DUYGUSAL TÖREN

686 sayılı KHK ile ihraç edilen akademisyenleri ‘686. Tertip’ olarak adlandıran SBF öğretim üyeleri, geçen günlerde yapılan protestolarda polis postalı altında ezilen cüppelerinin mücadele ile yerden kalkacağını belirterek, ihraç edilen akademisyenlere yeniden cüppe giydirdi. Emekli öğretim üyeleri ve henüz ihraç edilmemiş akademisyenler kendi cüppelerini üzerinden çıkartarak ihraç edilen öğretim üyelerine cüppelerini teslim etti. Anayasa Sempozyumu’nun açılış konuşmasını gerçekleştiren ve kendi cübbesi de ayaklar altında ezildiği için bir başka meslektaşının cüppesini ihraç edilen öğretim üyelerine sunan SBF Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı Başkanı Ayhan Yalçınkaya, gözleri dolarak yaptığı konuşmanın ardından yürüttüğü anabilim dalı başkanlığı görevinden istifa edeceğini açıkladı.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, anayasa hukuku kürsüsünün önemli isimlerinden Yavuz Sabuncu’nun yaşamını yitirişinin 10. yılında Anayasa Sempozyumu düzenledi. Geçtiğimiz hafta polis müdahalesinde akademisyen cüppelerinin ayaklar altına alınmasına tepki gösteren SBF öğretim üyeleri cüppelerini çıkartarak, ihraç edilen meslektaşlarına giydirdi. Akademisyenlerin cüppe devri sempozyuma katılan yüzlerce kişi tarafından ayakta alkışlandı.

Ankara Üniversitesi’nde SBF öğretim üyeleri, memuriyetine son verilen akademisyenlerle birlikte 16 Nisan’da referandumu gerçekleştirilecek anayasa değişikliğini tartıştı. KHK ile ihraçlara yönelik tepkinin damgasını vurduğu Anayasa Sempozyumu’nda, CHP milletvekili İlhan Cihaner, CHP eski milletvekili Rıza Türmen, ihraç edilen Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve yazarımız Çiğdem Toker’in de aralarında bulunduğu çok sayıda isim anayasa değişikliği maddelerini değerlendirdi.

Demokrasi için

CHP eski milletvekili ve AİHM yargıcı Rıza Türmen, “Referandumun tek konusu demokrasidir. 18 maddeye baktığımızda tüm güç yürütme yasama ve yargı tek bir elde toplanmaktadır. Buna karşı hiçbir denge ve denetleme mekanizması bulunmamaktadır. Bu tamamen keyfi bir yönetime yol açacaktır. Başkanın partili olması, bütün gücün tek elde toplandığı bir sistemde, bugün o partinin çıkarları için kullanılacaktır. Bu çok ürkütücü bir tablo” dedi.

Mülkiye sırada

SBF’nin emekli anayasa profesörü ve 1983’de “1402’likler” olarak bilinen akademisyen kıyımı mağdurlarından Prof. Dr. Cem Eroğul, “Bir topluma yapılabilecek en kötü şey geleneği olan kurumlarını yok etmektir. Tıbbiye gitti, harbiye gitti şimdi de mülkiyeyi de yok etmek istiyorlar” diyerek ihraçları eleştirdi. Eroğul, memuriyetten uzaklaştırılmayan akademisyenlere yönelik, tepki olarak bile istifa etmemeleri gerektiğini önererek “Hep dönülüyor merak etmeyin. Asla kurumları terk etmeyin. Hiçbir şey yapamıyorsanız orada bir vicdan unsuru olarak kalın, onlar sizi atsın” dedi.

Reislik sistemi

Anayasa profesörü Fazıl Sağlam “Bir terim arıyorsak bunun gerçek karşılığı ‘Reislik sistemi’dir. Bizi bekleyen rejimi 1876 ile özdeşleştirmek o döneme yapılan saygısızlıktır. Bunu söylemek çok acı ama o dönemin Meclis-i Mebusan’ını bugünün TBMM’si ile karşılaştırmanız mümkün değildir. O dönemin meclisi padişahı bunalttığı için meclis fesih edilmiştir ama o dönemin padişahına tanınan fesih yetkisi şimdikinden daha kısıtlıdır” dedi.

‘Bu kalleşlik’

Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, KHK ile ihraç edilen akademisyenlere yönelik hükümetin tutumunu “Bir kişiyi öldürüyorsunuz ama üzerine şarjörü boşaltıyorsunuz, onunla da yetinmiyorsunuz tekmeliyorsunuz, onunla da yetinmeyip yerlerde sürüklüyorsunuz” diyerek yorumladı. İlhan Cihaner’in adliyedeki makamından sabahı karşı Gülen Cemaati üyesi savcılar tarafından gerçekleştirdiği gözaltı işlemini “Sabahı seviyorlardı” diyerek değerlendiren Kaboğlu, AKP iktidarının akşam geç saatlerde yayımladığı KHK’leri ise “Bunlar da akşamı seviyor. Mutlaka bir paralellik gösteriyorlar” diyerek eleştirdi. Kaboğlu, ihraç kararları ve yaratılan mağduriyetlere “Savaşın da bir ahlakı, mertliği var. Yapılan hukuksuzluk, ahlaksızlık, kalleşlik. Biraz mert olun” diyerek tepki gösterdi. Anayasa referandumunu “tarihimizin en büyük kırılması” olarak değerlendiren Kaboğlu, “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte bile bu kadar büyük bir kırılma yaşanmamıştı. Bu anayasa değişikliği kabul edilirse, siyasal ve kültürel hafızamızın lağvedilmesi anlamına gelecek” dedi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr