Çatışmaların yaşandığı ‘Özel Güvenlik Bölgeleri’nde, sadece özel harekât polislerinin görevli olacağı karakollar kurulacağı bilgisi tepkilere neden oldu. 78’liler Girişimi Başkanı Celalettin Can, “Planlanan sadece güvenlik değil, yerel yönetimleri de saf dışı bırakmak. Bu, soğuk savaş dönemi politikasıdır” dedi. Emekli asker hâkim Ümit Kardaş, “Çok denenmiş güvenlik politikalarının, darbe dönemlerinde dahi düşünülmeyecek uygulamalarla tekrar edilmesi korkunç bir şey, çok vahim bir hata. Karakollar neye hazırlık?” diye sordu. Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da akıllara ağır işkence yöntemlerinin uygulandığı dönemlerin geldiğini dile getirdi. Avukat Ergin Cinmen ise yapılanmanın güvenlikten çok sosyal, ekonomik ve kültürel boyutunun dikkat çektiğini belirterek, “Bu başlık altında kastedilen ne belli değil” diye konuştu.

Özel harekât karakolları kuruluyor

78’liler Girişimi Başkanı Celalettin Can, Kürt coğrafyasında kalekolkarakol yapımının 2008’de başladığını 1600 tane yapılmasının hedeflendiğini anımsatarak, Jandarma Genel Komutanlığı, Genelkurmay ve TOKİ rantının bu işin içinde olduğunu, şimdiye dek yaklaşık 600 tanesinin yapılıp teslim edildiğini belirtti. Güvenlikli yolların yapıldığını, yeni korucuların, keskin nişancıların işe alındığını ifade eden Can, “İşin tek yönü güvenlik değil. Sosyal, ekonomik ve kültürel hayatı tazmin etme hedefi de var. Sosyal çalışmacılar devreye sokulacak. Yerel yönetimlere müdahale ediliyor zaten. Belediyeler peşinen PKK yandaşı kabul edilip hedef gösteriliyor. Halkın seçtiği yerel yöneticiler fiilen Kürt coğrafyasında devre dışı bırakılıyor. Özellikle Diyarbakır Belediyesi’nin devre dışı bırakılması söz konusu” diye konuştu.

‘Soğuk savaşın iç düşmanı’

Yerel sorunlara karşılık, bu tip karakolların çıkarılmasının çok tehlikeli olduğunu belirten Can, şöyle devam etti: “Bizler, yerel yönetimler üzerinden demokrasinin güçlendirilmesini savunurken, bu karakollarla yerel yönetimler devreden çıkarılıyor. Şu tarihi aşamada, özellikle HDP’ye yüksek oyun çıktığı yerlerde ağırlıkla bu karakollar yapılmak isteniyor. Düşünebiliyor musunuz? Sur’un, Cizre’nin göbeğinde kurulacak ve içine özel harekâtçıların yerleştirileceği karakollar nelere yol açacak? Ciddi bir çatışma ve gerginlik kaynağı olacak. Bu, milli güvenlik devletinin güçlendirilmesi, iç düşman yaratma politikası. Soğuk savaş döneminin politikaları hâlâ Kürt coğrafyasında uygulanmaya çalışılıyor. Demokrasi ve barışla yan yana yaşama politikası inşa etmek yerine, halka çok sert davranan, ilk fırsatta silahı çekip ateş açan, ölümlere yol açan özel güvenlik kuvetlerini o bölgelere yerleştirmeye çalışıyorsunuz. Bütün siyasi partilerin, savaş karşıtlarının bu karakolların yapımına mutlak suretle karşı çıkmaları gerekir. Kürt sorununun çözümü için diyalog yolu bir an önce açılmalıdır. Yoksa bizi kanlı badireler, yeni Suriyeler, Bağdatlar bekliyor.”

‘Neyi öngörüyorsunuz?’

Emekli askeri hâkim Ümit Kardaş ise şöyle konuştu: “Şimdiye kadar çok denenmiş güvenlik politikalarının, darbe dönemlerinde dahi düşünülmeyecek uygulamalarla tekrar edilmesi korkunç bir şey, çok vahim bir hata. Operasyon eskiden kırsalda olurdu, şimdi şehirde... Operasyonların şehir merkezlerine taşınması çok vahim sonuçlar yaratacak. Üstelik bu durumu kalıcı hale getirme gibi bir çaba söz konusu. Özel harekât karakolları ne demek? Bizim zaten iç güvenlik birimlerimiz var. Onların uygulamaları da tartışılır bir haldeyken şimdi bu yeni plan ne anlama gelecek? Çok özel düzenleme ile neyi tasarlıyorsunuz? Güvenlik güçlerinin son dönemlerde ne kadar hukuka uygun davrandığı da ortada. Yeniden işkence mi hortlayacak? Neyi öngörüyorsunuz? Barışçıl bir dönemi mi yoksa baskıyla sindirilmiş bir toplum mu tasavvur ediyorsunuz? Tablo iyiye gidişi göstermiyor.”

İşkence korkusu

Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, “O bölgelerde, özel harekâtçıların nefret söylemine varan, ülkücü yazılamaları, fotoğrafları yeterince kaygı verici zaten. Özel karakollar yapılacağı söyleniyor. Bu durumda, o karakollarda ağır işkence yöntemlerinin karşımıza çıkabileceği düşüncesi ister istemez akıllara geliyor” dedi.

Avukat Ergin Cinmen de “Bu bir paket... Güvenliğin yanında bir de ‘sosyal ve kültürel’ alan diyor. ‘Terörle mücadele’ mi yoksa ‘Kürt sorunu’ olarak mı değerlendiriyorsunuz? Meseleye hangi noktadan baktığınız olacaklar açısından anlam kazanıyor. Sosyal ve kültürel alan derken de ne kastediliyor, belli değil. Terörle mücadele adı altında sosyal ve kültürel önlem alınarak güvenliğin sağlanmak istenmesi sorunlara neden olur” diye konuştu.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr