MHP’nin siyasi geleneğinde, 3 şey tartışılmaz: Lider-teşkilat-doktrin! Dün, TOMA ve polis barikatıyla önüne set çekilen MHP’nin Olağanüstü Kongre’sinin yapılamadığı- ya da yaptırılmadığı- Büyük Anadolu Oteli’nin önünde toplanan ve siyasi tarihe “ilkler”le geçecek günü yaşayan ülkücülerin, “Bahçeli istifa!” sloganları, ilk maddeyi, “tartışmanın” ötesine taşıdı.

Türkiye’de “siyasetle” ilgili ve havayoluyla Ankara’dan hareket edecek hemen herkesin gözü kulağı Esenboğa Havaalanı yolu üzerindeki kongre salonunun önüne çevrilmişti. Kongrenin, yolcuları ilgilendiren kısmı netti aslında, “uçağa yetişmek.” Ama yolları kesen “muhalif ülkücüler” uzun süre geçit vermeyince, kimisi uçağı kaçırıp yapılamayan kongreye “zorunlu tanıklık” etti, kimisi de aracından inip, bavullarıyla havaalanına yetişmeye çalıştı... Elinde bavuluyla söylene söylene yürümek zorunda kalan bir kadın yolcuya, “memleket elden gidiyor memleket, uçak gitse ne olur!” yollu laflar da attılar.

Ülkücü hareket için en alışılmadık durumlardan biri, TOMA’ların gölgesinde kurultay yapmaya çalışmaktı. Ülkücülerin her daim “yanında” olduğu polis, bu kez karşılarında, “gaz ve su sıkmaya” hazır bekliyordu. “Devletin polisi”, alanı dolduranlara göre artık “AKP’nin polisi” olmuştu ve “Burada PKK’lı yok, gidin PKK’yla, çukur kazanlarla mücadele edin” diye tepki gösteriyorlardı. Küfür eden de vardı, alıngan alıngan “anlayış” bekleyen de...

Gazeteci olduğumuzu öğrenen bir partili, “3 köyden giriş denedim. Ama salona giden tüm köy yollarını kesmişler, sanki köyleri insandan arındırmışlar, bunları yazın” diyordu. Anamur’dan gelen yurttaş ise elinde limonlarla gaza hazırlıklıydı:

“Bu limonu genel merkeze hediye ediyorum. Eskiden komünistlere karşı savaşırdık, şimdi genel merkez sayesinde TOMA’lara karşı savaşıyoruz.”

‘Abla’nın direnişi...

MHP kongrelerinde, alışkın olduğumuz görüntü şudur; lidere karşı tek aday çıkabilir... O aday da geçmişte Ümit Özdağ’ın yaşadığı gibi en kibar ifadeyle “iyice hırpalanır” ya da Reyiz Yılmaz örneğindeki gibi salona dahi sokulmazdı. Dün 4 muhalif aday vardı ve kongre salonun önünde, “kongre yaptırmamaya” her ne pahasına olursa olsun direnen Genel Merkez’e karşı birlikte gövde gösterisi yaptılar. İlklerin en önemlisi “abla” faktörünün ön plana çıkışıydı: Kongre salonunun önünü kesen TOMA’ların önünde saatlerca ayakta bekleyen Meral Akşener. Üçüncü denemede yanına ulaşabildiğimiz Akşener, yorgun görünmesine karşın, TOMA barikatınının önünden ayrılmaya niyetli değildi ama destekçilerini daha fazla yormak istemiyordu: “Benim açımdan direniş konusunda bir sorun yok. Sabah 7.00’dan bu yana burada insanlar. O nedenle tutanağı görüp, hukuki mücadeleye devam edeceğiz.”

Görünen tablo, “Ülkücü hareketin başına bir kadın geçemez” tezini yerle yeksan eder nitelikteydi. Kadınlar “dirsek ata ata” Akşener’in yanına ulaşmaya çalışıyor ve birbirlerine de bu taktiği anlatıyordu. Akşener de hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını, kongreyi engelleyenlere “Asenalar artık dirsek atmayı öğrendiler ya bundan sonra rahat uyuyabilecek misiniz?” diye seslenerek özetliyordu.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr