MHP Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Semih Yalçın yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

"PKK'nın siyasi kanadının eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'ın, seçimler sonrasında sahte demokrat ve barış güvercini kisvesinden çabuk sıyrıldığı görülmektedir. Demirtaş denen şahıs yine yağıp gürlemiş, MHP'ye ve hareketimizin geçmişine dil uzatmıştır. MHP'nin AKP'nin kuyruğu olduğunu söyleyerek partimize hakaret etmiştir. Aynaya bakıp Faşizmi hatırlayan HDP'nin eş başkanı denen zat karanlık bir kaos baronu olduğunu çabucak göstermiş; Türkiye'yi metruk, yıkık ve virane bir binaya dönüştüreceği günleri hayal ederek uğursuz bir tonla çığırtkanlık yapmıştır. Daha da yetmemiş kendilerinin PKK'nın kravatlı ve mazbatalı uzantıları olduğunu görmezden gelerek meşrebine uygun saldırıda bulunmuştur. Her şeyden önce asıl kirli geçmiş PKK'nın 1978'de Fis'te kurulduğu tarihten beri HDP'nin siciline kara leke olarak işlenmiştir. O tarihten bu güne teröre hizmet eden Demirtaş ve hempaları, barışa ihtiyacımız var diyerek, silahla, cinayetle, terör eylemleriyle sözde barış elde etmeye çalışmaktadır. Devlete karşı toplu kalkışma hazırlığına hız veren bu terör uzantılarının asıl amacı bu ülkede iç savaş çıkarmaktır. Selahattin Demirtaş'ın sözcülüğünü yaptığı katillerin doğu ve güneydoğudaki bazı il ve ilçelerdeki kanlı eylemleri, evden eve tüneller, yollara ve sokaklara derin çukurlar kazmaları, sözde özerklik ilanları da bunu ispatlamaktadır.

"ELİ KANLI KATİLLER ELLERİNİ KÜRT KÖKENLİ VATANDAŞLARIMIZIN YAKASINDAN ÇEKMELİDİR"

Selahattin Demirtaş, partisi ve adlarına konuştuğu eli kanlı katiller ellerini Kürt kökenli vatandaşlarımızın yakasından çekmelidir. Demirtaş ve partisi, hele örgütü; asla onların temsilcisi değildir. Biz, bunların içinde hangi ihanet şebekelerinin yuvalandığını, aslında kimlere ve niçin taşeronluk ettiklerini biliyoruz. Adlarını ve sorunlarını kullanarak, evlatlarını birer ölüm makinesi hâline getirerek onlara ettikleri eziyet ve zulüm, yaşattıkları tarifsiz acı nasıl izah edilebilir. Türkiye zorla ayrışmaya sürüklenmek istenmektedir. Batılı ülkelerin PKK'ya sözde tepkisi ve özde gösterdiği hoşgörü ve himaye sayesinde eli kanlı katiller cinayetlerine devam etmektedirler. Bu cinayetlerin sorumlusu başta Demirtaş-Yüksekdağ olmak üzere HDP ve avaneleridir. Artık HDP'nin 'teröre bulaşmış' gerçek yüzü tekraren görülmüştür. HDP'nin PKK ile illiyeti açıktır ve inkâr etmek şöyle dursun, sırtlarını terör örgütüne dayadıklarını ve devletin muhatabının hâlâ İmralı canisi olduğunu söyleyebilmektedirler. O halde Demirtaş ve şakirtleri, MHP'ye dil uzatmadan önce ellerindeki kanı temizlemeli ve bunun hesabını verebilmelidirler. Suçluluk telaşı içindeki iş birlikçi politikacıların genel davranış psikolojisi, siyasi rakiplerini karalama ve onlara çamur atma şeklinde tezahür eder. Suçlular aynı zamanda Demirtaş gibilerinde görüldüğü gibi yüzsüz ve pişkindirler.

"HENDEK TERÖRÜ' İLE ONLARCA SİVAS VEYA ONLARCA MARAŞ KATLİAMINI TEKRAR YAŞATMIŞLARDIR"

Bu yüzsüzlükten cesaret alan Demirtaş, mazbatalı terörist uzantılarının dokunulmazlık dosyalarının TBMM'ye getirilmesini istememizden rahatsız olmuştur. AKP-CHP, dosyaları getirelim mi? getirmeyelim mi? diye tereddüt ederken MHP doğru olan çıkışı yapmıştır. Çünkü HDP bu haliyle, Türkiye'nin önemli kentlerinde yasa dışı teşekkülleri vasıtasıyla hukuk sisteminin ve toplumsal barışın temeline dinamit koymaya devam etmektedir. Uyguladıkları 'hendek terörü' ile onlarca Sivas veya onlarca Maraş katliamını tekrar tekrar yaşatmışlardır. Bugüne kadar kendisini ve örgütünün mensuplarını Vaşington ve Tel Aviv'in yemlediği yukarıda adı geçen bu karanlıklar baronunun son yemi, Brüksel'de verilmişti. Bu İmralı ayakçılarının ipi pazara çıktığında ve Kandil'in arkasına sakladıkları çirkin yüzleri ortaya serildiğinde dokunulmazlık kılıfının arkasına saklanmaları acizliktir.

"MECLİS'TE 500'ÜN ÜZERİNDE FEZLEKE VARDIR"

Meclis'te 500'ün üzerinde fezleke vardır. Bütün fezlekelerin görüşülüp karara bağlanması en az iki yıl alacaktır. O bakımdan AKP ve CHP gibi bunların hepsinin görüşülmesini istemek ipe un sermek anlamına gelmektedir ki bu da bölücü terör örgütüne ve HDP'ye zaman kazandırmaktan başka işe yaramayacaktır. MHP prensipte yasama ve denetleme dokunulmazlığı dışında bütün dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşı değildir. Ama bu kaos ortamında terörle mücadelenin bütün yönleriyle kararlı bir surette sürdürülmesi gerekirken fezleke tartışması, bu mücadeleyi aksatacaktır. Milletvekili dokunulmazlığının, kamu vicdanının kabul edeceği makul esaslara bağlanması ve Türkiye Büyük Millet Meclisi içerisindeki yasama ve denetleme faaliyetlerinin dışında kalan hususlardaki dokunulmazlıkların kaldırılması gerektiğine inanmaktayız. En doğrusu; öncelikle PKK'nın siyasi kanadını oluşturan sözde milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması, millî iradenin tecelli yeri olan TBMM'nin ve milletvekili mesleğinin terörizmin propaganda alanı ve vasıtası haline getirilmesinin önlenmesidir.

"BU HALİYLE HDP, NORMALLEŞEMEMİŞ, TÜRKİYELİLEŞEMEMİŞTİR"

Arkasını terör örgütüne dayayarak Türk milletine kin kusan, iradesini Kandil'deki terör ve uyuşturucu baronlarına teslim eden, "Öcalan'ın iradesi, irademizdir." diyerek eli kanlı bebek katiline övgüler düzen, "PKK sizi tükürüğü ile boğar" diye Türk milletini ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni tehdide yeltenen sıracalılar şimdi MHP'ye saldırmakta gerçek dışı ithamlarla suçlamaktadır. Şu husus hiç unutulmamalıdır MHP bağımsız ve bağlantısız bir siyasi harekettir. Hiçbir mahfilden emir almaz. Asıl HDP denen parti İmralı'nın alt komisyonu ve Kandil'in, İmralı'nın emir eri ve kuyruğudur. Bu haliyle HDP, Normalleşememiş, Türkiyelileşememiştir.

"BİZİM MİLLİYETÇİLİĞİMİZ ÇAKMA DEĞİL; YÜZDE YÜZ YERLİ"

'Çakma milliyetçi, Çin malı parti' tanımlamaları yaparak konuşan Demirtaş ve sözcüsü olduğu PKK'lı katiller güruhu pekiyi bilmektedir ki bizim milliyetçiliğimiz çakma değil; yüzde yüz yerli, vatanın ve milletin düşmanlarına set çeken bir milliyetçiliktir. Türk askerine, polisine ve masum vatandaşlara kurşun sıkarak barıştan söz etmek gibi evlere şenlik bir politikayla PKK'yı pazarlamaya çalışan bu kaos baronu bilmelidir ki; sözcülüğünü yaptığı bölücü örgütün militanlarını bu millet; yeri ve zamanı geldiğinde kazık niyetine Türkiye'nin sınırlarına birer birer çakar.

"TÜRK MİLLETİNİN VARLIĞINA, BÜTÜNLÜĞÜNE UZANAN ELLERİ KIRAR, DİLLERİ DE KOPARIR"

Türk milletinin varlığına, bütünlüğüne uzanan elleri kırar, dilleri de koparır. Daha da ötesi "taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmaz." Bizim yerli malı, milliyetçiliğimiz HDP sözcülerinin bir yerlerine batıp acı verdiği içindir ki Demirtaş feryat etmekte, tepki vermektedir. Biz, kahrolası dilini MHP'ye uzatma cüretini gösteren bu kaos baronunun kendi kendine ötemediğini ve talimatla öttürüldüğünü biliyoruz. Viraneler baronu Demirtaş'ın sözcüsü olduğu PKK, ABD ve İsrail'in gayrimeşru çocuğudur. HDP de o nesebi gayrisahih çocuğun eline verilmiş tehlikeli bir oyuncaktır. Türk milleti zamanı geldiğinde o oyuncağı Demirtaş'ın kafasında parçalamasını bilir.

"MHP'LİLER; DEMİRTAŞ GİBİ PİŞKİN, YÜZSÜZ VE SIRACALI PKK SÖZCÜLERİNİ SEVMEZLER"

Biz, Selahattin Demirtaş'ın bir yalancı pehlivan olduğunu biliyorduk. Şimdi yalancıların şahı olduğunu, utanmazlık ve yüzsüzlükte de eşi menendi bulunmadığını öğrendik. Demirtaş boşuna nefesini tüketmektedir. MHP tabanı; onun sahte ve inandırıcılıktan yoksun bir üslupla birtakım siyasi ve edebi kavramların arkasına sığınarak bölücü terör örgütünün silahlı eylemlerine meşruiyet kazandırmaya çalıştığını iyi bilmektedir. MHP'liler; Demirtaş gibi pişkin, yüzsüz ve sıracalı PKK sözcülerini sevmezler. Türkiye Devleti; bir şahıs veya zümrenin değil, milletindir. Devletin sahibi millettir. Millet; çeşitli bahanelerle devlete başkaldıran kafaları, barış adı altında toplumsal birlikteliği yok etmek için güvenlik güçlerimizi şehit eden kanlı elleri eninde sonunda kıracaktır."

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr