Dünya IŞİD terörüyle mücadele ederken cihat konusunda sayılı uzmanlardan olan Fransız siyaset bilimci Gilles Kepel, İstanbul’da hareketin dönüşümünü değerlendirdi. 2 Şubat’ta Fransa’nın İstanbul Başkonsolosluğu’nda gazeteci Ruşen Çakır’ın moderatörlüğünde “13 Kasım 2015 saldırıları: Öncesi ve Sonrası” isimli bir söyleşiye katılan Kepel, dünyanın bugün üçüncü kuşak cihatçı hareketle mücadele ettiğini söyledi.

Hiper şiddet kurbanı

Kepel’e göre Sovyetleri’n 1989’da Afganistan’dan geri çekilmesiyle birinci kuşak cihatçı hareket ortaya çıktı. “Kuran kuşağı” olarak adlandırılan bu hareket Sovyetlerin geri çekilmesinin ardından toplumsal mobilizasyonu sağlayamadı ve hedefsiz kaldı. Kepel ilk kuşağın “hiper şiddet” kullandığı için başarısız olduğunu savundu.

Kepel’e göre ikinci kuşak cihatçılar 1995-2005 yıllarında kendini gösterdi. Özellikle El Kaide ile birlikte uluslararası bir boyut kazanan hareket, Ortadoğu’da, kendine daha yakın olan düşmanlarla çatışmak yerine “uzaktaki düşman” ilan ettiği ABD’yi hedef aldı.

11 Eylül saldırılarıyla birlikte hareketin uluslararası tanınırlığının arttığını belirten Kepel, El Kaide’nin medyayı en iyi kullanan hareket olduğuna da dikkat çekti. Bu nedenle cihatçı hareketin mesajını dünyanın farklı bölgelerinden yeni sempatizanlara ulaştırabildiğini söyledi. Ancak bu dönemde cihatçı harekete önemli bir uluslararası katılım olmadı. ABD müdahalesiyle El Kaide kadrolarının yok edilmesi de hareketin sonunu getirdi.

İhvan’dan IŞİD’e...

Kepel’e göre cihatçı hareket 11 Eylül saldırılarından sonra dünya ölçeğinde operasyonlara maruz kaldığı için yeni savaşçılar yetiştiremedi ve içine kapandı. Ancak kendine dünya genelinde takipçiler bularak uluslararası bir şekle büründü. Artık militan yetiştirmek için binlerce dolar harcamak yerine propaganda yoluyla Batı’da yaşayan orta sınıf kitlelerden kendine takipçi bulabilir hale geldi. Avrupa’da bulunan Kuzey Afrikalı cihatçıların “sapkınlığa” isyan ederek radikalleşirken hapishanelerde yetişmesini buna örnek gösterdi.

Kepel’e göre Batı bugün bu üçüncü kuşakla mücadele ediyor. Fransa’da geçen yıl Charlie Hebdo dergisine düzenlenen saldırı ve kasım ayındaki Paris saldırıları da bu kuşağın “ahlaksızlığa karşı” savaşının ürünü... Kepel bu bağımsız ve uluslararası yapılanma nedeniyle 11 Eylül saldırıları sonrasındaki taktiklerin üçüncü kuşak cihatçılara karşı etkili olmayacağını savunuyor.

Baskın sembolik

Gilles Kepel, IŞİD’in, yani üçüncü kuşak cihatçı hareketin hedef olarak Irak’ı seçmesinin sembolik olduğunu düşünüyor. Kepel, IŞİD’in cihat bayrağı ile Türkiye’nin Musul Konsolosluğu’nu ele geçirmesinin de “Osmanlı’daki halifelik bayrağını biz aldık” mesajını dünyaya duyurma Musul Konsolosluğu görevlileri böyle karşılanmıştı. amacı taşıdığını savunuyor.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr