Fenerbahçe - Gaziantepspor müsabakasının ardından spor yazarları ne dedi?

Pereira'yı seyretmek, Galatasaray'dan medet ummak (İlker Yasin - Hürriyet)

Futbolculuk yıllarını 3 direk arasında geçirmiş iki eski kaleci Güneş’le Pereira takımlarını iki ayrı felseyle oynattı. 70 golle ligin en çok gol atanı Beşiktaş hücum, 22 golle en az gol yiyeni Fenerbahçe’de defans düşüncesi öndeydi. 13 Nisan’da Galatasaray maçına çıkarken Şenol Güneş’ten kopya çeken, bende ondan iyiler var diyerek, Volkan Şen’den Quaresma; Alper’den Olcay ve Nani’den Sosa stili futbol isteyen Pereira, şimdi kafasını taşlara vuruyor, ‘neden bu kadar geç uyandım’ diyordur mutlaka...

Sayısız gol pozisyonunun kaçtığı 0-0 biten Galatasaray maçından sonra ligde Mersin İdmanyurdu ve Trabzon’a 4, Antep’e ve kupada Konya’ya 3 gol atan takım, şimdilerde gerçek bir Fenerbahçe gibi oynuyor. Küsmeden, golü isteyen, ofansif ve gol bölgelerinde yaratıcı bir Fenerbahçe... Dün direkten dönen iki, Karcemarskas’ın kurtardığı 3 ve Fenerbahçeli oyuncuların kaçırdığı golleri toplarsanız skorun 7-8 olması içten bile değildi.


Doğru sistemin verdiği meyveler (Rüştü Reçber - Hürriyet)
Sistemi değiştirdikten sonra Fenerbahçe’de şunu gördük: Daha rahat gol pozisyonuna giriyorlar ve biraz daha dikkatli olduklarında bol gol buluyorlar. Dün de bu maçlardan birini oynadı Fenerbahçe. Aslında Kadıköy’deki maçlarındaki başlangıç stratejisinin dışında bir görüntü sergilediler. Bunun sebepleri, birinci olarak Fenerbahçe’nin sakin, kontrollü, kendinden emin ve ne istediğini bilen bir anlayışta olması, ikinci olarak da son haftalardaki gördüğümüz Antep’ten farklı bir Antep’in sahada olması. G.Antep’in takım savunması F.Bahçe’nin ön alanda tehlike yaratmasını önledi.

Gol olana kadar bu görüntüyü veren Antep golden sonra da bir kırılganlık yaşadı. F.Bahçe ilk golden sonra çok daha rahat bir şekilde G.Antep kalesine gitti. İlk yarıya baktığımızda çok yüksek tempoda olmasa bile aslında skoru rahatlatabilecek pozisyonları da buldular fakat bunlar değerlendirilemeyince devre tek farkla bitti.


İdman maçı (Ahmet Çakar - Sabah)
Hollandalı yıldız Robin van Persie bu takıma büyük ümitlerle alınmıştı. Transferi için büyük paralar harcandı ve dün gece Van Persie sahanın yıldızıydı. İki gol attı, bir golde de asisti vardı. Aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni gibi Van Persie de kolay maçların unutulmaz oyuncusu oluyor! İlk yarıda önce vurdu, kaleci Karcemarskas ki bence ligin iyi kalecilerinden biri, bacaklarıyla kurtardı. Top sıfıra yakın bir yere indi. Van Persie de çok iyi ortalayıp arkadaşı Simon Kjaer'e 'al da at' dedi.

Dakikalar ilerledikçe Fenerbahçe'nin baskısı artıyordu. İkinci yarının hemen başında da yine Van Persie şık bir gol attı. Dedik ya güçsüz rakipler ve deneyimsiz oyuncular karşısında o bir ilah. İkinci golde de topu alışı, Gaziantepspor kalecisinin soluna çekişi ve hemen akabinde de sağ ayak içiyle tamamlayışı golü getirdi.

Sahada tam bir Fenerbahçe şov vardı. Ama bu tabii ki kimseyi yanıltmasın. Gaziantepspor'un maalesef ahı gitmiş, vahı kalmış. Ve ilerleyen dakikalarda Van Persie kafayla da golünü atıp skoru getiren isim oldu.

 

Diego'ya ayıp ediyorlar! (Erman Toroğlu - Sabah)
Ne zaman Van Persie yedek kulübesine bakmadan oynamaya başladı, Fenerbahçe'nin oyun şekli de güzelleşti, teknik kapasitesi de arttı. Nitekim Van Persie banko oynamaya başlayınca, yaptığı asistler ve attığı gollerle teknik direktörünün gözünün içine bazı şeyleri soktu. Hem de göstere göstere... Onun için büyük yıldızlar alıyorsanız, onları idare edecek kapasitede kompleksi olmayan teknik direktör almalısınız.

Son 300 metredeyiz... Sonuç foto finiş mi olacak, yoksa fark bir tık açılacak mı? Kararı, önümüzdeki hafta vereceğiz zannederim.

Hakem Mete Kalkavan için bir şey yazmaya gerek yok. Çünkü tek kale maç oynanınca, hakem neyin aleyhine düdük çalacak ki!

Diego Ribas'a bir paragraf açmak lazım. Fenerbahçe seyircisinin, Diego'ya yaptığı iş son derece ayıp ve yersiz. Bir duyuma göre; kiraladığı evden çıkıyormuş. Başka eve mi gider, Türkiye'den mi gider onu bilemeyiz. Teknik direktör maç farka gidince Diego'yu oyuna sokup seyirciyle barıştırmak istedi. Ama ne olursa olsun dün gece Kadıköy'deki seyircinin bu hareketi yapması kulübünü seven taraftara yakışmıyor.

 

Sözün bittiği yere doğru! (Gürcan Bilgiç - Sabah)
Sergen Yalçın, sahaya çıkmadı ama geçen haftadan 6 değişiklik yaptırdı 11'inde... Düşme hattının harareti içinde bir puanın bile dengeleri bozacağını düşünerek. İlk gole kadar neredeyse hatasız direndiler. Fenerbahçeli oyuncuları topla ceza alanına sokmadılar, ikili mücadeleleri de faulsüz geçmeye çalışarak, duran top hakkı vermemeye çalıştılar. Ama golün gelişi yine bir korner paslaşmasıydı. Gökhan Gönül'ün bu defans direncini kıran atak hamlelerini de ekleyelim. Takım çalışmasının karnesinde "iyi değildi" diyebileceğimiz sarı-lacivertli oyuncu yoktu.

İşin sırrını merak edenlere; Fenerbahçe'nin rakip ceza alanına artık 2-3 oyuncu ile girmesi olduğunu da söyleyelim. Sadece santrforun dokunuşuna bağlanan kısır oyunun, Volkan Şen Alper ve Nani'nin de gol için alternatif haline gelmesiyle farklılaştığını belirtelim. Ve hatta Van Persie ikinci golü attığında, "Neden bana pas vermedin" diyen Mehmet Topal "jestini" de işaret edelim. Kaybetmekten korkan ekip olmaktan kurtulup, kazanmak için oynayan kimliğine bürününce, bu akılda ısrar da edince, şampiyonluğun öyle kolay olmadığını da anlatan yeni bir hikaye başladı. Bundan sonra ne olacak? Önümüzdeki hafta İstanbul derbileri var. Sözün bittiği yere yaklaşıyoruz.

 

Aktif bekleme! (Ercan Güven - Milliyet)
Nani döktürdü, Van Persie en iyisini oynadı, Volkan, Alper yine uçtu. Sadece ilk yarıyı dört golle galip bitirebilirdi Fenerbahçe; Alper, Van Persie, Kjaer ve Nani’nin kaçırdıkları olmasa.

İkinci devrenin açılışı Van Persie’nin şık golüyle yapılınca, Van Persie’nin ikinci, Fenerbahçe’nin üçüncü golüne kadar İstanbul’a beraberlik umuduyla gelen Gaziantepspor’un yapacak hiçbir şeyi kalmamıştı. Fenerbahçe oyunu rakip kaleye biraz daha yaklaştırmış sadece gole odaklanmıştı. Rakibin gol atma şansı ise sıfıra yakındı. Beceriksizlikten değil, Fenerbahçe’nin baskısından...

Evet... İki şutu direkten dönen, 2-0 öndeyken bile oyunu forse eden Fenerbahçe, belli ki Gaziantepspor’u yenmenin ötesinde şampiyonluktaki iddiasını da sergilemek niyetindeydi.

Pereira da öyle... Yorulmuş Volkan’la Fernandao’yu değiştirip, kaçan golleri değerlendirebilmek peşine düştü son 15 dakikada. Deneye deneye bulduğu hem atan hem tutan takım onu da coşturmuş olmalı! Maçın tek anlamsız meselesi, Diego’ya yönelik önyargılı protestoydu. Stadın bir kısmı ıslıkladı, bir kısmı alkışladı. Bu da şampiyonluk kuyruğundaki Fenerbahçe’nin tribünlerinde ne fırtınalar koptuğunu ortaya koydu. Hani kızmaya hazır ama işi bozmamak için dudaklarını ısıran adamlar olur ya; o durumda Fenerbahçeliler. Ama merak etmeyin, takım bu güzel oyununu sürdürdükçe patlayamayacaklar.

 

Sıklet farkı var (Ersun Yanal - Milliyet)
Fenerbahçe maça istekli başlasa da rakibine istediği baskıyı kuramadı. Bunda da kalabalık Gaziantepspor savunması karşısında Alper Potuk ve Nani’nin ilk yarım saatlik bölümde çok fazla etkili olamaması önemli rol oynadı. Volkan Şen’in bireysel çabaları sarı- lacivertlileri hücuma taşıdı.

Gökhan Gönül ve Hasan Ali Kaldırım’ın da hücuma destekleri yeterli olmayınca sarı-lacivertli takımın gol şansı duran toplara kalmıştı. Nitekim de gol duran top dönüşünde V.Persie’nin asistinde Kjaer’le geldi. Skor üstünlüğünü ele geçiren sarı- lacivertliler, oyunun tek hakimi oldu. Özellikle duran toplarla etkili olan Fenerbahçe, tek santrfor oynayan rakiplerine Kjaer ve Alves’in iyi oyunu ile ilk yarıda pozisyon dahi vermedi. Hücumdan savunmaya geçişleri bu maçta da çok iyi yapan Fenerbahçe, Gaziantepspor topu ayağına aldığında çok iyi pres yaparak rakiplerine oynama şansı tanımadı.

Fenerbahçe ile Gaziantepspor arasında çok ciddi sıklet farkı var. Ligin en az gol yiyen takımı Fenerbahçe ile Kayserispor’dan sonra en az gol atan takımı arasında sahadaki mücadele beklendiği gibi geçti.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr