‘Slow food’(Yavaş yemek)la ilgili kurduğum sınırlı düşünce, öğrendikçe aştı kendini. Sisli puslu bilgiler, Bodrum Slow Food Hareketi’nin bir ev partisinde netleşti. Seyahatin, öğrenmenin pratiği olduğunu bir kez daha yaşadık. Alaçatıcılar alınmasın hemen; tescilli Germiyan köyünden de haberdarız ancak ‘Yaveş Gari Bodrum Slow Food’unu duyunca, “yaveşten Bodrum’la başlayayım”, dedim. Yoksa yolum, 1986’da kuzey İtalya’da Carlo Petrini’nin başlattığı bu hareketin merkezi olan Piedmont bölgesine de düşecek elbet. Tutucu şehir hayatından daraldığımızda kalkıp gidelim ki yeni şeyler yaşayabilelim!..

Bakın, Slow Food Nasıl Başlamış
Tüm dünyada tektip ürünü, tektip tüketiciyle birleştirme gayretinde olan emperyalist politikalara karşı tavır alan gazeteci Petrini, yaşadığı şehrin orta yerinde MC Donalds açıldığını görünce tepki duyar ve memleketine giren ithal ürünleri de zaman içerisinde protesto eder. Yerel malzemelerle pişen yerel yemeklerin, büyük sofralarda hep birlikte hazırlanıp tadına vara vara paylaşıldığı bir yaşam biçimi düşler. Başlattığı hareket dallanır budaklanır, dünyanın 160 ülkesine yayılır; milyonların katılımıyla da bir harekete dönüşür.
“İyiyi, temizi anladık da “Doğanın ritmine karşı aceleye getirilmiş karın doyurmaya hayır” diyor ‘Slow Food’cular. “İyi-Temiz-Âdil Gıda” diyorlar… İyisi, temizi anlaşılır da ‘adil’ i nasıldır” dedik, sorduk, öğrendik...
İyi; kendi mevsiminde üretilmiş, besin değeri yüksek... Temiz; Geleneksel yerel tohumlarla yetişmiş, çevreye zarar vermeyen gıda üretimi… Âdil ise; hem üreticinin hakkını alması, hem de tüketicinin lüzumundan fazla para ödememesi. Ayrıca, çocuk işçinin çalıştırılmaması da buna dâhil…
Nasıl ki ürettiğimiz sesi notaya döküp müzik diyorsak; düşünceyi kavramlaştırıp felsefe yapıyorsak, yediğini içtiğini de kavrama bağlamalı insan!..
Değerli turizmci Akın Kuruner’in davetiyle katıldığım partinin ev sahibesi Güler Çolakoğlu ve diğer üyelerle ve Nilgün Erdem’le sohbetimizde bilmediğim şeyler öğrendim: Bu buluşmadaki çoğu dostlar, taa 90’lı yıllarda Bodrum’da bu hareketi başlatan Frank Marciano’dan beri tanışıklar. Yemekler imece, sofra imece; sohbetin lezzeti, sunulan yiyecek-içeceklerle kesinlikle yarışıyor. Sadece ‘yiyelim-içelim’ den çıkıp sosyal ve ekonomik politikaları da sorgulayan bu hareket artık hepimizin hayatına girmeli. İster Bodrum’dan katılın, isterse yaşadığınız kentlere siz taşıyın bu hareketi…
Bodrum, kışın da bereketli. Kışın ortasında, Aralık Ayında, Bodrum Cuma Pazarı’nda ‘Toprak Ana’ günlerine denk gelirseniz Slow Food Standı’na uğrayın. Dağıttıkları Gemici peksimetini ve Göce tarhana çorbasını ve Bitezli üyelerin yetiştirdiği Bodrum mandalinasını tadın. ’ Nuhun Ambarı’ projelerini dinleyin. Kaybolmaya yüz tutmuş Yozgat yanık yoğurdunu bile bulursunuz kim bilir!..
Biliyor musunuz Gambilya baklası ve peksimet, Dünya Tat Mirası Listesi’ne Bodrum’dan girmiş. Nasıl girmesin!.. Roma kayıtlarında, Kleopatra’nın Halikarnasos’tan özellikle gelip peksimet aldığı bile var. Tarhanamız ise Türkiye olarak kayıtlarda…
Güzel haber: 2-5 Mart tarihlerinde Bodrum Milas Muğla Peynir Festivali yapılıyor.
Muğla, Milas ve çoğunlukla Bodrum’da eş zamanlı düzenlemeler var. Avusturyalı gönüllü eğitmen, yerli üretici ve hekimler meslek okullarında uygulamalı dersler verecek. Festivale katılırsanız eğer, unutulmaya yüz tutmuş çeşitli peynirlerle tanışacaksınız. Kaya kovuklarında eskittikleri peynirler sizi bekliyor olacak. Yeni dostluklar edinecek, anılar biriktireceksiniz… Yerel lokantalar ise peynir menüleri hazırlıyormuş...Sergiler, belgesel gösterimleri, paneller, geziler sizlerle daha da şenlenecek. Festival İletişim: 0553 058 88 77 www.facebook.com/bodrumslowfoodbodrum
İnstagram : slowfoodbodrum www.slowcheesebodrum.com #slowcheese2017 #slowcheesebodrum
Mesele Karın Doyurmak Değil
Mesele, karın doyurmak değil, mesele, ithal ürünlerle sofra donatmak hiç değil…Bodrum grup lideri Deniz Kurtsan, 20 kadar ciddi ciddi çalışan gönüllü ve yüzlerce takipçisiyle olması gereken hayatı Bodrum’da yaşamaya ve yaşatmaya çalışıyor. Dünyada aynı tavuğun üzerinde 8 kanat görünce, derisiz tavukları fark edince, arı gibi çalışmaya başlamış Bodrum slow foodçuları... Belli aralıklarla yöresel Pazar ve çiftçi ziyaretleri yapıyorlar. Meslek liseleri ve yüksekokullarında peynir atölyeleri, paneller, söyleşiler düzenliyorlar. Yavuz Dizdar Hoca’nın önderliğinde ortaokul ve liselere sağlıklı beslenme ve sofra kültürü eğitimleri verirken bir yandan da Bodrum lokantalarını yerel ürünlere teşvik ediyorlar. Gambilyabaklası, lokumpilavı, çökertmekebabı, gemicipeksimeti sektöre girmiş bile!..
Yaşadığımız coğrafyanın ürünleriyle beslenelim. Kesemiz için, sağlığımız için… “Gidip bulduğumuz her şeyin içinde evrenin işleyişi var” lafının da hakkını veririz artık!..Slow Food gönüllüsü olmak için ya da 2-5 Mart günleri yapılacak festivale katılmak için, iletişim: www.yaveşgari.com www.slowfoodcheesebodrum.com [email protected] www.facebook.com/bodrumslowfoodbodrum

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr