CHP MYK, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Basına kapalı olarak yaklaşık 3 saat süren toplantıda, Katar krizi, Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın bugün için grup başkanlarına gönderdiği toplantı daveti, zeytinlik yasa tasarısı, kıdem tazminatı konuları masaya yatırıldı. MYK’de genel görüş Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın davetine katılmama yönünde oldu.

CHP’nin anayasa değişikliğinin zaten “mühürsüz seçim”le geldiği, Başbakan Binali Yıldırım’ın statüsünün ortada olduğu, Yıldırım’ın AKP Genel Başkanı Erdoğan iken son karar mercii olmadığı, son söz hakkının bulunmadığının altı çizildi. Grup Başkanı da olan HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın da cezaevinde olduğu ve toplantıya katılamayacağı belirtildi. Parti liderlerinin toplantıya katılım yönündeki sıkıntılarının yanı sıra Kahraman’ın gerek Meclis’e, gerekse Atatürk’e bakış açısının ortada olduğu ve bu durumu CHP’nin kesinlikle kabul etmediği kaydedildi. Anayasa değişikliğinin legalleşmesi için çabalanacağı ve muhalefetin sesini kısmaya yönelik adımların atılacağı içtüzüğün konuşulacağı toplantı davetine grup başkanvekili düzeyinde dahi katılınmaması gerektiği vurgulandı.

Öte yandan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de önceki günkü grup toplantısında, Meclis Başkanı Kahraman’ın daveti üzerine “Bu ihtiyaca öncülük yapması TBMM Başkanı’nın görevi olarak kabul edilmelidir. Ancak liderlerin böyle bir teknik aşamada bir araya gelmeleri erken ve zamansızdır” tepkisini vermişti. Bahçeli, davet üzerine de Grup Başkanvekili Erkan Akçay’ı görevlendirdi. HDP de Meclis İçtüzüğü çalışmaları için TBMM İdare Amiri Sırrı Süreyya Önder’i görevlendirdi. Kurmaylar, zeytin yasa tasarısında CHP’nin kesinlikle taviz vermeyeceği ve geri adım atmayacağı konusunda birleşti. Toplantıda, Meclis’te tasarıya karşı sonuna kadar mücadele edileceği kaydedildi. MYK’de Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, Katar krizine ilişkin sunum yaparken kesinlikle taraf olunmaması gerektiğinin altını çizdi. Kıdem tazminatı ve buna ilişkin yapılan CHP çalıştayının da gündeme geldiği toplantıda asla geri adım atılmayacağı ve işçi haklarının gaspına izin verilmeyeceği kaydedildi. CHP Emek Büroları’nın haftabaşı düzenlediği Kıdem Tazminatı Çalıştayı’nın sonuç bildirgesinin de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na verildiği ifade edildi.

TEZCAN: ÖNCE OHAL’İ KALDIRSINLAR

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, MYK’nin ardından toplantının içeriğine ilişkin bilgi verdi. Kılıçdaroğlu’nun Meclis başkanının davetine katılmayacağını söyleyen Tezcan, “Çağrı mevzuata uygun, teamüle aykırıdır” dedi.

Toplantının öncelikli konusunun başka olması gerektiğini söyleyen Tezcan, Türkiye’nin demokrasisi yok olmuş bir ülke olduğunu kaydetti. Bir liderler zirvesi yapılacaksa öncelikli konunun OHAL’in kaldırılması olması gerektiğini söyleyen Tezcan, “Mühürsüz seçimin gayrimeşru sonuçları devam ediyor. Bu sonuçları meşrulaştırmaya dönük içtüzük çalışmasını doğru bulmuyoruz” dedi. CHP’nin rabia işaretinden vazgeçme çağrısı üzerine gelen “CHP hangisinden rahatsız?” eleştirileri üzerine ise Tezcan şunları söyledi: “Tek bayrak, tek vatan, tek millet ilkelerinden rahatsız olmamız düşünülemez. ‘Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık’ dediklerinde en sert karşı çıkan CHP idi.

O işaretin bir başka hevesin işareti olduğunu biliyoruz. İhva’nın uluslararası işareti olarak ortaya çıktı ve Türkiye İhva’na teslim edilemeyecek kadar büyük, önemli bir güçtür. Laik Cumhuriyet yerine İhva’nı yerleştimek isteyenlerin bugün Türkiye’yi hangi felaketin eşiğine getirdiklerini görüyoruz. Rabia o ideolojinin işaretidir. Sayın Erdoğan bu işareti ithal edip kullanmaya başladığında ağsında o sözler yoktu.

Sonradan söylenen bu sözlerle o yaklaşım doğru gösterilemez.” Erdoğan’ın Katar krizinin arkasında bir oyun olduğu ve bu oyunu tespit edemedikleri yönündeki ifadeleri ile Katar’la ilgili uluslararası anlaşmaların öne çekilmesine ilişkin CHP’nin yorumunun sorulması üzerine Tezcan şu yanıtı verdi: “Kendi beyanına göre bunun arkasındaki planı henüz anlayamamış. Anlaşıldığı kadarıyla alelacele bu konuda pozisyon almak için bir beis görmüyor. Türkiye’yi bir yeni ciddi maceranın içine sokabilecek böyle ciddi bir krizi anlayamamak sayın cumhurbaşkanının kendi anlama kapasitesinin ötesinde, Türkiye’nin dış politika bürokrasisini ve devlet aklını ne noktaya taşıdıklarının çarpıcı bir itirafı olsa gerek.”

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr