Vuslat Platformu'nun Bolu Abant Tabiat Parkı'nda düzenlediği, 'Ufuktaki Yeni Türkiye Gençlik ve Geleceği' sempozyumunun kapanışında konuşan Başbbakan Yardımcısı Kurtulmuş, HDP Eşgenel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile diğer milletvekillerin tutuklanmasını değerlendirdi. Batı ülkelerinin tutuklamalar konusunda Türkiye'yi eleştirmesine tepki gösteren Kurtulmuş, bunun hukuki bir süreç olduğuna vurgu yaparak şöyle dedi:

"FETÖ ile ilgili, 'Verin bu adamı' dediğimizde, 'Bu bir hukuki süreç' diyorsunuz. 'Türkiye'ye zarar vermesin, bir süre gözaltına tutulsun' denildiği zaman, 'Bu bir hukuki süreç' diyorsunuz. Burada da bir hukuki süreç var. Terör örgütünün gölgesinden çıkmayı başaramamış olan bir takım kişilerle ilgili dosyalar ve iddialar var. Kesin bir karar yok şu anda. Öyle bizim hukuki süreçlerimize kimsenin burnunu sokmasını istemeyiz. Nasıl başka ülkelerin hukuk sistemi bağımsızsa, Türkiye'nin hukuk sistemi de bağımsızdır. Ben 5-6 milyon oy almış siyasi partinin Türkiye'de ki bu meselenin çözümü için önemli olduğunu söylemiş birisiyim. Türkiye'de parlementer sistem içerisinde böyle bir politik partinin varlığı bu sorunun çözülmesi için imkandır. Ama siz parlamentoda milletin oylarıyla seçilip ondan sonra hendek siyaseti, çukur siyaseti yaparsanız, milletin şehirlerini güzelleştirmek, hayatını güzelleştirmek için oy alıp ondan sonra belediyenin araçlarıyla hendeklere bombalar koyarsanız bunun adı belediyecilik, bunun adı siyaset değildir."

'HALK DESTEK VERMİYOR'

Kurtulmuş, halkın HDP'ye destek vermediğini de ifade ederek şöyle devam etti:

"Yüzde 70-80 oy almış ve daha fazla oy aldıkları yerlerde 'serhildan' çağrısı yapıyor, 100 kişi çıkmıyor. 'Özerklik basın açıklaması' diyor, 40-50 kişi geliyor. 'Görevden alınan belediye başkanı için toplanın' deniliyor bir kaç yüz kişi geliyor. Önce bunu sorgulamaları gerekmez mi? Demek ki bu halk sizi bombalarla, silahlarla, çukurlarla ve terörle birlikte yürümenizi isteseydi bugün de arkanızdan gelir ve sizi desteklerdi. Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan şuurlu Kürt kardeşlerimiz biliyorlar ki bu işin yolu birlikte olmaktan geçiyor. Bu iş terörden geçmiyor, bu işin yolu insan hakları ve terörü önlemekten geçiyor. Buna karşı bu siyasi oluşuma karşı sessiz kalarak onlara destek olmayarak net şekilde tavrını ortaya koyuyor."

'TÜRK HALKI BUNLARI KUCAKLAYACAKTIR'
Suriye'deki gelişmelere de değinen Kurtulmuş, Suriye ve Irak'ta insanların neden öldürüldüklerini, niçin savaştıklarını bilmediklerini söyledi. Bütün ülkelerin hesaplarının Suriye ve Irak üzerine olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Maalesef olan bu bölgenin halkına oluyor. Musul'un, Kerkük'ün, Halep'in her sokağında Türkiye'nin akrabaları vardır. Oradaki terör örgütlerinin birinci derecede zarar verdiği ülke Türkiye'dir. Küresel terör meselesi ile küresel göç meselesi yanlış potilikaların bir sonucu olarak gelişiyor. Şimdi siz DEAŞ'tan Musul'u temizlerken, onun yerine PYD'yi ya da PKK'yı koyarsanız Türkiye tabii ki buna itiraz eder. Türkiye orada bir mezhep savaşı, etnik çatışma veya etnik temizlik olmaması için bütün dikkatini ortaya koyar. Halep'ten, Musul'dan gelecek olan yüz binlerce göçmen Milano'ya, Washington D.C.'ye, Londra'ya, Berlin'e gitmeyecek. Bunların geleceği yer yine Urfa'dır, yine Türkiye'dir, yine Türkiye'nin farklı yerleridir. Türk halkı bunları kucaklayacak" dedi.

SONUÇ BİLDİRGESİ AÇIKLANDI
Vuslat Platformu Genel Sekreteri Ahmet Malatyalı, 3 gün süren sempozyumun sonuç bildirgesini açıkladı. Malatyalı'nın okuduğu sonuç bildirgesinde öne çıkan hususlar:
"Yeni Türkiye ufku, İslam ve Kuran hakikatleri ile Hz. Peygamberin mesajları doğrultusunda şekillenen Müslümanların kendi öz değerleri ve dinamiklerine bağlı gençliğin varlığı ile şekillenmelidir. Bu doğrultuda gençlerin dünya saadetleri ve toplumumuzun geleceği için kişiyi ve aileyi koruyacak, geç evlenmelerin nedenlerini ortadan kaldıracak ve nüfus artışını sağlayarak toplumsal dinamizmi temin edecek ideal hizmetler ve gerçekçi politikalar güçlenerek sürdürülmelidir. Gençlere yönelik sosyal, kültürel, ekonomik ve manevi politikalar; gençlerin kimlik ve kişilik oluşumlarıyla sosyal ve siyasal yaşama katılımlarında belirleyici olacak, bir problemden öte gençleri kaynak olarak görme anlayışına dayandırılacak içerikte olmalıdır. Böylece, ülkemizde gençlerle ilgili eğitim, sağlık, kişisel gelişim, işgücü, sosyal katılım ve gelirden eşit pay alma gibi politikaların büyük önem taşıyacağı unutulmamalıdır. Günümüz gençlik çalışmalarında nesne konumunda olan gençler, tüm imkanların belirleyici aktörü ve çeşitli faaliyetlerin öznesi olmalıdır. Gençlerin istihdamı, iş yaşamına ve toplumsal üretime katılımlarını kolaylaştıracak teşvikler ve girişimcilik destekleri ile mesleki yaşamda çıraklıktan ustalığa doğru uzanan ve başarılı olmayı sağlayacak süreçler düzenlenerek hayata geçirilmelidir. Yapılacak çalışmalar, temel eğitim alanındaki kaliteyi sorgulayarak özellikle yükseköğretim kurumlarında yapılacak köklü reformlarla gençlerin daha verimli ve üretken bir sürece dahil edilmelerini sağlamalıdır. Ayrıca ilk ve ortaöğretimde tam gün eğitim sistemine geçilirken, gençlik çalışmalarının eğitim kurumlarıyla entegre bir forma kavuşturulması gerekmektedir. Gençlerimizin karakter gelişimi ve pozitif bilimler ile yabancı dillerdeki niteliğinin geliştirilmesinin, sanal ortamda üretimle açıklanabilen 'Dördüncü Sanayi Devrimi'ne hazırlanmak açısından önemli olduğu düşünülmektedir. Gençlerin sosyal, kültürel ve manevi alanda desteklenmesi, küreselleşen ve hızla sekülerleşen toplumumuzdaki değersizleşme, ahlaki yozlaşma, madde kullanımı ve zararlı alışkanlıklardaki artış ile intihar, şiddet, terör ve suça karışma gibi hususlarda önleyici ve koruyucu bir görev üstlenecektir."

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr