İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Atilla Bektaş, "Meyvenin; alkol gibi karaciğere zarar verdiği ve aç karnına yenilmesi gerektiği kesinlikle doğru değildir. Meyveler, çok miktarda lif, vitamin, mineral ve çeşitli antioksidan ve bitkisel gıda içerdikleri için önemli besin maddeleridir" dedi.

Früktozun hangi durumda zararlı olduğuna açıklık getiren Dr. Atilla Bektaş, "Früktozun (Meyve Şekeri) doğal kaynağı meyve,sebze ve baldır. Günümüzde gıda sanayisinde; şeker kamışı yada şeker pancarından üretilen sofra şekerinin (sakkaroz) yerini, mısır şurubundan üretilen ’Früktoz’ almıştır. 1970’ lerden bu yana Mısır şurubundan üretilen ’Früktoz" yani Yüksek Früktozlu Mısır Şurubu (YFMŞ) ucuz olduğundan tercih nedeni olmuştur. Günümüzde pastahane ürünü kek ve tatlıların yanı sıra gazoz, kola gibi içecekler ile gofret gibi bir çok gıdada sıklıkla kullanılmaktadırlar. Mısır şurubundan üretilen ’Früktoz’ zararlıdır. Son yıllarda yapılan çalışmalar, YFMŞ ’un; obezite,karaciğer yağlanmasından siroza kadar olan kronik karaciğer hastalıkları ile kalp damar hastalığı, diyabet, hipertansiyon gibi bir çok kronik hastalığın oluşumuna zemin hazırladığını gösterdi. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde ’Früktoz’ olarak çoğu kez YFMŞ kullanıldı ve bu korkutucu sonuçlara ulaşıldı. Meyve porsiyonları verilerek yapılan insan çalışmalarında; meyvedeki ’Früktoz’un böyle bir zararlı etkisine rastlanılmadı.Bilakis insan sağlığına faydalı sonuçlar elde edildi. " dedi.

MEYVE YİYEREK AŞIRI FRÜKTOZ ALMAK NEREDEYSE İMKANSIZ

Meyve yiyerek aşırı früktoz almanın neredeyse imkansız olduğunu belirten Dr. Bektaş, "Meyveler sanılanın aksine az miktarda (yüzde 9-15 oranında) früktoz içerir. Meyveyi bütün olarak yemek karaciğere hiçbir şekilde zarar vermez. Örneğin bir elmayı çiğnemesi ve içerisindeki lifler nedeniyle de sindirilip karaciğere ulaşması zaman alır (Özellikle kabuklu). Sıvı formdaki;YFMŞ’in karaciğere geçişi ise hızlı ve bol miktarda olacağından tolere edilemez" dedi.

Meyvelerin aç karnına yenmesi gerektiği bilimsel kanıttan yoksun, bir şehir efsanesi olduğunu kaydeden Dr. Bektaş, aç yada tok meyve yeme konusuna da açıklık getirdi. Bektaş, "Meyvelerin aç karnına yenmesi gerektiği bilimsel kanıttan yoksun, bir şehir efsanesidir. Meyvelerin sindirildiği yer mide değildir. Midede meyveleri (yada Karbonhidrat) sindirecek hiçbir enzim yoktur. Mide asidi nedeniyle midede, sindirime yardımcı bakteri de yaşayamaz. Meyvelerin içindeki maddelerin emilimi yada sindirimi ince bağırsaklarda olur, kalın bağırsaklarda ulaşan lifler ise; doygunluk hissi oluşturur, kabızlığı önler,kan şekerini düşürür,kan yağlarını düzenler ve kolon kanserini önleyici etkiye sahiptir. Ağızdan alınan bir meyvenin bağırsağa ulaşımı ve orada (bakterilerin de yardımıyla) hazmedilmesi 6-10 saat sürer. Bu süre içinde zaten başka şeyler de yemiş oluyoruz. O halde meyve tüketimi için zaman belirlemek ve miktarı sınırlandırmak anlamsızdır" dedi.

DİYABETLİ HASTALAR DA MEYVE YİYEBİLİR
Dr. Bektaş, diyabetli hastaların da meyve yiyebileceğini belirterek, "Diyabetli hastalar meyvelerin şeker ve kalori içeriğinden çok; hangisinin en çok lif, mineral ve vitamin içerdiğine yoğunlaşmalıdır. Örneğin; Elma, armut, portakal, muz ve erikte lif oranı çoktur. Ancak diyabetlilere meyve suyu, meyve püreleri ve kurusu önerilmez. Diğer taraftan doğal bal yüzde 40 früktoz içermesine karşın,YFMŞ’den alınan früktoz gibi kötü metabolik etki oluşturmaz. Diyetleri meyve ağırlıklı olan ’Fruitarian’lar da diyabet ya da kronik karaciğer hastalığına yatkınlık saptanmamıştır" dedi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr