Yer Washington DC; zaman önceki gece, tam da başkanlık seçimi öncesinde Hillary Clinton ile Donald Trump arasındaki son tartışmanın sürdüğü dakikalar... Smithsonian Enstitüsü’ne bağlı Arthur M. Sackler Gallery’de ABD’de bugüne dek yapılan en geniş Kur’an sanatı sergisi açılıyor. Bir yanda Trump’ın seçim stratejisi içine aldığı İslamofobi eğilimi diğer yanda dünyanın en büyük araştırma enstitülerinden birinin yıllar süren çalışmayla hazırladığı “Kur’an-ı Kerim Sanatı: Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nden Hazineler” sergisi...

Filmi bir yüzyıl geri saralım. 1914; Osmanlı çöküşte, I. Dünya Savaşı kapıda. O güne dek Osmanlı sultanları tarafından ülkenin dört bir yanına gönderilen elyazması Kur’an’lar o günkü adı Evkaf-İ İslamiye Müzesi olan müzede toplanıyor. Cumhuriyetle birlikte Türk-İslam Eserleri Müzesi adını alacak olan kurum, bu sayede 7. yüzyıldan başlayıp 17. yüzyıla uzanan kültür mirasını savaştan, imparatorluğun dağılmasından ve hırsızlıktan koruyor. Bundan 96 yıl sonra, el yazmaları “1400. Yılında Kur’an” sergisinde bir arada sergileniyor ve Smithsonian Enstitüsü’ne bağlı Arthur M. Sackler Gallery yetkilileri koleksiyonla tanışıyorlar. “Bu sergiyi Washington’a taşımalıyız” fikri ilk kez burada, Sultanahmet’teki İbrahim Paşa Sarayı koridorlarında doğuyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ardından başvurdukları ilk adres, 12 yıldır işbirliği yaptıkları Koç Holding oluyor. Onların sponsorluğu kabul etmesi ve - Trump’ın başkan adayı olacağını ve İslamofobi’yi körüklemekle uğraşacağını bilmeksizin- yaptıkları altı yıllık çalışmanın sonunda sergi açılıyor.

Önceki gece Clinton ile Trump çekişirken Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili Ali Koç, serginin açılış yemeğinde yaptığı konuşmaya şöyle başladı:

“İslam hoşgörü dinidir. Tüm diğer semavi dinler gibi, insani değerleri, sevgiyi ve birliği yüceltir. Ancak maalesef bugün Müslümanlığın Batı’da algılanışı, bu hümanizm ve hoşgörü anlayışından çok uzak. İslam dininin ve 1.7 milyar Müslümanın terörle ve şiddetle bağdaştırılmaya çalışılması elbette bizleri hem üzüyor hem de kaygılandırıyor. Maalesef, ABD’deki başkanlık seçimlerinde dahi İslamofobi retoriğinin kullanıldığına tanıklık ediyoruz.

“Küresel barışı, istikrarı ve refahı korumak istiyorsak; çok kültürlülük, çoğulculuk, demokrasi, kapsayıcılık ve temel insan hakları tüm toplumlar için tartışmasız değerler olmalıdır” diyen Koç, Batı’yı şu sözlerle eleştirdi: “Bir bölgenin çöküşü dış güçlere atfedilemez. Ancak yine de, Batı’nın da bugün karşılaştığımız düğümlerde bir suç payı vardır. Batı dünyası ‘realpolitik’ adı altında sıklıkla ‘kötünün iyisini’ seçmeyi tercih ediyor; ancak bu kısa vadeli bakış açısıyla elde edinilen geçici kazanımlar; açılan uzun vadeli yaraların yanında çok küçük kalıyor.”

Koç’un konuşmasında yaptığı alıntı ise Marksist düşünür Gramsci’dendi: “Eski dünya ölüyor ve yeni dünya doğmak için mücadele ediyor; şimdi canavarlar zamanı”.

Kuran’ın ilk nüshaları da burada

“Kur’an-ı Kerim Sanatı: Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nden Hazineler” sergisinde 8. yüzyıl ile 17. yüzyıl arasında yapılmış, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden 63 el yazması yer alıyor. Türk ve İslam Eserleri Müzesi Koleksiyonu’ndan seçilen el yazmaları ilk kez Türkiye dışında sergileniyor. Sergide, Kur’an-ı Kerim’in ilk nüshaları olarak kabul edilen parşömen üzerine yazılmış Kur’an yapraklarını içeren Şam Evrakları’ndan parçalar da yer alıyor. Şam Evrakları İslam dönemine ait bilinen en erken vakıf kayıtları. Galerinin 200 bin ziyaretçi beklediği “Kur’an Sanatı” 20 Şubat 2017’ye dek açık kalacak.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr