Anayasada üç senede bir düzenlenmesi gerektiği yazmasına rağmen sonuncusu 28 yıl önce yapılan Milli Kültür Şûrası bugün başlıyor. İlki 1982, ikincisi ise 1989 yılında düzenlenen şûranın üçüncüsü bugün, yarın ve pazar günü Harbiye’deki İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenecek. Şûra, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’nın ev sahipliğinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın katılımıyla toplanacak. Bakanlık tarafından “toplumun her kesimini, milli kültürü korumak ve geliştirmek maksadıyla bir araya getirmeyi” hedeflediği açıklanan şûra öncesinde kültür sanat çevreleriyle istişare toplantıları yapıldı. Ancak toplantılara katılan isimlerin söylendiği gibi “toplumun her kesimini” kapsadığını söylemek zor. Bakanlık resmi internet sitesinde şûra öncesi toplantılara katılan isimler arasında Beşir Ayvazoğlu, Hasan Bülent Kahraman, İskender Pala, Mehmet Çebi, Fatih Andı, Hasan Kaçan, Ali Saydam, Doğan Hızlan, Selim İleri, Ümit Meriç, Erhan Afyoncu, Haluk Dursun, Hayati Develi, Mustafa Ruhi Şirin, Kenan Gürsoy, Erol Kılıç, Süleyman Seyfi Öğün, Hüseyin Besli, Nükhet Vardar, Deniz Bayrakdar ve Ahmet Kot’un yer aldığı yazıyor.

Hâl böyle iken, üç günlük şûra serüveni başlamadan önce sanat eleştirmeni ve küratör Beral Madra, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) Genel Müdürü ve Avrupa Kültür Vakfı Başkanı Görgün Taner ile kültür ve sanat platformundan sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Ercan Karakaş’a şûra öncesi ilk bilgiler ışığındaki yorumlarını ve beklentilerini sorduk.

Farklı görüşlere yer yok

ERCAN KARAKAŞ: “Bunlar seçim ve referandumu etkilemeye yönelik çalışmalar olarak düzenleniyor. Özellikle sanatın özgürlüğünü savunan ve hükümetin kültür sanat alanındaki yaptıklarına eleştirel yaklaşan sanatçılar istenmiyor. Halbuki bir kültür şûrasından fayda umuluyorsa bütün kültür- sanat insanları ve kuruluşlarının söz hakkına sahip olması gerekir. Buraya hükümetin kültür sanat politikasına yakın görüşlü insanlar davet edilecek, konular derinlemesine tartışılmayacak, farklı ve eleştirel görüşler belirtilmeyecek, tek yönlü bir şûra yapılacak. Buradan özellikle son yıllarda çok büyük baskı yapılan kültür sanat dünyasının temel sorunlarına yönelik bir çözüm çıkacağını zannetmiyorum. Daha önce de söylediler; muhafazakâr kültür, muhafazakâr sanat yaratmak istiyorlar. Halbuki kültür, sanat alanı demokrasi gibi çoğulcu bir alandır.”

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr