TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen yargı paketinin yürürlüğe girmesinin ardından hükümet, 5 gün içinde yeni Yargıtay ve Danıştay üyelerini belirleyecek. 10 gün içinde de görevi sona erecek üyeler adli ve idari yargıda görevlendirilecek. CHP, yasanın iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Ancak AYM, CHP’nin başvurusunu “söz konusu yasa henüz Resmi Gazete’de yayımlanmadığı için” reddetti. Anayasa Profesörü Erdoğan Teziç, “boşalt- doldur yasası” olarak nitelendirdiği yasanın hiç uygulanmayacak biçimde iptal etmesi gerektiğini söyledi. Teziç, yasayla ilgili olarak şu uyarı ve değerlendirmelerde bulundu:

Boşalt-doldur yasası:

Bu bir boşalt-doldur yasasıdır. İlerde öyle bir hale gelir ki hükümet, bütün devlet kurumlarında “boşalt-doldur” yasalarıyla kendisine tamamen bağlı olacak bir yapıyı istediği gibi oluşturma imkânına kavuşacak. Burada asıl tehlike, kendisine biat etmeyecek hiçbir kurum kalmayacak. Üniversitelerde hazırlığını yapar, boşaltır istediği gibi elemanlarla doldurur.

Vekiller tasfiye edilebilir

Parlamentodaki çoğunluğu beğenmediği zaman milletvekillerinin görevlerini kanunla sonlandırabilir mi, temel sorun bu. Parlamentoya kadar uzanabilecek bir sorun var. Öyle bir yasa çıkarırlar ki çıktığı gün üyelikleri sona erer. Bunlar yargıya gittikleri takdirde kazanırlar, ama iş işten geçmiş olur.

AYM yolu kapamalı

Anayasa Mahkemesi, toplumun geleceğini düşünerek bu tür yasalara kapıyı tamamen kapamalıdır. Artık kanunların yürürlüğünün durdurulması diye bir mekanizma var. Bu tür düzenlemeleri önleme konusunda geniş sonuçlar doğuracak bir içtihat kararı verebilmelidir. Anayasa Mahkemesi, bir içtihat mahkemesidir. İptal kararını verdikten sonra yasa hükümlerinin uygulanmaması konusunda idareye “kazai emirle bu kanun geçmişe yönelik olarak da uygulanmayacaktır’” diye bir karar vermeli. Böyle bir yola gidilebilmeli. Yasanın iptalinden sonra tüm gedikleri kapatmalı. Aksi takdirde çok tehlikeli sonuçları doğacaktır.

Yasama kötüye kullanıyor

“Boşalt-doldur” türü yasalar, yasama organının yetkiyi kötüye kullanmasıdır. Anayasanın 7. maddesinin kenar başlığı “yasama yetkisi”, 9. maddesinin ise “yargı yetkisi”dir. HSYK’nin yapısındaki büyük değişimden sonra 9. maddenin kenar başlığı, “yürütmeye bağlı bir görev” haline gelmiştir. Kuvvetler ayrılığı kalkmıştır, hele hele yargı görev haline getirilince rejim üzerindeki tartışmaların bir tek nitelemesi ortaya çıkıyor: Diktatörlük. Hukuken bir dikta rejimi yerleşti ve yerleşmeye devam ediyor. O bakımdan Anayasa Mahkemesi, devletin bekasını düşünerek ve yargı yetkisini kullanarak hukuk devletinin sürekliliğini sağlayacak karar vermezse çok yakın gelecekte sıra Anayasa Mahkemesi’ne gelecektir.

İşlemde paralellik ilkesi

Yargıçlar seçilerek geldi, seçimi siz yasama işlemiyle sonlandırıyorsunuz. İşlemde paralellik ilkesi vardır. Bir işlem nasıl yapıldıysa öyle geriye alınabilir. Anayasa Mahkemesi, şu soruyu sorarak inceleme yapmalıdır. Yasa, kamu yararı amacıyla mı yoksa başka bir amaçla mı yapılmıştır? Bütün kamusal işlemler kamu yararı amacıyla yapılır. Zaten amaç unsuru sakatsa yasanın tereddütsüz iptal edilmesi gerekir.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr