Eski CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a mektup gönderdi. Önceki gün Umut Nöbeti’ni tutan Onanç, mektubuna “Kahramanımsın” diye başladı. Onanç’ın Dündar’a gönderdiği mektup şöyle:

“Kahramanımsın...

Sevgili Can,

Bugün senin 89. tutuklu günün.

Dün hayranın olan kadın arkadaşlarımla birlikte, Erdem’le kaldığınız Silivri Ceza İnfaz Kampusu’nun önünde Umut Nöbeti tuttuk.

Yıllardır devam eden, pasif oyuncusu olmaktan dolayı kahrolduğumuz berbat hikâyenin içine kendi adımıza biraz olsun umut katmak hepimize çok iyi geldi.

Dün evimize vicdanlarımızı biraz olsun rahatlatarak döndük.

Hukuksuzluğa, adaletsizliğe, tek adam rejimine duyduğumuz isyanı, Anayasa Mahkemesi’nin on gün içinde vereceği olumlu kararın umudu ile bastırdık.

Senin gibi hikâye anlatıcısı, belgesel yapımcıları bilir; Binbirgece hikâyelerinden günümüze kadar dilden dile anlatılan, yazılan bütün hikâyeler bize aynı şeyi anlatır; adalet, cesaret, şefkat, sevgi, aşk eninde sonunda kazanır.

Ama hikâyelerin mutlu sonuna hiç kolay erişilmez. Mutlu sona giden yol belirsizlik, endişe ve korkular ile doludur. Aslında hikâye tam da bu belirsizlik ortaya çıktığı zaman başlar.

Belirsizlik ve gerilim arttıkça hikâyeye daha çok bağlanırız, hikâye bizi içine çeker, parçası oluruz; korkuyu, endişeyi hisseder hikâyenin sonucunun nasıl olacağını merak ederiz.

Eninde sonunda bir kahramanın geleceğini ve bu belirsizliğin biteceğini biliriz.

Kahraman ara ara belirir endişenin yükseldiği zamanlarda içimize su serper.

Uzun ve çileli hikâyelerde kahraman da çok acı çeker.

Onun acı çekmesi bizlerin yüreğini burkar ama ona olan inancımızı hiç yitirmeyiz.

Kahramanımız bize umut olur.

O, kötülülerle mücadele ederken, içimizdeki iyiyi ortaya çıkarır.

Onda kendimizi bulur, ona hayran oluruz.

Sonunda iyi yürekli, adil, yardımsever, şefkatli kahramanımız kötülere karşı kazanır.

Sevgili Can,

Binlerce yıldır, yaşamı anlatan hikâyeler böyle iken bizim yaşadığımız hikâye farklı olabilir mi?

Yıllar sonra, iki binli yılların başında, Türkiye’nin yaşadığı süreci anlatan hikâyeler, muktedirlerin zulmünden, adaletsizlikten, yolsuzluktan, savaşlardan, çatışmalardan ve ölümlerden söz edecekler.

Sonra yaşanan korku ve endişeleri sonlandıran cesur, adil, şefkatli, insan sever kahramanları anlatacaklar.

İşte sen bu kahramanlar arasında yer alacaksın.

Kötüleri ise kimse hatırlamayacak.

Hikâyemizin sonunun iyi biteceğini müjdeleyen kahramanların var olmasını bilmek bana umut veriyor.

Sen benim kahramanımsın.”

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr