Emekli Hava Pilot Yarbay Hami Yüksel, 111. filonun komutanı olduğunu dönemde UFO gördüğünü iddia ederek, “Akşam saatleriydi. Fantomlarla uçuyorduk. 4 uçak peş peşe gidiyorduk. Yani ben de dahil 8 pilot olaya şahit oldu” dedi. Tanımlanamayan cisim için 'Vur emri' aldıklarını da söyleyen Yüksel, "Atış için silahları hazırladık. Vur emri verilmişti. Ama aniden cisim dik olarak yukarı gitmeye başladı" ifadelerini kullandı.

Habertürk'ten Sorel Dağıstanlı'nın haberine göre, Emekli Hava Pilot Yarbay Hami Yüksel, 1967’de henüz pilot üstteğmendi. Yaşadığı olay, pist başı alarm nöbetcisi (acil bir durumda, silah ve bombaları hazır uçakları kaldırmak) olduğu gün gerçekleşti. Yüksel o günü şöyle anlatıyor: “1967 yılının kasım ayıydı. Bandırma’da 161. Filo’da görevliydim. Birden acil durum kalkışı emri verildi. Uçaklarda silahlar hazırdı. 2 uçak hemen Bandırma’dan havalandık. Eskişehir kule bizi yönlendiriyordu. Güneye doğru baş verdik. Balıkesir’e doğru gidiyorduk . Yolda bize bilgi verdiler.” Tanımlanamayan bir cismin tespit edildiğini söyleyen Emekli Hava Pilot Yarbay Yüksel, ilk olarak uçuş sırasında bir C-47’nin gördüğünü ve rapor ettiğini belirtti.

Yüksel, “İzmir’e doğru havada bir cisim var diye rapor etmiş. ‘Bak’ demişler ama yukarda olduğu için yaklaşamamış. Bunun üzerine bölgede eğitim uçuşu yapan pilot ve öğrencisi yönlendirilmiş. 30 bin feet’e kadar gitmişler ama ‘Cisim kaçıyor’ demişler. Bomba yüklü uçaklar da yönlendirilmiş ama 48 bin feet’e kadar çıkabilmişler. Bizde F-5’ler vardı. İki uçak ilerliyorduk. Yukarıda denince tırmanışa geçtik. Balıkesir’i geçtik. Cisim radarlarda tespit edilemiyordu ancak yerden dahi çıplak gözle görülüyordu. Cismi fark edince ona doğru gittik. 40-45 bin civarına çıktık. Atış için silahları hazırladık. Vur emri verilmişti. Ama aniden cisim dik olarak yukarı gitmeye başladı.”

Cisme en yakın noktada şeklini çizmek istediğini ifade eden Hami Yüksel, “Büyük bir cisimdi. Altı sanki bir evi ipler tutmuş gibiydi. Üstü de kubbeye benziyordu. Beyazdı ve ışık vardı. İçinde siyah renkli, hareket eden şeyler vardı . Daha iyi görebilmek için 55 bine kadar takip ettik. Alt tarafta gördüm. Karartılmış araba camı gibiydi. Daha fazla çıkabilmek için mermilerin bir kısmını Ege Denizi’ne bıraktık. Sonra tekrar tırmandık. Ancak benim aniden tek motorum durdu, diğer uçağın da iki motoru birden durmuş. Uçaklar acil duruma geçti. Yakıtları bitiyordu. Motorları çalıştırmak için alçaldık ve geri döndük” dedi.

"Nişan alamadık"

Çiğli’den yakıt alıp tekrar havalandıklarını söyleyen Yüksel, şunları söyledi: “Birkaç kez yakıt alıp, uçağı hafifletip tekrar havalandık. Bu uçakların azami tavanı 55 bin feet’tir. Ben 55 bin 300 feet’e kadar çıktım. Vurmak için hazırlandık ama cisim tahminimce 70 bin feet’in üzerine çıktı. Nişan alamadık ve atış yapamadık. Uçak titremeye başladı. Bandırma’ya döndük. Ertesi gün aradık bulamadık.” Gördüklerini ayrıntısıyla raporlaştırdıklarını ifade eden Yüksel, “Gerekli makamlara bildirdik. Bu sıradan bir olay değildi. Hava Kuvvetleri’nin emri ile alarm kalkışı yapıldı, vur emri verildi” dedi.

"Kafamıza bir şey atmayın korkusu"

O gün sadece bir an korktuğunu söyleyen Emekli Hava Pilot Yarbay Hami Yüksel, “Olay öncesinde bir film izlemiştik. Dev bir yaratık uçan uçakları pençeleri ile buruşturup atıyordu. Cisme doğru yaklaşırken bu aklıma geldi. ‘Üstümüzde, kafamıza bir şey atmasın’ diye düşündüm. Bugün olsa aynı şeyleri yapmam. Asıl tehlike uçağı o kadar zorlamamızdı” sözleriyle o günkü duygularını dile getirdi.

Türkiye’de tanımlanamayan uçan cisimlerle (UFO) ilgili şu ana kadar resmi bir açıklama ya da belge kamuoyuyla paylaşılmasa da özellikle Hava Kuvvetleri’nin elinde çok sayıda raporlaştırılmış vaka bulunuyor. Bu raporlar çok gizli statüsüyle saklanıyor. Hepsinin altında da tutuldukları dönemin üst düzey yetkililerinin imzası var. Bunlardan biri, emekli Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş... Emekli Korgeneral Karakuş, 1983’te yaşadıklarını Habertürk’e anlattı. O dönem 111. filonun komutanı olduğunu ifade eden Karakuş, “Akşam saatleriydi. Fantomlarla uçuyorduk. 4 uçak peş peşe gidiyorduk. Yani ben de dahil 8 pilot olaya şahit oldu” dedi.

Rotalarının, Eskişehir, Balıkesir, Denizli, Konya ve sonra tekrar Eskişehir olduğunu söyleyen Karakuş, o anları şu sözlerle anlatıyor:

“2’şer mil arayla gidiyorduk. En arkadaki 4 numaralı uçak yabancı bir cismin yanında olduğunu söyledi. Takip etmeye başlamıştı. 4 numaranın sağına soluna geçmeye başladı. Pilotu, ‘Bu normal bir uçağa benzemiyor. Üzerlerine çekeyim mi, yani yakınlaşayım mı?’ diye sordu. Ben ‘Bekle, bakacağım’ dedim. Hiçbir harekette bulunmamasını istedim. Aramızda 6 mil vardı. Geriye döndüm. O sırada büyük bir ışık huzmesinin içine girdim. 50 km uzunluğundaydı. Hiçbir şey göremedim. Tekrar kendi istikametime döndüm. Diğer uçaklara da aynı şeyi yaptılar. O sırada değişik renkler saçan 5-6 tane küçük uçan cisimler gördüm. Birbirlerinden bağımsızlardı. 5-6 saniye kaldılar. Sonra ayrıldılar.”

Raporlar NASA'ya da gitti

Uçan cisimlerin kendilerinden ayrıldıktan sonra Konya istikametine doğru ilerlediğini ifade eden Karakuş, “O sırada hemen Konya kuleyi aradım. 2-3 saniye geçmişti. Onlar da anında gördüler ve radarda takip ettiler. Balıkesir kuledekiler de gördü. Kuleye başka uçuş olup olmadığını sorduk, ‘Başka yok’ dediler. Yaşadıklarımızı Hava Kuvvetleri’ne rapor ettik . Balıkesir ve Konya kuleden de görenlerin hepsi raporlarını Hava Kuvvetleri’ne gönderdi. Hatta raporların NASA’ya da gönderildiğini biliyorum.”

Emekli Hava Yarbay Ozan Ozansoy da uçan cisimlerle ilgili birden fazla tanıklığı olduğunu söyleyenlerden. Ancak 1988 yılında yaşadıklarını hiç unutmamış. Ozansoy’un anlattıkları dönemin gazetelerinin de manşetlerinde yer almış.

Zira olayın tanıklarından biri de merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’dı. Özal’ın tanık olduğu anlar da gazete sayfalarında yer almıştı. Emekli Hava Yarbay Ozansoy, o gün Ankara Ahlatlıbel Hava Radar Mevzi Komutanlığı’nda nöbetçi komutan olduğunu söyleyerek, şunları dedİ:

“Radarda bir şey fark ettik. Görüntünün yolcu uçaklarından çok daha büyük ekosu vardı ve hareket etmiyordu. 30 bin feet’te asılı duruyordu. Askeri uçuşlara baktık böyle bir kayıt yoktu. Kapsama alanına giren diğer illerdeki radarlardan da tespit etmesini istedik. Sonra harekât odasından çıktım, bu kadar yakınsa çıplak gözle görülebileceğini düşündüm. Parlak bir ışıktı, yıldızdan daha parlaktı. Cismin kendine ait beyaz, açık sarı bir ışığı vardı.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr