Türkiye’nin birçok yerinde kurulan, öncülüğünü barış için akademisyenler bildirisine imza koyan akademisyenlerin yaptığı Dayanışma Akademisi Mersin’de de kuruldu. Mersin Tabip Odası’nda yapılan ilk derse katılım yoğundu. Açılışta söz alan Eğitim-Sen Mersin Şube Başkanı Sinan Muşlu, “KHK şu anda dikta rejimine dönüşmeye başlayan iktidarın belki bir siyasal düzenlemesi ama asla meşru değil. Hiçbir hukuka da dayanmıyor. Demokratik sol siyaset yelpazesinde yer alan yurtsever, devrimci, sosyalist bütün kesimleri FETÖ bahanesiyle kendi gerçekleştirdikleri darbe süreci içerisinde tasfiye etmeye çalışıyor. Bu da bizim payımıza düşen bir durumdur. Bize geçmiş olsun diyen arkadaşlarımız çok oluyor. Biz de hepsine kazamız mübarek olsun diyoruz” dedi.

“Her kötülükte bir iyilik vardır”

Akademiye ev sahipliği yapan Mersin Tabip Odası Başkanı Ful Uğurhan da “Biz hep Türk Tabipleri Birliği okuldur diyorduk. Ve şuan gerçekten bir okul olduk. Her kötülükte bir iyilik vardır sözü burada da karşımıza çıkıyor. Bence akademisyenlerin üniversiteden çıkıp bizlerle olması, onları daha üretken kılıyor. Burada bir sürü etkinliğe katılıyorlar, destek veriyorlar. Onun için çok mutluyuz” diye konuştu.

Lordoğlu: Aydın insan sorgulayandır

“Bilimsel Özgürlük ve Etik” konusunda sunum yapan Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Uzmanı Prof. Dr Kuvvet Lordoğlu, “35 yıllık akademik hayatımda birçok ders, seminer verdim. Fakat bugün benim için çok daha değerli, böyle bir topluluk karşısında ders vermek beni heyecanlandırıyor. Aydın insan sadece okuyan, okuduğu bilgiyi aktaranın ötesinde sorgulama yeteneği olması lazım. Her okuyan insanın aydın mıdır tartışmasını da beraberinde getiriyor” ifadelerini kullandı.

Toplum adına bilim yapmak

Prof. Dr. Nilay Etiler de “Kocaeli’nde işine son verilen 19 akademisyenin ortak noktası sınıf adına çalışmalar yapmasıydı. Toplum için bilim yapmaktı. Örneğin Onur Hamzaoğlu Dilovası’nda kanser sorununu dile getirdiği için sermaye ile karşı karşıya geldi. İktidar yerel sermayeden yana oldu. Yerel iktidar üniversite üzerine bir tahakküm kurduğu için Onur hocanın yılları soruşturmalarla geçti. Yoksulluk üzerine çalışan, sendikalaşma üzerine çalışan arkadaşlarımız var. Dolayısıyla toplum adına bilim yapmakta sakıncalı bir şeymiş gibi karşımıza defalarca çıktı” dedi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr