.

TEBRiKLER KUTLU’YA
Üstelik bu değişiklikte başka bir sır da var: Bruno Alves, Zenit günlerinden üçlü savunmanın göbeğinde oynamaya çok alışık. Onun merkezde, Kjaer’in sağ-Kadlec’in sol stoperde olduğu bu düzen, Fenerbahçe için aynı zamanda artık bir B planı. Bu üçlü ikinci yarıda o kadar uyumlu bir savunma oynadılar ki, kalan 7 oyuncu çok daha rahat gittiler Kayseri kalesine. Galibiyeti aldılar da. Son bir parantezi de Fenerbahçe’ye karşı 10 kişiyle Kadıköy’de 1-0 mağlupken ikinci stoperini de çıkarıp santrafor sokan Hakan Kutlu’ya açmak gerek. 1-0 yenilmekle 2-0 yenilmek arasında fark olmadığını biliyordu Hakan Hoca. Ve Türkiye’de birçok teknik adamın almadığı bir riski aldı. Onu da tebrik etmek gerek.

 

Yeter artık yeter (İlker Yasin - Hürriyet)
Gözüm sahada ama aklım hep başka yerde... Yine kaç vatan evladını kaybettik korkusu ve ülkemin içine düştüğü durumun derin kaygısıyla ne yazacağımı düşünüyorum. Yazsam ne olur, yazmasam ne olur... Yazacağım ve şöyle başlayalayacağım, “Yeter artık, yeter. Lanet olsun bu teröre ve destek verenlere.”

Kadıköy’de 18 maçtır kaybetmeyen Fenerbahçe’nin, 4 günlük yeni hocasıyla son 6 maçta 1 puan alabilen ve küme düşme korkusu yaşayan Kayseri önünde zorlanmayacağı yolundaydı genel görüşüm. Türkiye Kupası’nda 120 dakikalık mücadele sonrasında Fenerbahçe’ye elenen Kayserispor dün 5 eksikle; Lokomotiv, Beşiktaş ve Braga’yı deviren Fenerbahçe’ye direnebilir miydi? Hayır cevabı herhalde 100’de yüze yakındı.

Braga rövanş maçını düşünüp sakat Gökhan Gönül dışında, Topal, Caner ve Van Persie gibi starları yedek sırasında tutan Pereira ön liberoda yine Kadlec’e görev verdi. Portekizli, Kadıköy’de 15. sıradakı Kayseri önünde bile korkusuna itimad ediyor.

YA BERABERE BİTSEYDİ
Topal’ı dinlendirirken bile Ozan Tufan’ı düşünmeyen Pereira, F.Bahçe’yi kazanan bir takım haline dönüştürünce, konuşulacak birçok negatif şey hasır altı ediliyor. Ligin en çok şut atan takımı, kaleye isabet oranında 14. sırada, garip değil mi? Ligin en çok asist yapan ilk 10 oyuncusu arasında 3 Beşiktaşlı varken, hiç F.Bahçeli yok, bu da garip değil mi?

 

Ağır baskı, hafif skor! (Attila Gökçe - Milliyet)
Braga maçını Mehmet Topal’ın bireysel becerisiyle kazanan Fenerbahçe, Kayserispor önünde yine tutuk ve verimsiz bir oyun oynadı. Pereira’nın “Önce savunma!” ilkesiyle rakibi baskı altına alıp pozisyon vermeden kendi yarı alanını oyuna kapatma düşüncesi, elbette çok olumlu! Ne var ki Nani, Volkan, Fernandao, Van Persie ve Diego ile tek kaleye dönüşen oyunla pozisyon sayısı arasında bir tutarsızlık var. Fenerbahçe kurduğu baskının, hücumdaki ısrarının karşılığını tam olarak alamıyor.

Ülker Stadyumu’ndaki skorun baskılı hücum oyununa uymamasının bir büyük nedeni, Kayserispor kalesindeki yeni transfer Ali Ahamada’nın inanılmaz kurtarışları... Fransız kaleci en az 6 topu bloke etti, yumrukladı, çeldi, kornere gönderdi ve tek başına direndi. Yine de şanssızdı. Hasan Ali’nin soldan ortaladığı alçak topa dokunan Robin Van Persie gibi bir ustaya teslim olmak zorunda kaldı. Şu kadarını söyleyelim ki bu Ali Ahamada sezon başında Kayserispor kalesinde olsaydı, daha rahat bir sırada yer tutabilirlerdi.


Braga'yı daha kolay yenmişti (Ercan Güven - Milliyet)
Önde baskı falan kalmamış o ünlü defansı bile zorlanıyordu ki, imdada kırmızı kart yetişti. Kayserispor stoperi Mabiala ilk devre bitmeden oyun dışı kaldı ve her şey değişti... Bir tek Kayserispor kalecisi Ahamada’nın kalitesi dışında. Eksik rakibi karşısında Pereira’nın akıllı hamlesi savunmadan Şener’i eksiltip Fernandao’nun yanına Van Persie’yi koymaktı. Sisteme aykırıydı, prensiplere uymuyordu ama düşme hattına üç vakit kalmış eksik rakip karşısında önemli olan gol atmaktı. Braga’yı düşleyerek puan kazanılmıyordu.

Beklendiği gibi Fenerbahçe rakip sahaya yerleşti. Van Persie attı… Fernandao penaltı kaçırdı. Ardından Mehmet Topal ve Meireles’in oyuna girmesi. Pereira maçın bitmesine yirmi dakika kala “ne olur ne olmaz” deyip on kişilik rakibi karşısında orta sahayı güçlendirmeye uğraşıyordu. Tabi bir de çift santrforuna top taşınsın... Ve son kırılma anı: Ankara’daki bomba haberi tribüne ulaştığında seyirci maçı bıraktı, seyirci bırakınca Fenerbahçe rölantiye aldı. Zor üç puandı. Şayet iyi niyetliyseniz; şu Kayserispor ile on maç oynasa hepsini kazanması beklenecek Fenerbahçe’nin 90 dakikalık şu tuhaf lig macerasını Braga rövanşına bağlamaktan başka gerekçe yok ortada.


Yeter (Mehmet Demirkol - Fanatik)
Ligin dibine demir atmış, 44. dakikada eksik kalmış, bolca eksiği olan rakip karşısında zor pozisyon bulunan bir maçta, son saniyeler ‘maç bitsin’ ıslıklarıyla geçiyor doğal olarak. Çünkü sağ kanadı 2. yarıda tamamen boş bırakan Fenerbahçe hali/gücü olmayan Kayseri’yi buyur ediyor oradan. Ortak ediyor maça... Geliyor Kayserispor. Peki bu tabloda nasıl oluyor da ortalık ‘Vitor Pereira’ tezahüratlarıyla inliyor?

CANI YANMIŞ HERKESİN
Bu anlaşılmazsızı, anlamak zor değil aslında... O da insanların acıları ve doğal kafa karışıklıkları... Nitekim maçın sonuna doğru insanlar İstiklal Marşı’nı okumak zorunda hissediyorlar kendilerini. Başkent’te yine bir patlamayla canı yanmış herkesin. Tutacak bir dal arıyorlar. Artık ne olursa... Ne diyebilirim ki!

KAN HER YERDE VAR Çok zor yaşamak çünkü. Çok zor.. Ve gittikçe zorlaşıyor. Kendi konforlu alanına çekilip toptan, topçudan bahsetmek mümkün değil. Konforlu bir yer yok çünkü. Kan her yerde var... Acı var... Alçaklık var... Umutsuzluk, bıkkınlık var. Yarın öfke de olcak. O yüzden zor konuşmak ve yazmak. Zor mantıklı olmak. Kelimeler bitti çünkü. Bir tek ‘yeter’ kaldı sanki.


Aydınus eyyamın kralını yapıyor (Erman Toroğlu - Sabah)
Bak Fırat kardeşim. Sen iyi hakemdin. Avrupalara gidiyor, geliyordun. Ama sonra geriledin. O kadar çok geriledin ki işi bu noktalara getirdin. Seni profesyonel yaptılar. Ama sen hakemlikte değil, maç idare etmede tam profesyonel oldun! Olmayanlara sarı verip kırmızı gösteriyorsun, ama sonra bu sefer hakiki sarıdan kırmızıları gösteremiyorsun. Eyyamın kralını yapıyorsun! Milletle dalga geçer gibi düdük çalıyorsun. Bak Fırat Aydınus; şunu unutma burada adalet dağıtıyorsun. Burada kul hakkı yersen sonra bunlar başka taraftan senden çıkar. Çünkü bunlara futbol maçı deyip geçme. Burada büyük emekler, büyük paralar var. Buradan binlerce insan nemalanıyor. Sen ayda alacağın 40-50 bin TL'yi düşünüyorsan, ki düşünüyorsun, o zaman daha devam etme!

43. dakikada Kayserisporlu bir oyuncu atılıyor. Gene günahı Fırat Aydınus'un boynuna! Ben de düşünüyorum ki artık 10 kişi kaldıktan sonra F.Bahçe, Kayseri'yi yorar. Sağdan soldan estarabim yapar, 2-3 farkla Kayseri'yi geçer. Ama nerede? Fenerbahçe, 10 kişi kalmış rakibinin bile üstüne gidemiyor. Sahada yine klasik bir Fenerbahçe. Bir gol at üstüne yat sistemi. Bu iş Türkiye'de böyle... Maalesef böyle, yersen!

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr