ABD’nin saygın gazetelerinden New York Times’ın tecrübeli dış politika yazarı Roger Cohen, “Liberalizmin ölümü” başlıklı köşe yazısında, liberal demokrasilerin milliyetçilik ve otoriterlik karşısında yenik düştüğünü ileri sürdü. Cohen, çeyrek yüzyıl önce kanlı totaliter ütopyalar üzerinde kesin bir zafer kazanmış gibi görünen liberal demokrasinin “içerden ve dışardan kuşatma altında” olduğunu savundu.

Berlin Duvarı’nın çöküşünün insanların “açgözlülük, önyargı, cehalet, baskı, itaat ve korkuya yatkınlıklarını” silip atmadığını vurgulayan yazara göre, teknolojiyle güçlenen milliyetçilik ve otoriterlik, yeni hâkimiyet ve manipülasyon yöntemleri denemek üzere bir araya geldi. Muhafazakâr düşünür Francis Fukuyama’nın ‘Tarihin Sonu’ teorisinde savunduğu “Batılı liberal demokrasinin insan toplumlarının nihai yönetim şekli olarak evrenselleştiği” fikri mantıklıydı. Ancak insan ilişkilerinde mantığın yeri hep “sallantılı” oldu.

 

Kısa bir molaydı

Cohen, bireylerin kaderlerini özgür iradeleriyle belirleme hakkına dayalı liberal demokratik deneyimin “insanlık tarihinde kısa bir mola” olduğuna dikkat çekti. Mutlak hâkimiyet, Tanrı’dan bahşedilen salt iktidar, tahakküm ve serflik ise çok daha uzun ömürlü oldu. “Bu mantık-karşıtı güçler bugünlerde her yerde - Donald Trump’ın Amerika’sında, Marine Le Pen’in Fransa’sında, Vladimir Putin’in Rusya’sında, Ortadoğu’nun büyük bölümünde, Kuzey Kore’de” diyen yazar, sosyal medya ve online oyunlarla güç ve şiddet görüntülerini yayan bir çağda, hukukun egemenliğine saygılı temsili hükümetlerin “tatsız bir tarif” olduğunu savundu.

Diktatörlere karşı ayaklanan Arap halklarının başarısız olmasının nedenlerinden birinin, Mısır’dan Libya’ya uzanan coğrafyada herhangi bir liberal kesim bulunmaması olduğunu savunan yazar, “Büyük bir orta sınıfı olan Mısır bile, demokratik kurumların çoklu gerçekler arasında arabuluculuğunu kabul etmeye hazır değildi. Böylece iktidar yeniden generallerin eline geçti ve aralarında ılımlıların da olduğu İslamcılar ya cezaevine ya da daha kötüsüne mahkûm edildi” tespitini yaptı.

 

İnsan onuru ve edep

Rusya’da, Macaristan ve Polonya’da, Çin’de otoriterliğin yükselişe geçtiğini, Ortadoğu’ya IŞİD’in “uzun, dijital gölgesinin” düştüğünü, Batılı toplumlardaki söylemin farklılıklara yönelik hoşgörüsüzlüğe işaret ettiğini kaydeden yazar, yazısını şu ifadelerle bitirdi: “Liberal Batı toplumları için tehdit hem içerden, hem de dışardan. Liberalizm bir savaş çığlığı olarak güçsüz olabilir, ama hiçbir şey insan onuru ve edepten daha önemli değildir.”

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr